22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ulunmuştur. Ayrıca, Sultan Sencer'e Nasîhat adlı bir risâle yazmıştır.<br />

Selçuklu sultanı olan Sultan Sencer; Ehl-i sünnet îtikâdında, dînine bağlı ve bid'atleri<br />

reddeden bir pâdişâhtı. Uzun müddet tahtta kalmış olup ilme ve ulemâya karşı çok hürmet<br />

eder, kendisi de ilimle meşgûl olurdu. O zamanın en meşhûr âlimi olan İmâm-ı Gazâlî<br />

hazretlerine hased edenler, İmâm-ı A'zam'ın aleyhinde bulunuyor diye iftirâ ederek, Sultan<br />

Sencer'e şikâyet etmişlerdi. Bunun üzerine Sultan Sencer, İmâm-ı Gazâlî'yi yanına dâvet<br />

edip, görüşmek istediğini bildirdi. Durum İmâm-ı Gazâlî'ye iletilince bâzı mâzeretlerini<br />

bildirerek gitmedi. Sultan Sencer'e mâzeretini bildirmek ve nasîhat etmek üzere bir mektup<br />

gönderdi. Bu mektubun tercümesi şöyledir: Allahü teâlâ pâdişâh-ı İslâmı, İslâm beldesinde<br />

muvaffak eylesin, nasibdâr kılsın. Âhirette ona, yanında yeryüzü pâdişâhlığının hiç kalacağı<br />

mülk-i azîm ve âhiret sultanlığı ihsân etsin.<br />

Dünyâ pâdişâhlığı, nihâyet bütün dünyâya hâkim olmaktan ibârettir. İnsanın ömrü ise, en çok<br />

yüz sene kadardır.<br />

Cenâb-ı Hakk'ın, âhirette bir insana ihsân edeceği şeylerin yanında, bütün yeryüzü, bir kerpiç<br />

gibi kalır. Yer yüzünün bütün beldeleri, vilâyetleri, o kerpicin tozu toprağı gibidir. Kerpicin<br />

ve tozunun toprağının ne kıymeti olur? Ebedî sultanlık ve saâdet yanında, yüz senelik ömrün<br />

ne kıymeti vardır ki, insan onunla sevinip, mağrûr olsun? Yükseklikleri ara, Allahü teâlânın<br />

vereceği pâdişâhlıktan başkasına aldanma.<br />

Bu ebedî pâdişâhlığa (saâdete) kavuşmak, herkes için güç bir şey ise de, senin için kolaydır.<br />

Çünkü Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem; "Bir gün adâlet ile hükmetmek, altmış<br />

senelik ibâdetten efdaldir." buyurdu. Mâdem ki Allahü teâlâ sana, başkalarının altmış<br />

senede kazanacağı şeyi bir günde kazanma sebebini ihsân etmiştir, bundan daha çok<br />

muvaffakiyete fırsat olamaz! Zamânımızda ise iş o hâle gelmiştir ki, değil bir gün, bir saat<br />

adâletle iş yapmak, altmış yıl ibâdetten efdal olacak dereceye varmıştır.<br />

Dünyânın kıymetsizliği, açık ve ortadadır. Büyükler buyurdular ki: Dünyâ kırılmaz altın bir<br />

testi, âhiret de kırılan toprak bir testi olsa, akıllı kimse, geçici olan ve yok olacak olan altın<br />

testiyi bırakır, ebedî olan toprak testiyi alır. Kaldı ki dünyâ, geçici ve kırılacak toprak bir testi<br />

gibidir. Âhiret ise hiç kırılmayan ebediyyen bâkî kalacak olan altın testi gibidir. Öyleyse,<br />

buna rağmen dünyâya sarılan kimseye nasıl akıllı denilebilir? Bu misâli iyi düşününüz ve<br />

dâimâ göz önünde tutunuz.<br />

Beni yanınıza dâvet etmiş bulunuyorsunuz. Benim hâlim şudur: Elli üç senelik bir ömür<br />

yaşamış bulunuyorum. Bunun kırk senesi, ilim öğrenmek ve öğretmekle geçti. Yirmi senem,<br />

Sultan-ı Şehîd'in (Melikşah'ın) saltanâtı zamânında geçti. Sultan Melikşah'tan İsfehan'da ve<br />

Bağdât'ta bulunduğum sıralarda pekçok iltifât ve ikrâm gördüm. Çok defâ mühim işlerde,<br />

Emîr-ül-müminîn ile onun arasında elçilik vazifesi yaptım. Din ilimlerinde, yedi yüz kitap<br />

yazmaya muvaffak oldum. Yâni dünyânın her türlü saâdetini gördüm. Fakat hepsini terk<br />

ettim. Bir müddet Beyt-i Mukaddes'te (Kudüs'te) kaldım. Halîlullah İbrâhim aleyhisselâmın<br />

mübârek türbesinde ahdettim, bundan sonra hiçbir sultânın yanına gitmeyeceğim ve hiçbir<br />

sultândan en ufak bir şey kabûl etmeyeceğim. Münâzarayı terk edeceğim dedim. On iki<br />

seneden beri bu ahdimde durdum. Bu bakımdan, sultanlar beni bu hususta mâzûr gördüler.<br />

Şimdi beni huzûrunuza çağırdığınıza dâir bir haber almış bulunuyorum. Emre itâat olsun<br />

diyerek, Mûsâ Rızâ hazretlerinin mübârek türbesine kadar geldim. İbrâhim aleyhisselâmın<br />

mübârek makâmında yaptığım ahdi bozmamak için, ordugâha kadar da geldim. Bu türbede,<br />

kabrin başucunda diyorum ki: "Ey Resûlullah'ın torunu, sen şefâatçi ol ki, Allahü teâlâ<br />

pâdişâh-ı İslâm'ı (Sultan Sencer'i), dünyâ sultanlığında babalarından daha ileri gitmeye<br />

muvaffak etsin. Âhiret sultanlığında, saâdetinde ise, Süleymân aleyhisselâmın derecesine<br />

eriştirsin. Halîlullah İbrâhim aleyhisselâmın makâmında yapılan ahde hürmet etmesi için<br />

muvaffakiyet versin. Gönlünü Hakka çevirip, halkı bırakan bir kimsenin (İmâm-ı Gazâlî'nin)

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!