22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

lâzımdır." buyurdular. Tekrar baktım, o beyazlar giyinmiş olarak gördüğüm zât, Emîr Ahmed<br />

Hayâlî oldu. Yanına varıp, kendisine bağlılığımı bildirdim. O anda uyandım. Ona talebe<br />

olmaya niyet ettim. Sabahleyin kalkıp yanına gittim ve beni talebe olarak kabûl etmesini ricâ<br />

ettim. Talebeliğe kabûl edip, gece gördüğüm rüyâyı keşfettiler. Kulağıma; "Babamdan işâret<br />

almayınca bize gelmedin." buyurdular. Buna benzer hâller birçok kişinin başından geçti."<br />

Emîr Ahmed Hayâli, 1542 senesinde hacca gitti. Hac ibâdetini yerine getirip, Peygamber<br />

efendimizi ziyâret etti. 1556 senesinde Kudüs, Şam ve Haleb yoluyla İstanbul'a geldi. Burada<br />

altı ay kaldıktan sonra, tekrar Mısır'a döndü.<br />

Emîr Ahmed, çok güzel ve tesirli konuşur, ince mânâları ifâde eden şiirler söylerdi.<br />

Şiirlerinin bulunduğu bir dîvânı vardır. (Millet Ktp. Ali Emîrî Kit. Manzum eserler, Nr. 133;<br />

Süleymaniye Ktp. Reşid Efendi Kit. No. 134; Hacı Mahmud Efendi Kit. No. 3451; Fâtih Kit.<br />

Nr. 3823.)<br />

YA SÖZ DİNLERSİN VEYA...<br />

Ahmed Hayâlî'nin talebesi ve dâmâdı olan Muhyî Gülşenî anlatır: "1553 senesinde, Mısır'da nâib,<br />

kâdı vekîli idim. Orada Ahmed Hayâlî'nin elinde tövbe edip ona talebe olduktan sonra, vazîfemden<br />

vazgeçtim. Mahkemeye gidip, durumu anlattım. Üstâdım olan Mısır kâdısı Abdülbâkî Efendi, Ahmed<br />

Hayâlî'nin yanına geldi. Ahmed Hayâlî'ye; "Muhyî benim oğlumdur. Sizin kulunuz oldu. Sizden,<br />

mahkemeyi terk etmeyip nâiblik vazîfesinde kalmasını ricâ ederim. Muhyî, sizinle zâhirî<br />

irtibâtımızdır. Mânevî durumumuzu siz bilirsiniz" dedi. Bunun üzerine hocam bana; "Yarın<br />

mahkemeye git." diye emretti. Ben; "Artık dervişlik mertebesine ulaştım. Başka işlerle uğraşmak<br />

istemiyorum, affediniz." dedim. Kızgın bir şekilde; "Sen bir de derviş olmuşsun. Ya söz dinlersin<br />

veya bildiğin şekilde hareket edersin. Sen söz dinle!" dedi. Bana acâib bir korku geldi. Titremeye<br />

başladım. Elimde olmadan; "Emir, Sultânımındır" dedim. "Emir, Allahü teâlânındır. Bir mazlumu,<br />

isterse zımmî, müslümanların idâresinde yaşayan kâfir, isterse müslüman olsun, serbest bırak. İkisinin<br />

de kurtulmasına sebeb olursun." buyurdu.<br />

Hocam Ahmed Hayâlî'nin emrine uyarak, vazîfeli olduğum mahkemeye gittim. Biraz sonra bir<br />

hıristiyan geldi. Kendisine makam ve mevki sâhibi bir müslümanın haksızlık yaptığını, bir başka<br />

hıristiyanla benzerliklerinden istifâde ile, onun bin altın borcunu kendisinden almak istediğini<br />

söyleyip şikâyetçi oldu. Adam gönderip borçlu ve alacaklıyı getirtti. Yapılan soruşturma ve tahkîk<br />

netîcesinde, hıristiyanın haksızlığa uğradığı anlaşıldı ve bu yolda hüküm verildi. Müslüman, suçunun<br />

ortaya çıkması ile mahcûb olup utandı. Tövbe etti. Dâvâcı olan hıristiyan ile borç almış olan<br />

hıristiyan, tecellî eden İslâm adâletine hayran kaldılar ve ikisi de Kelime-i şehâdet getirerek<br />

müslüman oldular. Böylece hocam Ahmed Hayâlî'nin kerâmeti ortaya çıktı. Söz dinlememin<br />

bereketiyle, bir müslümanın tövbe etmesine, iki hıristiyanın da müslüman olmasına vesîle oldum."<br />

1) Şakâyik-ı Nu'mâniyye Zeyli (Atâî); s.201, 202<br />

2) Terceme-i Hâli İbrâhim Gülşenî (İstanbul-1289); s.23<br />

3) Menâkıb-ı İbrâhim Gülşenî; s.72, 246, 247, 443, 469, 471, 494, 498, 504, 535<br />

4) Osmanlı Müellifleri; c.1, s.65<br />

5) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.14, s.37<br />

EMÎR HÜSREV DEHLEVÎ;<br />

Hindistan'da yetişen büyük velîlerden. Künyesi Ebü'l-Hasan, lakabı Azimüddîn'dir. Babası<br />

Seyfeddîn Emir Mahmûd Şemsî, o devrin mühim simâlarından idi. Laçin beylerinden olan<br />

babası, Cengiz'in müslümanlara yaptığı zulüm ve katliâm sırasında Mâverâünnehr<br />

bölgesinden Hindistan'a göç etti. Seyfeddîn Mahmûd, göçten sonra Ganj Nehri kenarında

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!