22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

günü bize şefâat etmesini istirhâm ettiğimi de bildir.<br />

Paşanın anlattıklarını heyecanla dinlediler. Sonra onlara çok izzet ve ikrâmlarda bulundu.<br />

İhtiyaçlarını giderdi. Sonra yola koyuldular. Tillo'ya geldiklerinde Ali Efendi doğruca<br />

Gavs-ül-Memdûh hazretlerinin huzûruna gidip durumu anlattı. Selâmını söyledi. "Ve<br />

aleyküm selâm. Paşa doğru söylemiş." diyerek, Allahü teâlânın kendisi için ihsân ettiği bu<br />

nîmete şükretti.<br />

Gavs-ül-Memdûh hazretlerinin akrabâlarından Molla Hâmid, yaya olarak Erzurum'a<br />

gidiyordu. Bir gece Çakmak isimli bir köyde, Yûsuf Efendi isminde iyiliksever birisine<br />

misâfir olmuştu. Nereden gelip nereye gittiğini, kim olduğunu sordu. Gavs-ül-Memdûh'un<br />

akrabâsı ve Tillolu olduğunu söyledi. Gavs-ul-Memdûh'un ismini işiten Yûsuf Efendi birden<br />

heyecanlandı ve başından geçen şu hâdiseyi anlattı: "Birisi bana bir iftirâ atarak<br />

hapsettirmişti. Hiçbir suçum olmadığı hâlde verilen cezâya üzülmüştüm. Oradan kurtulmak<br />

için nice çâreler düşündüm, plânlar kurdum. Fakat hiçbirinden netîce alıp, hapisten<br />

kurtulamadım. Bir gece iki rekat namaz kılıp Allahü teâlâya gözyaşları arasında kurtulmam<br />

için duâ ettim. O duâdan sonra hâtırıma cenâb-ı Hakkın velî kulları geldi. Onlar, darda<br />

kalanlara yardım eder düşüncesiyle; "Ey zamânımızın Gavs-ı âzamı! Ne olur buradan<br />

kurtulmam için himmet buyurunuz, istirhâm ediyorum." diyerek, imdâd istemeye başladım.<br />

Bu şekilde geç saatlere kadar hep Allahü teâlânın sevdiği kullarını yardıma çağırdım. Derken<br />

uyumuşum. Birisinin müşfik ve heybetli sesiyle uyandım. "Yûsuf Efendi! Haydi kalk"<br />

diyordu. Kalktım Başucumda herbirinin yüzü nûr gibi parlayan üç kişi duruyordu.<br />

"Kimsiniz? Ne için geldiniz?" der gibi yüzlerine bakınca, içlerinden biri; "Sen bizi imdâda<br />

çağırmamış mıydın? İşte geldik" buyurdu. Sevincimden ne yapacağımı şaşırdım. Fakat<br />

kapılar kilitliydi, üstelik nöbetçiler sabahlara kadar kapı önlerinde gezinip duruyorlardı. Nasıl<br />

çıkıp gidecektim. Daha böyle düşünceler aklımdan geçerken o heybetli zât tekrar; "Vesveseyi<br />

bırak, cenâb-ı Hak her şeye kâdirdir. Yürüyerek evine git." buyurdu. "İsm-i âliniz nedir?"<br />

diye arz ettiğimde de; "Tillolu Memdûh'um. Allahü teâlâ darda kalan kullarına yardım<br />

etmekle bizi vazifelendirdi." deyip bir anda gözden kayboldular. Korka korka kapıya vardım.<br />

Koluna bastığımda, kapı açılıverdi. Nöbetçi oturmuş uyukluyordu. Kaçırılmayacak bir<br />

fırsattı. Süratle yanından uzaklaştım. Sevincimden kalbim yerinden fırlayacakmış gibi<br />

atıyordu. Hapishâneden çıktıktan sonra sanki arkamdan beni çağıracaklarmış gibi korkuyla<br />

sık sık arkama bakıyordum. Nihâyet eve vardım. Ertesi günlerde beni hiç arayan soran<br />

olmadı. Böylece Gavs-ül-Memdûh hazretlerinin himmeti, bereketi ve yardımıyla kurtuldum."<br />

1847 (H.1263) senesinde Tillo'da hastalanan Gavs-ül-Memdûh hazretleri, talebe, akrabâ,<br />

ahbapları ve çocukları ile helâllaştı. Bir Pazartesi günü öğleye doğru Kelime-i tevhîd<br />

söyleyerek vefât etti.Cenâzesini, yerine bıraktığı oğlu İbrâhim yıkadı ve namazını kıldırıp<br />

kalabalık bir grup ile Tillo'da defnetti.Mübârek kabri, âşıkları tarafından ziyâret edilmekte,<br />

onun feyz ve bereketlerine kavuşulmaktadır.<br />

HAYIRDIR İNŞÂALLAH<br />

Gavs-ül-Memdûh, bir gece rüyâda Mûsâ Kâzım hazretlerinin kendisine; "Ey Memdûh, kalk! Kalb<br />

gözünün açılacağı, ilâhî tecellîlerin zâhir olacağı zaman yaklaştı." müjdesini aldı. "Hayırdır<br />

inşâallah." diyerek yatağından fırlayan Gavs-ül-Memdûh hazretleri, ilâhî bir cezbeye kapıldı. O anda<br />

bütün vücûdunda şiddetli bir harâret meydana geldi. O günden sonra şiddetli kış günlerinde bile<br />

dışarda durduğu hâlde harâreti sönmedi. Bu rüyâdan sonra, daha önce konuşmadığı lisânlarla Allahü<br />

teâlânın izniyle konuşup, o dillerde şiirler, kasîdeler söyledi.<br />

Ondan sonraki üç senede, üzerindeki bu harâret hâli kalkıp yerini tam tersine bir soğukluk hâli aldı.<br />

Öyle ki soğuktan durmadan titrerdi. Dördüncü senede bu hâlden kurtulup, normale döndü. Bundan<br />

sonra artık talebe okutmaya devâm etti.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!