22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kullanmakta olduğu tarağı almak istedi. Bunun için Genc-i Şeker'i çok rahatsız etti. Sonunda<br />

dayanamayan Genc-i Şeker ona; "Gidin beni rahatsız etmeyin. Allahü teâlâ seni<br />

cezâlandırsın." dedi. O kişi oradan ayrıldı ve yıkanmak için bir dereye girdi. Suya daldı ve bir<br />

daha çıkmadı.<br />

Yine bir gün, Genc-i Şeker namaz kıldığı sırada, bir kimse dergâha girdi. Çok edepsizce ve<br />

tâciz edici bir şekilde Genc-i Şeker'e hitâben, yüksek sesle; "Nedir burada yaptığın sahte<br />

gösteri? Kendini bir ilâh ilân ediyor ve insanları kendine ibâdet ettiriyorsun." dedi. Genc-i<br />

Şeker bu kişiye çok kibâr ve mütevâzî bir sesle; "Kardeşim, kendimi aslâ ilâh ilân etmedim<br />

ve insanlara bana tapın demedim. Ben, Allahü teâlânın önemsiz ve mütevâzî bir kuluyum.<br />

Dilediğine şeref ve şöhret veren yalnız O'dur. Bu âcizin bütün şöhreti, Allahü teâlânın ihsânı<br />

sebebiyledir." dedi. Şahıs, bu tatlı ve yumuşak sözler karşısında saygısızlığına pişmân oldu,<br />

tövbe etti ve özür diledi. Bunun üzerine Genc-i Şeker onu affetti.<br />

Bir zaman Genc-i Şeker, Bağdât'ta Şihâbüddîn Sühreverdî ile kalıyordu. Şihâbüddîn<br />

Sühreverdi, çok şiddetli bir diş ağrısına tutuldu. Ferîdüddîn Şeker'den, bu ağrının geçmesi<br />

için duâ etmesini istedi. O da; "Yâ Rabbî! Şihâbüddîn'in ağrısını tamâmen geçir ve onun<br />

ağrısını bana ver!" diye duâ etti. Duâsı kabûl oldu ve diş ağrısı kendisine geçti. O zaman<br />

Şihâbüddîn Sühreverdî; "Yâ Rabbî! Ferîd benim hakîkî dostum ve arkadaşımdır. Onu diş<br />

ağrısından kurtar!" diye duâ etti. Bu duâ da kabûl edildi. Ferîdüddîn Genc-i Şeker de iyileşti.<br />

Bir gün Muhammed Şâh adında bir talebesi, Genc-i Şeker'in yanına geldi. Çok üzüntülü bir<br />

hâli vardı. Genc-i Şeker sebebini sorunca kardeşinin komada olduğunu söyledi. Bunun<br />

üzerine Genc-i Şeker; "Ama kardeşin şimdi çok iyi, boşuna endişeleniyorsun." dedi.<br />

Muhammed Şâh eve döndüğünde, kardeşini, sapasağlam buldu.<br />

Genc-i Şeker'i görmek için, bir gün Arabistan'dan birkaç fakir geldi. Yabancı olduklarını,<br />

bütün paralarının bittiğini Genc-i Şeker hazretlerine bildirdiler. O da, bunlara o anda önünde<br />

duran kuru hurmalardan biraz verdi ve; "Bunları alın ve gidin, Allahü teâlânın izniyle<br />

yolculuğunuzu tamamlarsınız." dedi. Onlar şaşkın ve bu ucuz hediyeyi büyük velîye<br />

yakıştıramaz bir hâlde dergâhtan çıktılar. Hurmaları atmak istediler, o anda hurmaların altına<br />

döndüğünü görüp hayrette kaldılar.<br />

Nizâmüddîn Evliyâ iyileşmez bir hastalık sâhibine Genc-i Şeker'e gitmesini tavsiye etti. O<br />

kişi Ferîdüddîn Şeker'e gitti. O da bir kâğıda; "Allah Kâfî, Allah Şâfî." yazıp, gelen kişiye<br />

vererek boynuna takmasını söyledi. O kişi bu yazılı kâğıdı takar takmaz, tutulduğu ve uzun<br />

zaman geçmeyen hastalıktan kurtuldu.<br />

Şeyh Ârif Sevastânî, Genc-i Şeker'in talebelerinden biriydi. Lahor vâlisi, Acûzân'daki<br />

Ferîdüddîn Genc-i Şeker'e verilmek üzere, Ârif Sevastânî'ye yüz dînâr verdi. Şeyh Ârif,<br />

Acûzân'a varınca, hocasına sâdece elli dînâr verdi. Büyük velî, gülümseyerek; "Ârif, sen çok<br />

hoş bir arkadaşsın, bu hediyeyi yarı yarıya bölüştürerek tam kardeş payı yaptın." dedi. Bunun<br />

üzerine Ârif Sevastânî çok şaşırdı ve sarardı. Kalan elli dînârı da çıkardı ve hatâsı için özür<br />

diledi. Genc-i Şeker; "Sûfî her zaman dürüst olmalıdır. Yoksa mükemmelliğe erişemez."<br />

dedi. Bu îkâzdan sonra yüz dînârın hepsini Ârif Sevastânî'ye verdi ve tövbesinden sonra onu<br />

yeniden talebeliğe kabûl etti.<br />

Delhili bir genç, talebe olmak üzere Ferîdüddîn Genc-i Şeker'in aşkıyla Acûzân'a gidiyordu.<br />

Yolda bir kadın, gence âşık oldu. Başlangıçta genç, kadından sakınmak için elinden geleni<br />

yapmasına rağmen, kadın onu kendisine meylettirmeye muvaffak oldu. Delikanlı tam elini<br />

kadına uzatacağı sırada, bir adam âniden gelip gencin suratına bir tokat attı. "Ferîdüddîn<br />

Genc-i Şeker'e tövbeni arz etmeye giderken, burada bu günahı işlemeye hazırlanmaktan hiç<br />

utanmıyor musun?" dedi ve kayboldu. Delikanlı çok utandı ve kadından uzaklaştı. Yoluna<br />

devâm ederek Acûzân'a vardı ve Genc-i Şeker'in huzûruna çıktı. O zaman Ferîdüddîn<br />

hazretleri; "Sevgili oğlum, bir kadının ağına düştün. Ama Allahü teâlâ seni günahtan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!