22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

"Bana Hac mevsiminde Mina'da olduğum gösterildi. Hacca gelenler bütün velîlerin<br />

rûhlarıymış. Bu rûhlar benim için Allahü teâlâdan af ve mağfiret dilediler. Allahü teâlânın<br />

beni affettiğini ümid ediyorum.<br />

Anadolu'da yetişen evliyânın büyüklerinden olan Abdurrahmân Tâgî hazretleri bir gün<br />

talebelerinden birine bir hizmeti yapmasını emretti. Fakat talebesinde bu işe karşı bir<br />

isteksizlik meydana geldi. "Bu hizmeti başka bir sûfî yapsa onun için daha iyi olur. Bu iş<br />

bana ağır geliyor." diye kendi kendine söylendi. Bu durumun farkına varan Abdurrahmân<br />

Tâgî talebesine şöyle buyurdu:<br />

"İnsanoğlu daraldığı zaman bir işi yapması, yapmamasından daha zor olur. Ama kendisine<br />

zor gelen bir işi başkasına teklif etmesi kolay gelir. Halbuki insan, o işten gelen hayrın<br />

başkası için değil kendisi için olduğunu bilmez. Buna karşılık zevkli bir iş olunca insan o işi<br />

yapmayı, yapmamaya göre daha kolay bulur. Fakat bu defâ kendine değil de arkadaşına o işi<br />

yapmamayı tavsiye etmek kolayına gelir. Oysa o işi yapmamanın zararı arkadaşının değil<br />

kendisinindir, bunu bilmez."<br />

İnsanlara Allah rızâsı için iyiliği emr ederek ve kötülüklerden sakındırarak tasavvuf yolunda<br />

ilerlemelerine çalışan Abdurrahmân Tâgî, on sekiz yıl kaldığı ve irşâd vazîfesinde bulunduğu<br />

Nurşîn beldesinin insanlarını dâvet etmekten bir an geri kalmadı. Vefât etmeden önce ağır bir<br />

hastalığa yakalandı. Buna rağmen hiç bir sünnet namazını dahi ihmâl etmeyip, hepsini ayakta<br />

kıldı. Gece ibâdetini aslâ bırakmadı. Halbuki bu sırada ancak dört yanına yastık dayayarak<br />

oturabiliyor, oturamayınca sırtını duvara dayıyordu. Bu durumu kendisine hatırlatılarak; "Siz<br />

hastasınız bu şekilde ibâdet yapamazsınız." diyenlere aldırış etmiyor, hattâ bu şekilde<br />

konuşmalarını istemiyordu.<br />

Hastalığı sırasında kendisini ziyâret için gelen talebelerine şu edeplere uymalarını tavsiye<br />

etti: "Ziyâretime gelenler, tam bir edep ve huzûr içinde yanıma girsinler. Çünkü evliyânın<br />

rûhları devamlı olarak odamda bulunuyor. Edebe aykırı yapılan bir davranış, yapan kimseyi<br />

zarara uğratacağı gibi, kendimin de o davranıştan zarar göreceğinden çekiniyorum. Yanıma<br />

girdiğinizde kalbleriniz bir, niyetleriniz aynı olsun. Çünkü hastalığım sırasında değişik<br />

arzularınızın bana yansımasından rahatsız oluyorum."<br />

Abdurrahmân Tâgî hazretleri vefât etmeden önceki son gecenin seher vaktinde Peygamber<br />

efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) açıkça kendisine görünerek bal yemeyi ve şerbet<br />

içmeyi emrettiğini söyledi.<br />

Bu sözlerinden sonra kendisine; "Aklınızdan yolculuk geçiyor mu?" diye sorulunca; "Evet<br />

geçiyor. Eğer aklımdan yolculuk geçmeseydi, Peygamber efendimiz açık bir şekilde bana<br />

görünmezdi." buyurdu.<br />

O günün ikindi vakti sıralarında yanına gelen zevcesi Seyyide Kadriye Hanımın eteğinden<br />

tutarak şu beyti okudu:<br />

Kâbe hareminin harîmine vâsıl olamazsın<br />

Eğer evlâd-ı Alî'nin eteğine yapışmazsan.<br />

Bu beyti şefâat dilemesi gâyesiyle okuduğu mübârek yüzündeki ifâdeden açıkça<br />

anlaşılıyordu.<br />

Abdurrahmân Tâgî hazretleri son hastalığı sırasında, ağır hastalığına rağmen âilesine ve<br />

yakınlarına:<br />

"Allahü teâlâyı ve O'nun Resûlünü sevmeyi, İslâmiyetin emirlerine sıkıca bağlanmayı,<br />

yasaklarından şiddetle kaçınmayı ve şeyh Fethullah Verkânîsî'ye itâat etmeyi ve ona tâbi<br />

olmayı ihmâl etmeyin." buyurarak, yerine Şeyh Fethullah Verkânîsî'yi halîfe bıraktığını<br />

bildirdi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!