22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Kışın muhtâç olacağın şeylerin hepsini, niçin yazdan hazırlayıp hiç geciktirmiyorsun ve<br />

bunları elde etmek için, Allahü teâlânın merhametine, ihsânına güvenmiyorsun? Hâlbuki<br />

Cehennem'in zemherîri, kışın soğuğundan az değildir ve ateşinin sıcaklığı, temmuz<br />

güneşinden aşağı değildir. Bunların hazırlığında, hiç kusur etmiyorsun da, âhiret işlerinde<br />

gevşek davranıyorsun. Bunun sebebi nedir? Yoksa âhiret ve kıyâmet gününe inanmıyor<br />

musun ve kalbindeki bu küfrü, kendinden de mi saklıyorsun? Bu ise, ebedî felâketine<br />

sebeptir. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!<br />

Marifet nûrunun himâyesine sığınmayıp da, öldükten sonra, şehvet ateşinin, canını<br />

yakmasından, Allahü teâlânın lütfu ve merhameti ile kurtulacağını sanan bir kimse, kalın<br />

elbisesinin himâyesine girmeden, kışın soğuğun, Allahü teâlânın lütfu ile kendisini<br />

üşütmeyeceğini sanan kimseye benzer. Bu kimse, bilemiyor ki, Allahü teâlâ, birçok faydaları<br />

sağlamak için, kışı yaratmış ise de, lütuf ve merhamet ederek, elbise yapılacak şeyleri de<br />

yaratmış ve insanlara elbise yapmak için akıl ve düşünce vermiştir. Yâni O'nun ihsânı, elbise<br />

teminini kolaylaştırmakta olup, elbisesiz üşümemek şeklinde değildir. O hâlde, yazıklar olsun<br />

sana ey nefsim!<br />

Günahların Allahü teâlâyı kızdırdığı için azâb çekeceğini zannetme ve günahlarımın O'na ne<br />

zararı var ki, bana kızıyor deme! Zannettiğin gibi değil. Seni yakacak olan Cehennem azâbı,<br />

senin içinde ve şehvetlerinden meydana gelmektedir. Nitekim, insanın hastalığı, yediği<br />

zehirden ve içine giren zararlı şeylerden meydana gelmekte olup, tabîbin sözlerini<br />

dinlemediği için, onun kızmasından hâsıl olmuyor. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!<br />

Ey nefsim! Anladım ki, dünyânın nîmet ve lezzetlerine alışmışsın ve kendini onlara<br />

kaptırmışsın! Cennet'e ve Cehennem'e inanmıyorsan, bâri ölümü inkâr etme! Bu nîmet ve<br />

lezzetlerin hepsini senden alacaklar ve bunların ayrılık ateşi ile yanacaksın! Bunları istediğin<br />

kadar sev, istediğin kadar sıkı sarıl ki, ayrılık ateşi, sevgin kadar çok olur. O hâlde, yazıklar<br />

olsun sana ey nefsim!<br />

Dünyâya niye sarılıyorsun? Bütün dünyâ senin olsa ve dünyâdaki insanların hepsi sana secde<br />

etse, az zaman sonra sen de, onlar da toprak olacaksınız!İsimleriniz unutulacak, hatırlardan<br />

silinecek. Geçmiş pâdişâhları hatırlayan var mı? Hâlbuki sana dünyâdan az bir şey vermişler.<br />

O da bozulmakta, değişmektedir. Bunlar için, sonsuz Cennet nîmetlerini fedâ ediyorsun. O<br />

hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!<br />

Bir kimse, kıymetli ve sonsuz dayanıklı bir mücevheri verip, bununla, kırık bir saksı satın<br />

alırsa, ona nasıl gülersin? İşte dünyâ, alınan saksı gibidir. Onu kırıldı bil ve ebedî cevheri,<br />

elinden çıktı say ve sana pişmânlık ve azâb kaldı bil!<br />

Bunlar ile ve bunlar gibi sözlerle, herkes nefsini azarlayarak, kendi hakkını ödemeli ve<br />

nasîhate, önce kendinden başlamalıdır! Allahü teâlâ, doğru yolda gidenlere selâmet ihsân<br />

buyursun! Âmin.<br />

İmâm-ı Gazâlî hazretlerine senelerce hizmet edip, tam ve geniş ilim öğrenen talebelerinden<br />

biri, birgün kendi kendine düşünüp: Senelerce zahmet çekip çok şey öğrendim. Bu kadar çok<br />

ilimden bana en lüzûmlu ve faydalısı acabâ hangisidir? Âhirette imdâdıma yetişecek,<br />

mezarda dünyâ dostlarım beni yalnız bırakıp gittikleri zaman, bana arkadaş olacak, mezardan<br />

kalkınca, ananın evlâdından, kardeşin kardeşinden, dünyâdaki dostların birbirlerinden kaçıp,<br />

herkes başının çâresini aradığı vakit beni kurtaracak olan acabâ hangisidir? Dünyâda, âhirette<br />

faydası olmayan acabâ hangileridir? Bilsem de bunlardan uzaklaşsam. Çünkü,<br />

Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem;<br />

"Faydasız ilmi öğrenmekten ve Allahü teâlâdan korkmayan kalpten ve dünyâya<br />

doymıyan nefisten ve Allah için ağlamayan gözden ve kabûle lâyık olmayan duâdan<br />

Allahü teâlâ bizi korusun." buyurmuştur, diye uzun zaman düşündükten sonra, anlamak<br />

için hocası olan Hüccet-ül-İslâm İmâm-ı Gazâlî'ye (Allahü teâlâ, onun kabrini nûr ile

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!