22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

10) Nesâyim-ül-Mehabbe; s.326<br />

11) Persian Literature; c.2, s.941<br />

12) Esrâr-ül-Evliyâ (Bedreddîn İshak Luknov-1876)<br />

13) Sefînet-ül-Evliyâ; s.96<br />

14) Hazînet-ül-Asfiyâ; c.1, s.287<br />

15) Cevâhir-i Ferîdi (AliAsgar Çiştî, Lahor, 1884)<br />

16) The Big five of India in Sufism; s.50<br />

17) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.9, s.271<br />

FETH-İ MÛSULÎ;<br />

Musul âlimlerinden ve evliyânın büyüklerinden. Künyesi Ebû Muhammed, ismi Feth bin<br />

Saîd el-Mûsulî'dir. 835 (H. 220) senesinde vefât etti. Bişr-i Hafî'nin arkadaşıdır. Bişr-i Hâfî<br />

gibi yüksek dereceler sâhibiydi. Haram ve şüphelilerden kaçması kuvvetli, nefisle mücâdelesi<br />

çoktu. Devamlı hüzün ve Allah korkusu içinde bulunurdu. Halktan kopup bir köşeye<br />

çekilmişti. Halktan devamlı kaçardı. Hattâ kendini tanımasınlar diye, tüccarmış gibi yanında<br />

bir deste anahtar taşırdı. Her gittiği yerde bunları seccâdenin önüne koyardı. Bir âlim ona:<br />

"Bu anahtarlarla heybet gösterme kapısına kilit vurmuş oluyorsun" dedi. Evliyâdan birine:<br />

"Feth-i Mûsulî'nin hiç ilmi var mı?" diye sorduklarında, "Dünyâdan tamamiyle el-etek<br />

çekmiş olması, ona ilim olarak yeterlidir." dedi.<br />

Bir gün Feth-i Mûsulî'yi gözlerinden sicim gibi yaş akarken gördüler: "Ey Feth! Neden böyle<br />

ağlıyorsun?" dediklerinde; "Günahlarımı hatırladıkça, gözlerimden yaş akmakta, ağlamam<br />

ihlâssız ve riyâ ile olmasın diye de böyle ağlamaktayım!" cevâbını verdi.<br />

Dedi ki:"Büyük velîlerden otuzu ile sohbet ettim. Hepsi de bu yolun büyüklerindendi. Hepsi<br />

halkla sohbetten kaçın dediler ve hepsi az yemeği emir buyurdular."<br />

Feth-i Mûsulî bir gün Bişr-i Hafî'nin evine misâfir gitti. Bişr-i Hafî, talebelerinden birine bir<br />

mikdâr para vererek; "İyi ve tatlı bir şeyler alıp gel!" buyurdu. Bişr-i Hafî'nin o zamana kadar<br />

böyle şeyler aldırdığı görülmemişti. Berâberce talebenin getirdiklerini yediler. Feth-i Musulî<br />

giderken artan yemekleri aldı. Talebeleri bu duruma şaştılar. Bişr-i Hafî talebelerine; "Feth-i<br />

Mûsulî bize, tevekkülü sağlam olana, gıdâ saklamanın zarar vermeyeceğini gösterdi."<br />

buyurdu.<br />

Bir gün Feth-i Mûsulî'ye, sıdk nedir? diye sorulunca, içinde demir bulunan bir ocağa elini<br />

sokup, kızgın bir demir parçasını çıkarıp elinde tuttu ve; "İşte sıdk budur." dedi.<br />

Şöyle anlatır: "Bir gün Emir-ül-müminîn hazret-iAli'yi rüyâmda görüp, bana nasîhat et,<br />

dedim. Tevâzudan daha iyi bir şey görmedim. Yalnız Allahü teâlâdan sevap umarak,<br />

zenginin yoksula gösterdiği tevâzudan daha güzel ne olabilir, dedi. Biraz daha nasîhat edin,<br />

dedim. Buyurdu ki: Ondan daha güzel olanı, Allahü teâlâya gâyet fazla güven duyan fakirin,<br />

zengine karşı kibirli ve gururlu davranmasıdır."<br />

Ebû Abdullah bin Cellâ anlatır: "Sırrî-yi Sekatî'nin evindeydim. Gece yarısından sonra<br />

giyinip, ridâsını (cübbesini) üzerine aldıktan sonra dışarı çıktı. "Nereye gidiyorsun?" deyince;<br />

"Feth-i Mûsulî'yi ziyârete." dedi. Evden dışarı çıkar çıkmaz zaptiye çavuşu kendisini<br />

yakalayıp hapse attı. Gündüz, gece yakalanan bütün tutukluların kırbaçlanması emredildi.<br />

Sırrî-yi Sekatî'yi kırbaçlamak için elini kaldıran celladın eli havada kaldı. "Niçin<br />

vurmuyorsun?" diye sorduklarında; "Bir şahıs karşımda durup: Sakın vurma!diyor. Bu<br />

yüzden elime hâkim değilim." dedi. Baktıkları zaman bu şahsın Feth-i Mûsulî olduğunu<br />

gördüler. Sırrî-yi Sekatî'yi onun yanına götürüp salıverdiler."<br />

Hacca giderken yolda henüz mükellef olmamış bir çocuk gördü. Devamlı bir şey okuduğunu<br />

görüp; "Ne okuyorsun?" dedi. "Kur'ân-ı kerîm okuyorum." dedi. "Nereye gidiyorsun?"<br />

deyince, Hicaz'a gittiğini söyledi. Daha küçük olduğu halde neden gittiğini sordu. Çocuk;

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!