22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ve parayı terk etmek, meşgûliyeti, tutulma ve insanlarla beraber bulunmayı bırakmanın<br />

yanında, kalbin içinde sekîne ve karar hâsıl olmadan tamam olmaz.<br />

Sonra ben hâllerimi düşündüm. Çeşitli bağ ve tutulmalar içine battığımı gördüm. Her tarafımı<br />

kuşatmışlar. Amellerimi gözümün önüne getirince; hepsinin üstün ve güzelinin ilim öğretmek<br />

olduğunu anladım. Öğretmek istediğim ilimlerin, bilgilerin çoğu, önemsiz olup, âhiret için<br />

faydasızdırlar.<br />

Sonra ilimdeki niyetimi düşündüm. Hâlis, Allah rızâsı için olmayıp, belki makam sevdâsı ve<br />

şöhretle berâber karışık buldum. Böylece yakînen helâk sâhilinde olduğumu anladım. Eğer<br />

hâllerimi düzeltmekle uğraşmazsam helâk olur, kendime kötülük ve zarar ederim. Bir müddet<br />

böyle düşündüm durdum. Fakat henüz karar veremedim. Bâzan Bağdât'tan ayrılmaya, içinde<br />

bulunduğum hâlleri bırakmaya karar verir, bir gün azîmet yolunu seçer, ayağımı ileri atar,<br />

bâzan biraz daha durayım deyip, adımımı geri alırdım. Bir sabah olmazdı ki, âhireti istemede<br />

sıdk ve rağbet üzere bulunayım da, ona nefsin istekleri ve dünyâ arzusu askerleri saldırıp,<br />

akşam olunca beni uzaklaştırmasınlar. Düşüncemi değiştirmesinler.<br />

Bir hadde geldi ki, dünyâ arzuları beni, zincirden bağlar ile, kendilerine çeker ve bu mânânın<br />

hâsıl olması için zorlarlardı. Îmân sözcüsü de seslenip: "Hadi, çabuk ol! Ömründen çok az<br />

kaldı. Önünde ise, uzun bir yolculuk var. Kazandığın, elde ettiğin ilmin hepsi, riyâ ve<br />

aldatmadır. Eğer sen, şimdi âhiret için hazırlanmaz, o sonsuz âlem için azık bulundurmazsan,<br />

ne zaman yapacaksın? Şimdi alâkaları kesmez, engelleri kaldırmazsan ne zaman keseceksin<br />

ve kaldıracaksın?" derdi.<br />

O zaman kalbimde bir rağbet peydâ olup, dünyâ ve ehlinden kaçmak, onlardan uzaklaşmak<br />

için kesin karar verirdim. Sonra şeytan, aldatma ve hîle yoluna başvurup: "Bu düşündüğün<br />

hâl, çabuk geçici bir şeydir. Sakın bu yola gitme. Zîrâ sen bu görüşü kabûl ve karar verip, bu<br />

büyük makâmı terk edersen ve eziyetli olmayan izzet ve şânı bırakıp gidersen, hasımlarla<br />

münâzaradan hâsıl olan zevk ve safâdan geçersen, nefsin yine sana gâlib olur. Bu sefer ondan<br />

kurtulmaya uğraşırsın. Hâlbuki o zaman bir daha dönemezsin, bî çâre ve dermansız kalırsın."<br />

derdi.<br />

İşte nefsin ve şeytanın bâtılı hak gösteren bu aldatma ve hîleleri sebebi ile, ben de, dünyâ<br />

arzuları ve âhiret isteği arasında tereddüt ve hayret vâdisinde altı ay kadar şaşkın, inler ve<br />

ağlar hâlde kaldım. Bu zaman 1093 (H.486) yılının Receb ayında son buldu. Nihâyet aynı<br />

ayın sonunda işim ihtiyâr ve irâdeden geçip, ânîden Allahü teâlâ, dilime susmak kilidi vurup,<br />

mühürledi. Dilim söylemez, kalbim ise çok muzdarib oldu. Kendimi çok zorladım, gayrete<br />

getirmeğe çalıştım. Huzûrumda bulunan üç yüz ilim talebesinin gönlünü almak, hatırlarını<br />

şen etmek, bu vesîle ile bir gün ders vermek için kendimi zorladım. Dilimde söyleyecek<br />

kuvvet, bir kelime telaffuz edecek güç bulamadım. Bu dil tutulması, kalbime öyle bir üzüntü<br />

ve elem verdi ki, arzu ve isteğim kalmadı. Hazmım kesildi. Ne bir lokma çiğneyip yutabilir,<br />

ne de bir damla su içebilirdim. Böyle devâm edip, kuvvetten düştüm. Zayıfladım. Hattâ<br />

doktorlar hayâtımdan ümid kestiler. Bana ilâç vermekten imtinâ edip, bu böyle bir durumdur<br />

ki, kalbe indi. Ondan uzuvlara sirâyet edip, mizâcını bozdu. İlâç kabûl etmez, iyileşmez.<br />

Ancak kalbini mühim işlerden rahata kavuşturur, her şeyden temizlerse, belki iyileşir dediler.<br />

Bundan sonra, ben aczimi anladım ve gördüm. Yalvararak ve sızlıyarak Allahü teâlâya<br />

sığındım. Çâresi olmayan hasta gibi yanarak ve inliyerek duâ ettim. Nihâyet Neml sûresi<br />

altmış ikinci âyetinde meâlen; "Muztar olan (sıkıntıya düşen) kimse duâ ettiği zaman<br />

onun duâsını kabûl edip fenâlığı kaldıran..." buyrulduğu gibi, Allahü teâlâ duâmı kabûl<br />

edip, kalbimi uyandırdı. İçimdeki mal ve makam arzusunu kaldırdı. Hepsinden yüz çevirip,<br />

çocuklarımdan, dostlarımdan, vatanımdan ve eshâbımdan ayrılmayı bana kolay eyledi.<br />

Derhal içimden Şam tarafına gitmek arzusu geldi. Ama görünüşte hacca gideceğim dedim.<br />

Halîfenin ve eshâbımın, maksadımın Şam'da kalmak ve bu sebeble onlardan ayrılmak<br />

isteğimi bilmelerini istemedim. Sonra bir daha dönmemek niyeti ile Bağdât'tan çıktım. Fakat

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!