22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

olmanızı arzu ediyorum." dedi. Hanımının isteği üzerine Allahü teâlânın izniyle bir anda<br />

cepheye vardı. Orada Sultan Bâyezîd Han ile görüşmesine rağmen, kararından dönmeye<br />

niyetli olmayan Pâdişâhı, savaştan vazgeçiremedi. Emîr Sultan'ın îkâz ettiği şekilde, savaş<br />

Yıldırım Bâyezîd'in aleyhine sonuçlandı.<br />

Ankara Savaşından sonra Tîmûr Hanın ordusu Bursa önlerine gelip konakladı. Ordu uzun<br />

süre burada kaldığı için, Bursa'da yiyecek tükendi ve halk sıkıntı içine düştü. Bunun üzerine<br />

halk Emîr Sultan'a gidip yardım istedi. Emîr Sultan onlardan birisine; "Tîmûr'un ordusuna<br />

git, orada kumral sakallı, kırmızı yüzlü, kimsenin yüzüne bakmayan, bizi yürekten<br />

sevenlerden bir eskici var. Ona selâm söyle ve bir aydan beri müslümanlar yiyeceksiz kaldı.<br />

Göçmezler mi acabâ? de!" buyurdu. Bu emri alan kişi, Tîmûr'un ordusundaki eskiciyi buldu<br />

ve Emîr Sultan'ın sözlerini nakletti. Eskici Baba; "Evet, buraya geleli epey oldu. Artık göç<br />

vakti geldi." diyerek elindeki iğne ipliği bir kutuya yerleştirdi. O anda orduda toplanma<br />

hazırlıkları başladı. Kısa süre sonra Tîmûr'un ordusu şehri terk etti.<br />

Yıldırım Bâyezîd'in Ankara Savaşı mağlubiyetinden sonra, Amasya'da bulunan Şehzâde<br />

Çelebi Mehmed, bir gün Molla Ali'yi huzûruna dâvet edip dedi ki: "Yâ Molla Ali! Meydana<br />

gelen hâdiseden ibret aldın mı? Babam Yıldırım Bâyezîd'in başına gelen musîbet ve belâların<br />

sebeplerini düşünebiliyor musun? Görüyorsun ki, herbirimiz bir yere ayrıldık. Kardeşim<br />

Mûsâ Çelebi, Îsâ Çelebi'nin üzerine yürüdü ve Bursa'da tahta oturdu. Kardeşim Süleymân<br />

Çelebi ise Edirne'de tahta oturdu. Düşman bizden korkarken, şimdi biz âleme maskara olduk.<br />

Özellikle Edirne'de oturan kardeşim Süleymân Çelebi'nin fitne ve fesâdından korkulur. Din<br />

ve devlete taşıdığım iyi niyet ve gayret, bu olaylar karşısında beni daha da hassas kıldı. Gel<br />

seninle tac ve taht düşüncesini terk ederek hacca gidelim!" Çelebi Mehmed hem söylüyor,<br />

hem ağlıyordu. Akşam ikisi de istihâreye yattı. Çelebi Mehmed rüyâsında dedesi Murâd-ı<br />

Hüdâvendigâr'ı gördü. Yanında Emîr Sultan vardı. Ona bir kılıç, bir de eğerlenmiş at vererek;<br />

"Haydi yiğidim! Din esâslarını ikâme eyle!" dediler. Çelebi, ata binmek istemediği hâlde,<br />

çâresizlik içinde binmek zorunda kaldığını ve Gelibolu istikâmetine hareket ettiğini gördü.<br />

Molla, aynı gece rüyâsında Bursa'da olduğu ve Çelebi Mehmed'i tahtın üstünde, Mûsâ<br />

Çelebi'yi ise tahtın altında gördü. Bunun üzerine Mehmed Çelebi, Bursa'ya hareket etti ve<br />

Osmanlı tahtına geçti. Rüyâda gördüğü gibi Osmanlı tahtına sâhib oldu.<br />

Bir gün sohbet esnâsında bir zât, Emîr Sultan'a, Peygamber efendimizin mîrâca çıkmasının<br />

cismânî mi, yoksa rûhânî mi olduğunu sordu.ÊEmîr Sultan hazretleri buyurdu ki: "Ceddim<br />

Resûl-i ekrem, mîrâca bedeniyle çıktı. Mekânsız, zamansız, cihetsiz, sıfatsız olarak Allahü<br />

teâlâyı gördü. Gözsüz, kulaksız, vâsıtasız, ortamsız olarak Rabbi ile konuştu. Bu hususta<br />

kimsenin şek ve şüphesi olmasın. Bunun doğruluğu, Necm sûresinde bildirilmiştir. Resûl-i<br />

ekrem için cümle melâike ve bütün mahlûkât salevât getirirler. Böyle yüksek bir zâtın<br />

mîrâcında, bedenen veya rûhen olmasında şüpheye gerek yok. Bu beden, göz ve kulaklar,<br />

günde bir defâ değil, dört yüz kere mîrâc yapabilir. Buna şüphe etmemek gerekir. Allahü<br />

teâlâ bir hadîs-i kudsîde; "Ey Habîbim, sen olmasaydın, hiçbir şeyi yaratmazdım."<br />

buyuruyor. Bu hadîs-i kudsî, bunun doğru olduğunu gösterir."<br />

Emîr Sultan hazretleri buyurdu ki: "Allahü teâlânın yolunda olan bir kimsenin kalbinde,<br />

Allahü teâlâya kavuşmaktan başka bir arzu bulunmaz."<br />

Talebelerinden birisi anlatır: Bir gece rüyâmda şöyle gördüm: Bursa'nın uzak kasabalarından<br />

birkaç kişi: "Bursa'da bir evliyâ var. Allahü teâlânın izniyle ne hâcetin varsa verirmiş." diye<br />

yola çıktılar. Ben de yatakta yatıyordum. Onların dediklerini duyunca, aralarına katılarak, biz<br />

de duâsını alalım diye birlikte Bursa'ya gittik. Dergâha girip Emîr Sultan'ı görünce<br />

bayılmışım. Aklım başıma gelince, ayağa kalkacak tâkati bulamadım. Emekliye emekliye<br />

Sultan hazretlerinin yanına vardım. "Sultânım, beni talebeliğe kabûl edin!" dedim. "Kâbûl<br />

eyledik!" diyerek mübârek elleri ile sırtımı sığadılar. Heyecanla uyandım. Rüyâmı anneme<br />

anlattım ve tâbir etmesini istedim. Annem; "Sen hemen o büyük velînin yanına koş,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!