22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

edilen, ibâdet yapılan yerler oldu.<br />

Gamrî çok kere hacca gitti. Bir süre Mekke-i mükerremede kaldı. Beyt-ül-Makdîs'i ziyâret<br />

etti.Ehl-i sünnet îtikâdında olup, bid'atten uzak duran ve şiddetle sakınan bir zât idi. Dünyâ<br />

malına düşkün değildi. Kendisine getirilen hediyeleri fakirlere dağıtırdı.<br />

Gamrî'nin birçok kerâmetleri görüldü. Bir gece hırsızlar, Gamrî'yi öldürmek için dergâha<br />

gelip kapıyı kırdılar. Gamrî yanında bulunan talebelerine ve sevdiklerine; "Onları ben<br />

karşılayacağım. Hiç biriniz çıkmasın!" buyurdu. Dışarı çıkıp hırsızlara doğru bir nazar etti. O<br />

esnâda hepsi feryâd ederek silâhlarını attılar ve tövbe ettiler.<br />

Dergâhta kandillerin yakılması unutulduğu zaman, Gamrî kandillere eliyle işâret eder,<br />

kandiller yanmaya başlardı. Kerâmetlerini gören birçok kişi, kendinden geçti. Şeyh<br />

Zekeriyyâ onun yedi iklimdeki her şeye vâkıf olduğunu bildirdi.<br />

Muhammed Gamrî, talebelerini; ihtiyârlar, orta yaşlılar ve gençler olmak üzere üç gruba<br />

ayırmıştı. Her grubun yeri ayrıydı. Bu gruplar birbirlerinin yerine gitmezdi. Sâdece Cumâ<br />

namazına giderlerken bir araya gelirlerdi. Bu arada bir hafta boyunca öğrendiklerini<br />

müzâkere ederlerdi. Muhammed Gamrî, kendisine talebe olmak isteyeni, kendi başına<br />

sormadan iş yapmıyacağına dâir söz aldıktan sonra talebeliğe kabûl ederdi. Bundan sonra<br />

talebe her işinde, her hareketinde tamâmen hocasına tâbi olurdu. Kendi istek ve arzuları<br />

kalmaz, hocasının dediklerine uygun yaşardı.<br />

Gamrî, birçok eser yazmıştır. Bunlardan bâzıları şunlardır: 1) El-Kavâid-üs-Sûfiyye, 2)<br />

El-Hükm-ül-Meşrût fî Beyân-iş-Şürût, 3) Menh-ul-Minne fit-Telebbüsî bis-Sünne (dört<br />

cild), 4) El-Vasıyyet-ül-Câmia, 5) Mehâsin-ül-Hisâl fî Beyâni Vücûh-il-Helâl, 6)<br />

En-Nusratü fî Ahkâm-il-Fıtrati,<br />

HATÂLI İŞ<br />

Sultan Çakmak, Saîd beldesinin emîri Kalak bin Ömer'i görevden aldığı gibi, zincire vurdurarak<br />

huzûruna getirtti. O esnâda yolda, Muhammed Gamrî'nin talebelerinden biri, Saîd denilen yerde<br />

şalgam satıyordu. Hayvanı kaydı ve yere yıkıldı. O da; "Ey hocam Muhammed Gamrî! Bana yardım<br />

et!" diye seslendi. Zincirlerle bağlı olan İbn-i Ömer bu sözü duyunca; "Bu yardım istediğin zât<br />

kimdir?" diye talebeye sordu.Talebe de; "Bu zât benim hocamdır." dedi. Bunun üzerine İbn-i Ömer;<br />

"Ben de Muhammed Gamrî'ye sığınıyorum." dedi.<br />

Muhammed Gamrî, dergâhında olduğu hâlde, İbn-i Ömer'in sözünü işitti. Hemen üç talebesini yanına<br />

alarak Kâhire'ye gitti. İbn-i Ömer'i zincirlerle bağlı gördü. Yanındaki talebesi İbn-i Nahhal'e; "Sen<br />

saraya git. Sultan, İbn-i Ömer'e şiddet gösterip, öldürülmesini emrettiği zaman, şehâdet parmağını baş<br />

parmağının üzerine koy. Bunu yaptığın zaman, orada bulunanların nefesleri tıkanır. Sultan da<br />

boğulacak hâle gelecektir." dedi.<br />

İbn-i Nahhal, saraya gittiğinde, MuhammedGamrî'nin dediği gibi oldu. Bunun üzerine İbn-i Nahhal,<br />

şehâdet parmağını baş parmağının üzerine koydu ve bastırdı. O anda sultan dâhil, orada bulunanlar<br />

nefes darlığından kustular. Sultan, yaptığı işte bir hatâ olduğunu anlayıp, İbn-i Ömer'in bırakılmasını<br />

ve ona hediyeler verilmesini emretti. Bunun üzerine İbn-i Nahhal, hemen oradan ayrılıp durumu<br />

hocasına bildirdi. Muhammed Gamrî de; "Bizim isteğimiz yerini bulmuştur." dedi. İbn-i Ömer'e bu<br />

durum, kimse tarafından bildirilmedi. Muhammed Gamrî dergâhına döndü ve berâberinde götürdüğü<br />

talebelerine:<br />

"Bu işi Allahü teâlâ için yaptım ve ben ölünceye kadar kimseye söylemenize izin vermiyorum." dedi.<br />

1) Mu'cem-ül-Müellifin; c.11, s.77<br />

2) Ed-Dav-ül-Lâmi; c.8, s.238<br />

3) Şezerât-üz-Zeheb; c.7, s.265

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!