22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

akan su saf altın olur." dedi. Daha sözlerini bitirmeden, kollarından akan sular altın oldu.<br />

Şeyh Sinân şöyle anlatır: Henüz küçük idim. Babamla bahçemize kavun, karpuz ektik. Ne<br />

kadar çabaladık ise, ektiğimiz kavun ve karpuzlar bir türlü istediğimiz gibi yetişmedi. Bir gün<br />

bostanda, üzüntülü bir şekilde oturuyordum. Babam ise köye dönmüştü. O sıra âniden, at<br />

üstünde, yeşil kaftanlı bir zât peyda oldu. Benden çekirdek istedi. Ben de verdim. Çekirdeği<br />

alıp tarlaya saçtı. Bir ânda tarla çimlendi ve kavun, karpuz yetişti. Benden bir karpuz istedi.<br />

Ben de koparıp verdim. Karpuzu ikiye böldü. Yarısını kendisi aldı, diğer yarısını da babama<br />

vermemi tenbih etti ve; "Bana Emîr Sultan derler. Söyle babana, seni Bursa'ya, benim yanıma<br />

getirsin." dedi. Ben de; "Bâşüstüne, emrinizi yerine getiririm." dedim. Yeşil kaftanlı zât, bir<br />

ânda kayboldu. Bir müddet sonra babam geldi. Kavun, karpuzları yetişmiş görünce şaşırdı<br />

ve; "Ey oğul! Tarlaya Hızır mı geldi? Yoksa Allahü teâlânın sonsuz kudretinden bir hikmet<br />

ve sırrın tecellisi mi oldu? Çünkü, mevsim henüz ekilenlerin büyüme zamânıdır ama ne<br />

hikmetse, bostan yetişmiş durumdadır." dedi. Sonra Allahü teâlâya duâ etti. Ben babama,<br />

Emîr Sultan'ın dileklerini ve tenbihini aktardım. Babam da; "Başım, gözüm üstüne!" diyerek,<br />

beni Bursa'ya Emîr Sultan hazretlerinin huzûruna götürdü. Huzûra vardığımızda, çok<br />

yorulmuş ve karnımız acıkmıştı. Emîr Sultan, hanımına yemek hazırlamasını söyledi.<br />

Önümüze bulamaç yemeği geldi. Yemek çok lezzetli idi. Hayâtımda öyle yemek yediğimi<br />

hatırlamıyorum. Uzun müddet Emîr Sultan'ın hizmetinde bulundum. Sonunda; "Fesâd ehlini<br />

ıslâh eyle. Himmet ve inâyetle müslümanlara nasîhat et. Tâ ki, senin Kur'ân-ı kerîme dayalı<br />

doğru yolunu duyanlar da, yaptıkları hatâlarından dönsünler." diyerek bana hilâfet verdi."<br />

Emîr Sultan hazretleri, bir gün Ali Efendi isimli talebesini Balıkesir'e göndermek istediler. O<br />

talebe kalbinden şöyle geçirdi: "Acaba Balıkesir'e varıp gelinceye kadar vaktimi nasıl<br />

geçireyim?" Hemen kalkıp tesbihlerini getirip eline verdiler ve; "Gidip gelinceye kadar bu<br />

tesbihle meşgul ol." buyurdular. Talebe tesbihi alıp yola düştü. Balıkesir'e Cumâ vakti vardı.<br />

Emîr Sultan'ın îkâz için gönderdiği hoca efendinin hutbesine yetişti. Sonra ona bozuk<br />

düşüncelerini ve doğrusunu anlattı. Fakat o, Emîr Sultan'ın talebesini dinlemedi ve kendi<br />

düşüncesinde ısrâr etti. Talebe geri dönerken, akşam karanlığında bir köye girdi. Köye girdiği<br />

sırada, dere kenarındaki kumluk bir yere bastı ve kayarak düştü. O esnâda tesbih elinden<br />

kayboldu. Ne kadar aradı ise bulamadı. Yolculuk bittiğinde, ağlayarak Emîr Sultan<br />

hazretlerinin huzûruna girdi. "Yâ oğlum! Yolculuğun nasıl geçti, hâlin nasıldır?" buyurdular.<br />

O da; "Sultânım içim yanıyor. Karanlıkta ayağım kaydı, tesbihi suya düşürdüm." dedi. Bunun<br />

üzerine Emîr Sultan; "Yâ oğlum! Onun için niye üzülürsün? Biz onu suya düşürmedik." dedi<br />

ve cebinden tesbihi çıkarıp verdi.<br />

Bir gün bir köylü, Emîr Sultan'ın huzûruna gelip; "Sultânım, bir sıkıntım var. Başım dertte,<br />

bana bir duâ yazın ve himmet edin." dedi. Ali Hoca isimli talebesine işâret edip; "Yazıyoruz."<br />

dedi. O da duâyı yazdı. Emîr Sultan ve yanında bulunan talebeleri kime duâ yazsa, Allahü<br />

teâlânın izni ile şifâ bulurdu. Hattâ öyle olurdu ki, sar'a hastaları gelse, şifâ bulup giderler ve<br />

ömürlerinin sonuna kadar, bir daha hasta olmazlardı.<br />

Emîr Sultan hazretleri, devamlı olarak sazdan örülmüş hasır üzerinde oturur ve mübârek<br />

dudakları devamlı hareket ederdi. Şu şiiri sık sık söylerdi:<br />

Eğer gönlün benimle olursa,<br />

Yemen'de olsan bile yanımdasın.<br />

Eğer gönlün benimle değilse,<br />

Yanımda olsan bile uzaktasın.<br />

Dinle bak Hak ne hoş söyledi.<br />

Zebur'unda Dâvûd'a buyurdu.<br />

Düşman ol önce nefs belâsına,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!