22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

şerefle fazîletli idâreler kurmaya muvaffak oldular.<br />

Şunu da ilâve edebiliriz ki, cenâb-ı Hakk'ın lütuf ve ihsânı sâdece ilk devirlerde yaşayan<br />

İslâm milletine mahsus değildir. Her devirde yüce İslâm dînine tâbi olan bütün milletler,<br />

cenâb-ı Hakk'ın inâyetine kavuşacaklardır."<br />

Bir başka vâzında da şunları söyledi:<br />

"Hesâba çekilmeden önce, nefislerinizi hesâba çekiniz." hadîs-i şerîfine uyarak insanın<br />

herkesten önce kendi noksanlarını arayıp bulmaya ve onları düzeltip tâmir etmeye süratle<br />

sarılması, gerçek mârifet ve gerçek irfandır."<br />

Muhammed Es'ad Efendi bir ara Halıcılarda bulunan Feyzullah Efendi Dergâhına devâm etti.<br />

Çeşitli konularla ilgili hadîs-i şerîflerden derlediği Kenzü'l-İrfân adlı eserini neşretti. Bu<br />

eserin zararlı olduğuna dâir verilen bilgi üzerine Sultan İkinci Abdülhamîd Han tarafından<br />

1900 senesinde memleketi olan Erbil'de ikâmete mecbur edildi.<br />

Erbil'de bir kadın tarafından kendisi için inşâ ettirilen dergâhta insanlara İslâmiyetle ilgili<br />

bilgiler verdi. 1908 senesinde İkinci Meşrûtiyetin îlânından sonra tekrar İstanbul'a geldi.<br />

Kelâmî Dergâhı postnişînliğine getirildi. Kelâmî Dergâhını zemin kat üzerine genişleterek<br />

yeniden inşâ ettirdi. Bir müddet burada kaldıktan sonra Üsküdar'daki Selîmiye Dergâhı<br />

postnişînliği boşalınca Es'ad Efendiye verildi. Fakat Es'ad Efendi bu vazîfeye kendi yerine<br />

oğlu Mehmed Ali Efendiyi gönderdi. Kendisi de arasıra gidip geldi ve bu vazîfeyi oğluyla<br />

birlikte yürüttü.<br />

Muhammed Es'ad Efendi bu vazîfesi esnâsında bir sohbetinde ihlâsla ilgili olarak şunları<br />

bildirdi: "Din kardeşlerime arz ve ifâde ederim ki, Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve<br />

sellem ihlâsla alâkalı olarak buyurdu ki: "İnsanlar helâk olmuşlardır, ilmiyle amel edenler<br />

müstesnâ. İlmiyle amel edenler de helâk olmuşlardır, ihlâs sahipleri müstesnâ. İhlâs<br />

sâhibi olanlar için de büyük bir tehlike vardır." Yâni insanlar Allahü teâlâya karşı<br />

dünyâda vâki olan kusurları sebebiyle ilâhî adâletin gereği olarak ölümden sonra azâb<br />

görecekler ve lâyık oldukları cezâya çarptırılacaklardır. Ancak bu cezâdan müstesnâ olanlar,<br />

İslâmî hükümleri ve dînî emîrleri âlimlerden öğrenmiş olanlardır. Bunlar ilimleriyle amel<br />

etmedikleri müddetçe meselâ namazın şartlarını ve rükünlerini öğrenip namaz kılmadıkça<br />

âhiretteki azaptan kurtulamazlar. Nefislerini tezkiyeye tâbi tutmayanların, kibir, hased, riyâ<br />

ve cimrilik gibi kötü huylarından temizlenmeyenlerin amel ve ibâdetleri Allahü teâlânın<br />

kabûlüne lâyık olmayacağından, onlar da af ve Allahü teâlânın yardımı yetişmedikçe azaptan<br />

kurtulamayacaklardır. İlim, amel ve ihlâsı kendinde toplayan ümmetin ileri gelenleri ise<br />

azaptan kurtulmuş demektir. Bunlar için de bir endişe vardır. Nitekim Allahü teâlâ Ra'd<br />

sûresi 39. âyet-i kerîmesinde meâlen; "Allah dilediğini mahveder, dilediğini de isbât<br />

eder." buyurmuştur.<br />

Bedenî hastalıklardan kurtulmak için bir doktorun tedâvîsine ihtiyaç duyulduğu gibi,<br />

yukarıda beyân edilen kibir, hased gibi kalp hastalıklarının tedâvisi için de mânevî bir<br />

doktora şiddetle ihtiyaç bulunduğunu iyi bilmek lâzımdır."<br />

Muhammed Es'ad Efendi 1914 senesinde Meclis-i meşâyıh âzâsı, daha sonra da Meclis-i<br />

meşâyıh reisi oldu. Meclis-i meşâyıh reisliği zamânında tekkelerin ıslâh edilmesi için bâzı<br />

çalışmalar yaptı. 1915 senesinde Meclis-i meşâyıh reisliğinden istifâ etti.<br />

Kurtuluş Savaşından sonra tekkeler ve zâviyeler kapatılınca Erbil'deki emlâkını satarak<br />

İstanbul Erenköy'de bir köşk satın alıp dostları ile oturdu. Tekkelerin kapatılmasından sonra<br />

hiç sokağa çıkmamaya karar vererek Erenköy'deki köşkünde münzevî bir hayat yaşadı.<br />

İzmir Menemen'de meydana gelen hâdiselerle ilgisi olduğu iddiâ edilerek evinden alınıp<br />

Menemen'e gönderildi. Bir müddet hücre hapsinde tutuldu. Daha sonra rahatsızlığı sebebiyle<br />

askerî hastaneye kaldırıldı. Fakat hastalığı gittikçe fazlalaştı. Nihayet 3-4 Mart 1931'de

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!