22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Fethullah-ı Verkânisî vefâtından iki sene kadar önce talebelerinden birine; "Sen niçin hacca<br />

gitmedin?" diye sordu. Çünkü o, talebelerinin her türlü hayırlı işlerini teşvik ederdi. Ertesi<br />

sene olunca talebesi hac yolculuğu için gerekli hazırlıkları yapıyordu. Fethullah-ı Verkânisî<br />

hazretleri, insanlara İslâmiyeti anlatmak üzere çıktığı bir yolculuktan dönünce, yapılan<br />

hazırlıkları gördü. Hanımına dedi ki: "Eğer Allahü teâlânın emri olmasa, onu bu seferden<br />

men ederdim. Çünkü vakit daraldı, yâni benim vefâtım yaklaştı. Talebelerimden en yakın<br />

olanı ve bana en faydalı olanı budur." Aradan fazla geçmeden vefât etti.<br />

Vefâtından bir sene kadar önceydi. Ramazan ayının otuzuncu günü sabah namazından<br />

döndükten sonra ocağın karşısına oturdu ve hanımına buyurdu ki: Bu gece ay, evliyânın<br />

sultanı Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni'ye gelerek; "Esselâmü aleyküm ey Allahü teâlânın veli<br />

kulu. Ben ramazan ayıyım. Sana geldim ve vedâ etmek istiyorum. Çünkü bu son bir araya<br />

gelişimizdir." dedi. "Bu sözleri söyledikten bir müddet sonra ertesi sene Ramazan ayına<br />

erişmeden vefât etti.<br />

Talebesi Muhammed Ziyâüddîn Nurşînî, vefât etmeden önce Şevval ayı içerisinde<br />

Fethullah-ı Verkânisî hazretlerine gelerek bâzı talebelerine hilâfet verip vermeyeceğini sordu.<br />

Fethullah-ı Verkânisî ona cevap olarak; "Sonbahara kadar bekleyin. O zaman işler kolay olur.<br />

O zaman işler sana kalır ve istediğin gibi hareket edersin." buyurdu. Böylece kendisinin vefât<br />

edeceği zamânı ve yerine Muhammed Ziyâüddîn Nurşînî'yi halîfe bırakacağını işâret etti.<br />

Dediği zaman da vefât etti.<br />

Vefâtından üç ay kadar önce talebelerinden birine: "Oğlum Alâeddîn'i sana teslim ettim. Ona<br />

sonuna kadar ders okutamayacağım." dedi. Sonra oğlu Alâeddîn'e dedi ki: "Sana Vadia<br />

Risâlesi'nden ders okutuyordum. Geriye bir ders kaldı. Fakat bundan sonra okutamayacağım.<br />

Sana ders verme işini hocana bıraktım." buyurdu. Böylece vefâtını işâret etti ve bu onun son<br />

dersi oldu.<br />

Fethullah-ı Verkânisî, son zamanlarında bile Peygamber efendimizin ve Ehl-i beytinin<br />

sevgisiyle doluydu. Ölüm hastalığı sırasında Peygamber efendimizin hayâtını ve güzel<br />

ahlâkını anlatan Mevâhib-i Ledünniyye kitabını ve şerhini mütâlaa ediyordu. Birinci cildini<br />

okudu. Vefâtından yedi gün kadar önceydi. Hanımı Tayyibe Hâtuna; "Lambayı tut. Bu kitabı<br />

bitirmeden bırakmaya gönlüm râzı değil." dedi.Birinci cildi okuyup bitirdikten sonra; "Bana<br />

diğer cildi veriniz." dedi. Ona ikinci cildi verdiler. Okumaya devâm etti. Sonunda okuyacak<br />

tâkatı kalmadı. Ondan da üç sayfa kadar okudu. Hazret-i Ali ile hazret-i Fâtımâ'nın<br />

evlenmeleri husûsuna gelince durdu. Kendinden geçip dalgın bir hâle geldi.<br />

Hastalığı sırasında oğlu Alâeddîn'e âlim ve sâlihlerle bulunmasını tavsiye etti.Ayrıca sadaka<br />

vermesini emretti. Çünkü sadaka, hastalıklarının şifâsı olacaktı. Ayrıca her sene bir kendisi<br />

bir de hocasının rûhu için kurban kesilmesini vasiyet etti.<br />

Vefât edeceği gün oğlu Alâeddîn ve talebeleri yanına geldiler. Ona yönelerek oturup<br />

ağladılar. Fethullah-ı Verkânisî onlara baktı ve yüzlerinde üzüntü belirtilerini gördü. Onlara;<br />

"Ağlamayınız!Allahü teâlâ benim hastalığıma şifâ verirse, sizin babanızım. Eğer şifâ<br />

bulamazsam, babanız yâni size sâhip çıkacak olan Muhammed Ziyâüddîn'dir. Çünkü onun<br />

insâfı diğer insanların insafından fazladır." buyurdu. Devâm ederek; "Ölüm sarhoşluğu olan<br />

bu son ânımda, gasl ânımda ve defnedilmem esnâsında benimle ilgili hiçbir sünneti terk<br />

etmeyiniz." dedi.<br />

Fethullah-ı Verkânisî vefât edeceği günün sabahı ebedî yolculuk için gerekli hazırlıkları<br />

yaptı. Rabbinin huzûruna temiz çıkmak için gusül (boy) abdesti aldırıldı. Sağ tarafının<br />

üzerine kıbleye karşı yatırılmasını istedi. Bir an evvel Allahü teâlâya kavuşmayı arzuluyordu.<br />

Zaman zaman diğer yanı üzerine de çevriliyordu. Bâtın hâliyle Allahü teâlâyı zikrediyordu.<br />

Yâni sesli olarak herhangi bir tesbih veya kelime söylemiyordu. Vefâtı yaklaştığı sırada<br />

misvakının yıkanarak kendisine verilmesini söyledi. Misvakını yıkayıp getirdiler. Bir defâ

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!