22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

4) Esmâ-ül-Müellifîn; c.2, s.195<br />

5) El-A'lâm; c.6, s.315<br />

6) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.162<br />

7) Keşf-üz-Zünûn; c.1, s.176, 674,<br />

8) Tabakât-ül-Kübrâ; c.2, s.87<br />

9) Brockelmann; Gal-2; s.147 Sup-2, s.150<br />

10) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.12, s.31<br />

GANİ BABA<br />

Horasan'dan Anadolu'ya İslâmiyeti yaymak için gelen gâzi dervişlerdendir. İsmi Şeyh<br />

Abdülganî el-Halveti olup bölgede Gani Baba diye meşhurdur. Bahar aylarında ziyâretçi<br />

akınına uğrar. Ziyâretçiler tarafından kurbanlar kesilip, eti fakirlere dağıtılır. Sevâbı Gani<br />

Babaya hediye edilerek duâlar edilir. Kabri Amasya Suluova'ya bağlı Saygılı köyünün altında<br />

Tersakan Irmağının kenarındadır.<br />

GARİP HÂFIZ;<br />

Anadolu'da yetişen velîlerden. 1903 (H.1321) senesinde Erzurum'un Cedid mahallesinde<br />

doğdu. İsmi, İbrâhim Hakkı'dır. Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretlerinin neslindendir. Anne<br />

tarafından dedesi HacıMâhir Efendi, Rıfâî tarîkatı şeyhiydi.<br />

Garip Hâfız, küçük yaşta her bahar annesi ile birlikte dayısının yanına Erciş kasabasına<br />

giderdi. Buraya yakın olan Tortum Şelâlesi kıyısında akranları ile oynardı. Bir gün yine<br />

şelâlenin kıyısında oynarken, bir bektaşî dedesi gelerek, çocuklara; "Buradan aşağı atlayabilir<br />

misiniz?" diye sordu. O zamanlar beş yaşında olan Garip Hâfız; "Ben atlarım." diyerek<br />

yukarıdan şelâlenin döküldüğü yere atladı. Allahü teâlânın yardımı ile suya değmesi ile top<br />

gibi sıçrayarak kenara düşmesi bir oldu. Şelâlenin yanındaki keçi yolundan yukarı çıktı.<br />

Hâdise karşısında dehşete kapılan bektâşi dedesi korkusundan hızla uzaklaşıp gitti.<br />

Garip Hâfız, Erzurum'da Mustafa Niyâzi Efendiden Kur'ân-ı kerîm dersi aldı ve ezberledi.<br />

Hacı Ahmed Efendiden hat sanatını öğrendi. Kur'ân-ı kerîmi çok güzel okurdu. Mustafa<br />

Niyâzi Efendi, GaripHâfız'ı talebeliğe kabûl etmeden önce istihâreye yatmasını ve rüyâda ne<br />

gördüğünü söylemesini istedi. Rüyâsında hocası Mustafa Niyâzî Efendi elinden tutarak<br />

câmiye götürdü. Câminin içerisinde on iki âlim yarım dâire, halka kurup oturmuşlardı.<br />

Mustafa Niyâzi Efendi câmideki âlimlere; "Efendiler bu çocuk kırâat ilmini öğrenmekte<br />

talebe olmak ister. Ne buyurursunuz?" diye sordu. Onlar; "Oku Hâfız! Oku!" dedi. Ertesi gün<br />

Garip Hâfız rüyâsını Mustafa Niyâzi Efendiye anlattı ve ona talebe olarak kırâat ilmini<br />

öğrendi. On iki yaşına geldiğinde annesini kaybeden Garip Hâfız, Erzurum'dan Sivas'a gitti.<br />

Burada Kazancızâde Emin Edip Efendinin sohbetlerine devâm etti ve ondan feyz aldı. Sivas<br />

Dâr-ül-muallimîn okulunda Arapça ve Kur'ân-ı kerîm hocalığı yaptı.<br />

Sivas'tan Merzifon'un Gümüş kasabasına gelerek Halîliye Medresesinde ders vermeye<br />

başlayan Garip Hâfız, senelerce güzel ahlâkı müslümanlara öğretti. Garip Hâfız; çok kibar,<br />

nâzik ve yumuşak idi. Kimseyi katiyen incitmezdi. Birisinin hatâsını görse onu başka<br />

yollardan duyurur; "Sen böyle yapıyorsun." diyerek yüzüne vurmazdı. İbâdetlerini çok gizli<br />

yapardı. Dikkati çeken her şeyden sakınırdı. Son derece edepli, hayâ sâhibiydi. Sohbetlerinde<br />

kimseyi sıkmazdı. Bütün hayâtını diz üstü oturmakla geçirdi. Sohbetine gelenler ne murâd<br />

ederlerse, sormadan cevâb alırlardı.<br />

Hazret-i Muâviye efendimize buğzeden üç kişi Gümüş'te sohbetine geldi. "Efendi! Muâviye<br />

hakkında ne buyurursunuz?" diye sordular. Garip Hâfız; "Hazret-i Muâviye sahâbedendir.<br />

Sevenler selâmettedir. Aleyhinde bulunanlar azaptadır. O, sahâbenin büyüklerindendir.<br />

Resûlullah efendimizin hadîsleri ile övülmüştür. İmâm-ı Hüseyin efendimizin şehâdetine

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!