22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

düşüncemi gizliyor, aksini bildiriyordum. Bunun için çeşit çeşit ifâde ve izâh yollarına<br />

başvuruyordum. Onlar ise benimle alay ediyor, beni cevr-ü cefâ oklarına hedef tutuyorlardı.<br />

Sanki içlerinde, benim o tür safâ ve zevkten yüz çevirmem ve dünyâlıklardan kesilmek<br />

istememin bir din işi ve yakîn sebebi olduğunu uygun görecek bir kimse yoktu. Onlara göre,<br />

benim bulunduğum müderrislik rütbesi, yüksek bir din mevkii olup, ilimlerinin bütünü<br />

buraya kavuşabilmek içindi.<br />

Sonra genel vaziyetten maksadın ne olduğunu tâyin konusunda ihtilâf edip, Bağdât'tan uzak<br />

olanlar vâli ve hükümdârlardan bir şey olduğunu sanarak utandı ve orada duramadı dediler.<br />

Ama Bağdât'a ve oradaki devlet adamlarına yakın olanlar, devlet adamlarının bu<br />

bağlılıklarını, gitmemem için bana yalvarmalarını, beni zorlamalarını, iltifât ve alçak<br />

gönüllülüklerini ve benim onlardan yüz çevirmemi, sözlerine iltifât etmeyip, söyledikleri<br />

sözlere, okşayıcı ifâdeleri kabûl etmediğimi bilirlerdi. Onlar, bu semâvî bir iştir ki, âlimlere<br />

ve müslümanlara bir nazar değmesi sonucudur derlerdi.<br />

Nihâyet Bağdât'tan ayrıldım. Yanımda olan malı dağıtmaya başladım. Kendime yetecek ve<br />

çocuklarıma kâfi gelecek kadar yanımda bulundurdum. Onda da şöyle bir ruhsat yolu buldum<br />

ki, Irak malı, müslümanların işlerini görmek için vakıf olunmuştur. Bunun için dünyâda âile<br />

nafakası için, bundan almaktan daha sâlih ve temiz bir mal bulamadım. Şam bölgesine gidip,<br />

Şam şehrinde iki sene kadar kaldım. Orada bir meşgalem yoktu. Ancak uzlet, halvet,<br />

mücâhede, riyâzet, nefsin tezkiyesi, ahlâkın mükemmelleşmesi ile meşgûl oldum. Bütün<br />

bunları tasavvuf ehlinin ilminden öğrendiğim şekilde yaptığım gibi, Allah kelime-i celâlini<br />

zikr ile, kalbin tasfiyesi ve hâllere kavuşmakla uğraştım.<br />

Böylece o büyükler yolunun ilim ve amel olmadan tamamlanamayacağını yakînen anladım.<br />

Onların ilimlerinin hâsılı, nefsin geçitlerini ve tehlikelerini aşmak ve kötü ahlâktan<br />

temizlenip, kötü sıfatlarının kökünü söküp atmaktır. Bununla kalbi Allah'tan başkasına<br />

tutulmaktan korumak ve Allahü teâlânın zikri ile süsleyip O'na kavuşmaktır. O zaman bana<br />

ilim, amelden kolay geldi. O büyüklerin ilimlerini kitaplarından tahsîl ve onları mütâlaa ile<br />

tamamlamaya koyuldum. Meselâ Ebû Tâlib-iMekkî'nin Kût-ül-Kulûb kitabını ve Hâris-i<br />

Muhâsibî'nin kitaplarını; Cüneyd-i Bağdâdî'nin, Şiblî'nin, Bâyezîd-i Bistâmî'nin ve başka<br />

meşâyıhın (kuddise sirruhum) sözlerini ve onlardan rivâyet edilen yazı ve haberleri mütâlaa<br />

eyledim. Herbirinin ilimlerinin maksadlarına muttali oldum. Onların yolundan öğrenerek ve<br />

dinliyerek, tahsîli mümkün olanı tahsîl ettim. Onların seçilmişlerinin seçilmişlerine mahsûs<br />

olan ilimlere kavuşmanın, öğrenmek ve okumakla mümkün olmadığını anladım.<br />

Bir müddet Şam Mescidinde îtikâf eyledim. Uzun günlerde minâresine çıkıp, kapısını üstüme<br />

kapadım. Orada durdum. Sonra hac farîzasını edâ için Beyt-ül-harama gidip, Mekke ve<br />

Medîne'nin bereketi ve Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ziyâreti ile O'ndan imdâd<br />

ve yardım istemek arzu ve şevkim harekete geldi. Gittikçe arttı.<br />

Hazret-i Halîlürrahmân'ın (aleyhisselâm) ziyâretinden sonra, Hicaz'a doğru yola çıktım.<br />

Mekke-i mükerremeye gidip hac ibâdetimi yerine getirdikten ve peygamberimiz Muhammed<br />

aleyhisselâmın kabr-i şerîfini ziyâretle şereflendikten sonra beni, bâzı arzu ve insanlarla,<br />

çocukların ve âilemin istemesi vatanıma çekti. Böylece vatanıma döndüm. Tabîatim bu<br />

dönüşten son derece uzak ve benim îtikâdım üzere bu görüş gâyet yanlış olduğu hâlde,<br />

vatanıma kavuştuktan sonra, orada da uzlete çekildim. Zikr ile kalbin tasfiyesine olan aşırı<br />

bağlılığımdan, hep uzlet istiyordum. Lâkin günlük olaylar ve çoluk-çocuğun geçim durumu<br />

ve hâl darlığı kalbimin safâsına mâni olup, maksudun yüzü bulutlandı ve halvetin safâsı<br />

bulandı. Sonra safa hâli verecek neticeler ele geçmez oldu. Ancak arasıra bir mikdâr safâ<br />

hâsıl olup, yine örtülürdü. Lâkin böyleyken yine kesmeyi tamâ etmeyip, bâzan bir zuhûrat<br />

engel, bâzan o mertebelere dönmek vâki olurdu. O yıl bu şekilde geçti. O halvetler esnâsında<br />

hâsıl olan hâlleri saymak mümkün değildir. Faydası olur ümidi ile bir iki şey bildirelim:<br />

Ben ilm-i yakîn ile bildim ki, Allahü teâlâya kavuşanlar ve hidâyet yolunun yolcusu olanlar,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!