22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Mesûd'un huzûruna çıkmıştı. Sultan ile aralarında bir anlaşmazlık oldu. Neticede o zât<br />

sultanın zarar vermesinden korkup kaçtı. Sultan da ona kızmasından dolayı o beldede sûfî<br />

görünüşünde elbise giyilmesini yasak etti. Bu şekilde elbise giyenleri de cezâlandırdı.<br />

Sultan bir gün avlanmak için çıkmıştı. Yolda sûfî elbisesi giymiş Ferec bin Abdullah<br />

hazretlerine rastladı. Bu hâle çok kızdı. Adamına emredip, öldürmek için fili onun üzerine<br />

sürmesini emretti. Bu emir üzerine fili, Ferec bin Abdullah hazretlerinin üzerine sürdüler. O<br />

sırada Ferec bin Abdullah:<br />

"Yâ Rabbî! Sen bilirsin." diye duâ etti.<br />

Bunun üzerine fil âniden ölü olarak yere yuvarlandı. Sürücüsü de etrâfa savrulup baygın<br />

düştü. Hâdiseyi gören Sultan Mesûd bunun velî bir zât olduğunu anlayıp derhal atından indi.<br />

Başını açtı. Şeyh Ferec hazretlerine doğru edeb ile yöneldi. Özür dileyip elini öptü ve<br />

yaptığından utanıp, af diledi. Şeyh Ferec hazretleri onun bu hâli üzerine:<br />

"Allahü teâlânın yolunda olan kimselere zarar verme. Onlara karşı gereken hürmet ve edebi<br />

gözetmen iyi olur." buyurdu.<br />

Sultan da; "Peki efendim." deyip bundan sonra sûfîlerle uğraşmadı.<br />

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.234<br />

FEREC MECZÛB;<br />

Mısır'da yetişen velîlerden. İsmi Ferec olup Allah aşkıyla kendinden geçmiş olması sebebiyle<br />

Ferec Meczûb adıyla meşhur oldu. Doğum târihi bilinmemektedir. On altıncı asırda yaşadı.<br />

Mısır'da vefât etti ve Şeyh Behâeddîn dergâhına defnedildi.<br />

Gönlüne Allahü teâlânın aşkı dolmuş bir meczûbtu. Açıktan kerâmetleri görüldü. Halktan<br />

para toplar, sonra bunu muhtaç, kimsesiz ve yetimlere, himâyeye muhtaç dul kadınlara<br />

verirdi. Bâzan da herkesin kolayca bulabileceği çeşitli yerlere koyar, gömer ve bulan insanlar<br />

sevinirdi.<br />

Şeyhülislam Zekeriyyâ el-Ensârî'nin oğlu Şeyh Cemâleddîn anlatır:<br />

Bir zaman gusül abdesti için hamama gitmiştim. Orada Ferec Meczûb da vardı. Yanıma<br />

geldi. Bana; "Yanında olandan ver." dedi. Ben de onun hâlini bildiğim için yanımdaki<br />

gümüşlerden bir mikdâr verdim. "Yine ver." dedi. Bir mikdar daha verdim. Tekrar istedi,<br />

tekrar verdim. Benden aldığı paranın toplamı otuz dokuz adet gümüş para oldu. Sonra yine<br />

istedi. Ben de dayanamayıp; "Ey Ferec yanımda sâdece bir tâne kaldı. Onu da hamamcıya<br />

vereceğim." dedim. Bunun üzerine bana baktı ve; "Yahûdî Şamuel'e yazdım. O gelip seni<br />

görecek." dedi. Sonra hamamdan çıkıp gitti. Çok geçmeden hakîkaten bir yahûdî geldi. Bana<br />

otuz dokuz altın verdi. Ona; "Bunlar nedir, neden veriyorsun?" dedim. Yahûdî; "Baban bana<br />

bunları borç vermişti. Uzun zamandır ödeyemedim. Ancak şimdi ödeme imkânım oldu.<br />

Hemen hazırlayıp onun vârisi olarak sana getirdim. Lâkin bu hâdiseyi baban ile benden başka<br />

bilen yoktur." dedi.<br />

Daha sonraları Ferec Meczûb ile karşılaştık. Lâkin bu karşılaşmalarımızda benden hiçbir şey<br />

istemedi. Onu her görüşümde içimden; "Allahü teâlânın sevgili bir kulu benden az bir şey<br />

istedi, ben ise onu vermekten kaçındım diyerek hâdiseyi hatırlayıp üzülür ve tövbe ederdim."<br />

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.234<br />

2) Tabakât-ül-Kübrâ; c.2, s.142

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!