22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

değil, kendine düşman olanları bile cezbederdi. Allahü teâlânın kendisine verdiği yüksek<br />

makâma rağmen hiç kibirlenmez, köylü, sultan, dilenci, kim olursa olsun, herkesi aynı<br />

şekilde, nezâket ve güler yüzle karşılardı. Onu dinlemek şerefine kavuşanlar, tatlı<br />

sohbetinden hiç bıkmaz ve sıkılmazdı. Lakabı gibi tam bir şeker hazînesi idi.<br />

Ferîdüddîn Genc-i Şeker, Allahü teâlâdan başka kimseden korkmazdı. Kalbi çok yumuşak<br />

olup, Allah korkusu ile doluydu. Allahü teâlânın korkusu, hayâtına hâkimdi. İlâhî<br />

gerçeklerden bahs edilince çocuk gibi ağlamaya başlar ve Allah korkusundan saatlerce<br />

baygın kalırdı.<br />

Genc-i Şeker, Peygamber efendimizin tam âşığı idi. Mübârek sözlerinden ve hayâtından<br />

bahsedildiği zaman, ekseriya ağlamaya başlardı. Peygamber efendimizin sünnet-i seniyyesine<br />

sıkı sıkıya sarılır ve bütün müslümanlara da Resûl-i ekremin sünnetine uymalarını nasîhat<br />

ederdi. Peygamber efendimizin vefâtından bahsedilen bir mecliste, Ferîdüddîn Genc-i Şeker<br />

derin bir nefes alarak; "Allahü teâlâ, bütün kâinâtı O'nun için yarattığı Sevgili Peygamberini<br />

bu dünyâda tutmadığı hâlde, benim ve sizin değeriniz nedir, neyimize güvenip de kendimizle<br />

övünürüz? Hayattayken, kendimizi bizden öncekilerle karşılaştırmalı, gözlerimizden dünyâ<br />

hayâtının yalancı maskesini sıyırmalı, kendimizi her an ölüme hazır tutmalıyız. Öyle ki,<br />

kıyâmet gününde yüzümüz kara çıkmasın." buyurdu.<br />

Ferîdüddîn Genc-i Şeker canlı bir tevâzu timsâliydi. Kendisinden; fakîr, âciz, diye<br />

bahsederdi. Bu ifâdeleri sâdece konuşmaya mahsus olmayıp, bütün yazışmalarında da<br />

kullanırdı. Genc-i Şeker'in talebeleri arasında güçlü sultanlar, tanınmış hâkimler ve zenginler<br />

de vardı. Bunlar, devamlı ziyâretine gelirdi. Hepsine karşı en ufak bir büyüklük veya<br />

küçüklük hissi vermeden muâmele ederdi. Genc-i Şeker çok misâfirperverdi. Dergâhına bir<br />

gün bir sûfî geldi. Evde mısırdan başka yiyecek yoktu. Misâfiri çok sevdiğinden, Genc-i<br />

Şeker mısırları öğütüp un yaptı ve ekmek pişirdi. Sonra misâfirine ikrâm etti. O sûfî çok<br />

memnun olarak: "Saâdetine ve zenginliğine duâcıyım. Hayâtımın en değerli hazînesi olarak<br />

sakladığım mânevî zenginliğimi sana verdim." dedi.<br />

Ferîdüddîn Genc-i Şeker'in çok zengin talebeleri olmasına rağmen, kendisi devamlı fakirlik<br />

içinde yaşadı. Ömrünü basit bir çatı altında geçirdi. Kendisi ve yakınları günlerce aç<br />

kalmışlar, o civarda yabânî bir ağacın yaprağını yıllarca yemişlerdi. Genc-i Şeker, borç<br />

almaktansa aç dolaşmayı tercih ederdi ve:<br />

"Bir borçlu, borçlu olduğu hâlde ölürse, kıyâmette alacaklısının önünde mahcûb olur. Borçlu<br />

ile kanâat arası, doğu ile batı kadar uzaktır. Sûfînin, ödünç almaktansa ölmesi daha iyidir."<br />

derdi. Bir gün evde hiç tuz kalmamıştı.Talebesi Nizâmüddîn Evliyâ, hırkasını bakkala rehin<br />

bırakıp, hocasına tuz almıştı. Genc-iŞeker hazretleri çorba kâsesine elini uzatıp bir lokma alır<br />

almaz, elinin ağırlaştığını hissedip geri çekti ve; "Bu yemek isrâf kokuyor." dedi.<br />

Nizâmüddîn Evliyâ korkudan titremeye başladı ve; "Bu yemeğin tuzu hâriç, hepsini her<br />

zamanki gibi ormandan topladık, ama tuzu borçla aldık." diye îtirâfta bulundu. Bunun üzerine<br />

Genc-i Şeker; "O hâlde hiçbirimiz bundan yiyemeyiz. Borçla yemek yapıp yemek sûfîlerin<br />

âdetine ve prensiblerine aykırıdır" dedi ve o yemeği fakirlere dağıttı.<br />

Ferîdüddîn Genc-i Şeker, yerde yatardı. Kıyâfeti çok sâde ve yamalıydı. Bir defâsında<br />

gömleği yamanamayacak hâle geldiğinden, talebeleri ona yeni bir gömlek getirdiler. Bunu<br />

giyince; "Bu yeni gömlekte eskisinin rahatlığı ve zevki yok." dedi. Ferîdüddîn Genc-i Şeker,<br />

kendisine verilen hediyelerin hepsini fakirlere dağıtırdı.<br />

Yine bir gün dört şahıs gelerek, sebepsiz yere Ferîdüddîn Genc-i Şeker'e iftirâ etmeye, saçma<br />

sapan iddiâlarda bulunmaya başladılar. Büyük velî Genc-i Şeker, bunlara aldırış etmeden,<br />

onlarla tevâzu ile kibarca konuşmaya, onları memnun etmeye çalıştı. Ayrılmak istediklerinde,<br />

onlara belli bir yoldan gitmemelerini, onlar için bu yolun tehlikeli olacağını haber verdi.<br />

Onlar gittikten bir müddet sonra, Ferîdüddîn Genc-i Şeker orada hazır bulunanların merak

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!