22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

önüne koydum. Yarısına kadar yedikten sonra beni azarlayıp hakâret etti ve; "Allah sana mal<br />

vermiş, fakat akıl vermemiş. Çoluk-çocuğunu bundan mahrûm edip, malını lâyık olmayanlara<br />

bu kadar zahmet çekerek götürüp vermen doğru mudur? Benim akılsız dostum, şeyh olmak<br />

kolay mıdır? Şeyhin bir sürü dostu vardır. Ona herkes izzet ve ikramlarda bulunur, üzüm<br />

getirirler. Onu, senin bir sepet üzümüne muhtaç mı sandın. Zaten yarısı bitti. Gel şu yarım<br />

sepet üzümü bu fakir çobana ver ki, sevâbı ananın-babanın canına değsin." deyip üzümü<br />

tamâmiyle aldı.<br />

Ben de mecbur kaldım, üzümü verip boş sepetle köye dönmeye karar verdim. Oturduğumuz<br />

yerden bir yokuşu tırmanıyordum. Bir ara; "İmdât! Kurtarın!" feryadını işittim. Geri dönüp<br />

baktığımda, o çobanı kendi köpeği yatırıp altına almış sivri dişlerini sâhibinin boğazına<br />

geçirmişti. Süratle koştum, çobanı köpeğin elinden kurtardım. Fakat çok geç kalmıştım.<br />

Çoban çok yara almış, beni hocama hizmetten alıkoymanın cezâsını bulmuştu. Köyü halkına<br />

haber verdim. Yarasına bâzı ilâçlar, merhemler yaptılar. Yara iyi olmaya yüz tuttu. Bu<br />

sebeple hizmetinizden bir hafta geciktim. Kusurumun affını istirhâm ediyorum efendim."<br />

Fakîrullah hazretleri bu talebesinin özrünü kabûl buyurup ona; "Allahü teâlânın yolunda<br />

olana, Allahü teâlâ yardımcıdır. Cenâb-ı Hak sana hayırlı karşılıklar ihsân eylesin." diyerek<br />

duâ etti.<br />

"Bir gün Tillo'ya bir saat yakınlıkta bulunan köylerin birinden, Kur'ân-ı kerîmi ezberlemiş,<br />

fıkıh ilminde âlim bir şahıs geldi. Bu zât, İsmâil Fakîrullah hazretlerinin bâzı hâl ve<br />

hareketlerini, dînin emirlerine uymuyor sanarak beğenmezdi. Huzurdayken ona:<br />

"Ey Şeyh! Sen niçin câmiye gitmiyorsun?" diye sordu. O hilim deryâsı, yumuşaklık denizi<br />

olan Fakîrullah hazretleri lütfederek; "Ey hâfız! Bizim bu dergâhımız mescid niyetiyle<br />

yapılmıştır ve burada dünyâ kelâmı konuşmak mekrûhtur." diye cevap verdi.<br />

O zât; "Peki, niçin cemâat sevâbına kavuşmak istemezsin." diye tekrar sordu. Fakîrullah;<br />

"Beş vakit namazda evlât ve talebelerim cemâat olup, farzlar onlarla berâber edâ ediliyor."<br />

diyerek cevap verdi.<br />

"Ezâna niçin riâyet etmiyorsun?" sorusuna da; "Bu mescidin minâresi şu kerpiç kadar taştır.<br />

Onun üzerinde beş vakitte de ezân okunuyor. Burada okunan ezân-ı şerîfe icâbet ediyorum.<br />

Cumâ namazını ise gidip câmide kılıyoruz." buyurdu.<br />

O zât; "Niçin çok cemâatin fazîletine kavuşmak istemezsin." diye sorunca; hocam, tebessüm<br />

ederek; "Kuyu hâdisesinden önce cemâatin çokluğunu canıma minnet bilir ve o sevâba<br />

kavuşurdum. Ancak kuyu hâdisesiyle kalabalıkta huzûrum kaçıyor, huzursuz oluyorum.<br />

Bundan dolayı mâzurum. Allahü teâlâdan bu sevâbtan beni mahrûm etmiyeceğini umarım.<br />

Çünkü, sevgili Peygamberimiz; "Müminin niyeti, amelinden hayırlıdır." buyurdu. Bu<br />

hadîs-i şerîften ümitliyiz." O zât edebe riâyet etmeyerek sorduğu bu sorulardan aldığı cevap<br />

üzerine huzurdan ayrılıp gitti. O gece evinde yatıp uyudu. Fakat sabahleyin uyandığında<br />

Kur'ân-ı kerîmi ve fıkıh ilmini tamâmen unuttuğunu fark etti. İkinci günü abdest almayı ve<br />

namaz kılmayı da unuttu. Üçüncü gün ise göz nîmeti elinden alınıp kör oldu. Dördüncü<br />

günde aklı başına gelip, yanına birkaç kişi alarak doğru Fakîrullah'ın huzûruyla şereflendi.<br />

Merhamet menbâı olan Fakîrullah Efendi, onu, kör olarak görünce çok ağladı ve gözünün<br />

açılması için duâ etti. Mübârek elini gözünün üzerine sürdü. O anda Allahü teâlânın izni ile<br />

gözündeki perde kaldırıldı ve eskisi gibi görür hâle geldi. İsmâil Fakîrullah'dan çok özür<br />

diledi, hatâsının affı için yalvardı.<br />

Ona; "Sen o gün doğruyu söyledin. Emr-i mârûf eyledin. Allahü teâlâ gayretini makbûl<br />

eylesin." diyerek o zâtın gönlünü aldı. Hâfız efendi de haddini bilip bu büyük velînin Allahü<br />

teâlâ katında makbûl biri olduğunu anladı. O gece talebelerin odasında yattı. Sabahleyin<br />

kalktığında unutturulan bütün ilimlerin hatırına yeniden geldiğini gördü. Sevinçten uçuyordu.<br />

Allahü teâlâya hamdü senâ edip şükür secdesine kapandı. Hocamıza duâlar ederek oradan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!