22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

(H.131) senesinde Basra'da vefât etti. Orada defnedildi.<br />

HEDEFE VARAMAZLAR<br />

Kırk defâ hac yaptığı bildirilen Eyyûb-i Sahtiyânî hazretleri gençliğinde Abdülvâhid bin Zeyd ile<br />

birlikte Şam yolunda yürüyordu. Karşılarına sırtında odun yüklü bir kimse çıktı. Ona; "Rabbin<br />

kimdir?" diye sordular. O kimse onların bu sözlerine üzülüp; "Bize de böyle sorulur mu?" deyip<br />

ellerini semâya doğru açtı ve; "Yâ Rabbî! Şu odunları altına çevir." diye duâ etti. Sırtındaki odunlar<br />

altın oluverdi. Sonra tekrar ellerini kaldıran o kimse; "Yâ Rabbî! Bu altınları odun eyle." diye duâ etti<br />

ve altınlar odun oldu. Eyyûb-i Sahtiyânî ve Abdülvâhid bin Zeyd'e dönerek; "Gördünüz değil mi?<br />

Âriflerin hikmetli işleri bitmez. Fakat kimseye de belli etmek istemezler. Beni böyle yapmaya mecbûr<br />

ettiniz." dedi.<br />

Onlar bu mübârek zâta böyle bir suâl sorduklarına pişman oldular ve mahcubiyetle ona dönerek;<br />

"Efendim, acabâ yanınızda yiyecek bir şeyler var mıdır?" dediler. Onlara yanında taşıdığı bir<br />

kavanozu gösterdi. Kavanozun içinde bal vardı. Rengi kardan ak, kokusu miskten güzeldi. O balı<br />

Eyyûb-i Sahtiyânî ve Abdülvâhid bin Zeyd'e vererek; "Allahü teâlâdan başka ilâh yoktur. O'na yemin<br />

ederek söylüyorum, bu balı arı yapmamıştır." dedi. Onlar balı yemeye başladılar. Öyle tatlıydı ki,<br />

hayatlarında böyle bal yememişlerdi. Onların hayret ettiklerini gören o zât; "Allahü teâlâyı bilen bir<br />

kimse için şaşılacak bir durum yoktur. O'na kulluk eden, O'nun işine hayret etmez. Bunun gibi<br />

hârikulâde şeyleri görmek için de Allahü teâlâya ibâdet edilmez. Böyle yapanlar câhildirler. Çünkü bu<br />

gibi şeylerle oyalananlar, hedefe varamazlar." buyurdu.<br />

Ogünden sonra bir daha göremedikleri bu zâtın kim olduğunu anlayamadılar. Bu hâdiseden sonra da<br />

karşılaştıkları her kimseye güzel muâmelede bulundular.<br />

1) Câmiu Kerâmâti'l-Evliyâ; c.1, s.364<br />

2) Hilyetü'l-Evliyâ; c.3, s.3<br />

3) Tehzîbü'l-Esmâ vel-Lüga; c.1, s.397<br />

4) Tezkiretü'l-Huffâz; c.1, s.364<br />

5) Tabakât-ı İbn-i Sa'd; c.7, s.246<br />

6) Tehzîbü't-Tehzîb; c.1, s.397<br />

7) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye (49. Baskı); s.1069<br />

8) El-Menhelü'l-Azbü'l-Mevrûd; c.1, s.257<br />

9) Şezerâtü'z-Zeheb; c.1, s.181<br />

10) El-A'lâm; c.2, s.38<br />

11) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.2, s.162, c.4, s.119, c.6, s.91<br />

F<br />

FAHREDDÎN-İ ACEMÎ;<br />

Velî, Hanefî mezhebi fıkıh, kelâm ve tefsîr âlimi. Osmanlı Devletinin ikinci şeyhülislâmı.<br />

İran'dan Anadolu'ya geldiği için Acemî denildi. Doğum yeri ve târihi kaynaklarda<br />

bildirilmedi. 1460 (H.865) senesinde Edirne'de vefât etti. Dârülhadîs Câmii önüne defnedildi.<br />

Fahreddîn Acemî, önce memleketinde zamânının âlimlerinden ilim tahsîl etti. Büyük İslâm<br />

âlimi Seyyid Şerîf Cürcânî'den de ilim öğrendi. Onun sohbetleri bereketi ile tasavvuf yolunda<br />

ilerledi. Daha sonra Anadolu'ya geldi. Molla Fenârî'nin oğlu Muhammed Şah'ın hizmetinde<br />

bulundu. Burada Muhammed Şah'a muîd, asistan oldu. Bir müddet bâzı medreselerde<br />

müderrislik yaptı. Sultan İkinci Murâd Han zamânında, 1430 senesinde Şeyhülislâm Molla<br />

Şemseddîn Fenârî'nin vefâtı üzerine, Edirne'de Şeyhülislâm oldu. Günlük otuz akçe maaş<br />

bağlandı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!