22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

öğretmeye başladı. İsmâil Fakîrullah yirmi dört yaşına kadar zâhirî ilimlerde âlim ve bâtınî<br />

ilimlerde mütehassıs bir velî olarak yetişti. İbâdetlerinden büyük bir lezzet alır, zevk ile<br />

yapardı. Anne ve babasının hukûkunu gözetir duâ ve rızâlarına kavuşmak için çok gayret<br />

gösterirdi.<br />

1660 senesinde babası Mevlânâ Kâsım hazretleri vefât edince, yerine geçerek müderrislik<br />

yapmağa başladı. O sene evlendi. İsmâil Fakîrullah hazretleri haramlardan çok sakınır, hattâ<br />

şüpheli korkusuyla mübahların dahî fazlasından kaçınırdı.<br />

Tarlasını abdestli eker biçer, hasadını kaldırır, öşrünü verdikten sonra un hâline getirmek için<br />

el değirmeninde bizzat kendisi çalışırdı. O undan hamur yoğurup ekmek yapar, böylece<br />

yiyeceklerine hiçbir şüphe karışmamasına çok dikkat ederdi. Üzüm bağının işlerini dahî<br />

kendisi görür, olgunlaşan üzümleri hayvanların hakkı geçer korkusuyla bizzât kendi sırtında<br />

taşırdı. Yiyecek olarak tâze veya kuru üzüm ile iktifâ ederdi. Her Cumâ günü gusl abdesti<br />

almayı yaz, kış hiç aksatmazdı. Gecelerini hep ibâdetle, gündüzlerini oruçlu olarak geçirirdi.<br />

Allahü teâlâyı bir an unutmaz, gâfil olmazdı. Rabbini hatırlamak onun gıdâsı ve en büyük<br />

zevkiydi. Kırk yaşına kadar böyle devâm etti. Kırk yaşındayken latîf mîzâcı değişip kırk gün<br />

yemedi, içmedi ve konuşmadı. Kendinden habersiz olarak yattı. Kırk gün sonra mübârek<br />

gözünü açıp bir tas su içti ve ekşi nar isteyip ekmekle yedi. Ondan sonraki günler her çeşit<br />

yemekten orta derecede yiyerek kırk sekiz yaşına kadar böyle devâm etti.<br />

Kırk sekiz yaşında olduğu 1702 senesi Şâban ayının ilk Cumâ gecesiydi. Akşam namazından<br />

sonra komşularından birine tâziyeye gitmişti. Yatsı olmadan câmiye gitmek için ayrılan<br />

İsmâil Fakîrullah hazretleri karanlıkta evin avlusuna çıktı. Avluda, içinde su olmayan on beş<br />

metre derinliğinde içi boş ve ağzı açık bir kuyu vardı. İsmâil Fakîrullah, karanlıkta bu<br />

kuyuyu takdîr-i ilâhî fark edemeyerek içine düştü. Fakat Allahü teâlânın koruması ile bir şey<br />

olmadı ve incinmedi. Sâdece sol kaşının üzerinde ince bir sıyrık vardı. Burada kendisini<br />

Allahü teâlânın celâl sıfatıyla imtihân ettiğini anlayan İsmâil Fakîrullah, bu kadar yüksekten<br />

bir sıyrık ile kurtulmasına hamd ederek Allahü teâlâya secdeye kapandı, hulûs-ı kalp ile<br />

rabbine sığındı.<br />

O anda etrâfında mânevî bir meclis kuruldu. Hızır aleyhisselâm, Abdülkâdir Geylânî,<br />

Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri gibi pekçok velînin rûhları orada hazır oldular. Kuyunun içi<br />

genişleyip yemyeşil bir nûra gark oldu. Evliyâlıkta Gavs makâmı denilen derecelere<br />

kavuştuğu müjdelendi. Kendisine muhabbet şerbeti içirdiler. Böylece zamânın velîlerinin<br />

sultânı oldu.<br />

O, bu hâldeyken saatler geçti. Câmide yatsı namazını kılmak için bekleyen cemâat, İsmâil<br />

Fakîrullah hazretlerinin gelmediğini görünce evinden ve komşularından soruşturdular.<br />

Bulamayınca da aramaya başladılar. Dokumacılık yapan bir usta, kuyunun içinden tatlı bir<br />

sesin geldiğini fark edince komşularına haber verdi. Herkes kuyunun başına mumlarla birikti<br />

ve kuyuya inerek İsmâil Fakîrullah'ı çıkardılar.<br />

İsmâil Fakîrullah, kuyuda içtiği muhabbet şerbetinin tesiriyle sekiz sene istigrâk hâlinde,<br />

dünyâyı unutarak kendinden geçip, devamlı mest olup, kaldı. İnsanlardan tamâmen uzlet<br />

edip, hanım ve evlâdından bile ayrı kalmaya başladı. Sâdece büyük oğlu Abdülkâdir Efendi<br />

huzûruna girip hizmetiyle şereflendi.<br />

İsmâil Fakîrullah, bu istigrâk hâlindeyken söylediği bir kasîdede kuyuda olanları şöyle<br />

anlattı:<br />

"Allahü teâlânın aşkı ile kendimden geçmiş bir haldeyken, duvarı mermer taşlarla örülmüş<br />

kuyuya düştüm.<br />

On beş metre kadar derin olduğu hâlde, kendimi bir karış yerden düşmüş gibi hissettim.<br />

Düştüğüm an, kuyudan ilâhî yeşil bir nûr yükseldi. Öyle ki, verdiği aydınlığı birçok nûrlar

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!