22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

namazını kılıp, yoluma devâm ettim. Birara kuzu yanıma geldi. Acâib sesler çıkararak bana<br />

sürtündü. Ben de onu okşadım, yüzünden gözünden öptüm. Tüyü çok yumuşak idi. Yatsı<br />

vakti oldu. Kuzu yolun bir kenarında durdu. Başı ile işâret edip gitti. Bunun Allahü teâlânın<br />

bir lütfu, ihsânı olduğunu anladım. Gözümden kayboldu. İşâret ettiği yöne gittim. Fakat<br />

kalbime aslâ korku gelmedi. Gece yarısı üç kimse önden gidiyordu. Onları görünce<br />

şüphelendim. Arkalarından yavaş yavaş gidip dinledim. Biri benim hocam Muslihuddîn<br />

Efendi idi. Yanlarına varıp selâm verdim. Sesimden tanıdılar. Fakat elbiselerim değişik<br />

olunca şaşırdılar. Hâlimi sordular. Kuzudan başkasını anlattım. Yatsı namazı kılacaktık, su<br />

bulamadık. Babamın sözü aklıma geldi. Dağın arkasına dönersek su buluruz dedim. Bir<br />

müddet gittik. Bir çeşmeye rastladık. Orada ateş yanıyordu. Abdest aldık. Ateşte biraz<br />

ısındık. Ekmek parçaları bulduk. Yedik. Cemâatle namazı kıldık. Biraz uyuduk, yine yola<br />

çıktık. Biraz gittikten sonra, otuz kadar süvâri yolumuzu kesti. İçlerinden birisi ileri gelip<br />

hâlimizi sordu. Hocam Muslihuddîn; "Yolcuyuz. KaraAhmed'e gidiyoruz. Kâfilemiz önden<br />

gitti; onlara yetişmek için acele gitmemiz lâzım." dedi. O kimse hocamı sesinden tanıdı.<br />

"İbrâhim Gülşenî'nin oğlunu gördünüz mü? Çünkü, onu bana emânet etmişti." dedi. Hocam<br />

da onu tanıdı. Beni gösterip; "İşte budur." dedi. Atından inip benimle müsâfeha etti. Bana<br />

atını verdi. Kendisi başka ata bindi. Hocam yaya yürüyordu. Ben; "Hocam yaya yürürken ata<br />

binmem." dedim. Bir at da hocama verdiler. Bana bir mikdâr harçlık ve bir de mendil verdi.<br />

"Eğer yolda size taarruz eden olursa, bu mendili gösterin, bu mendili bize Mirza Hasan verdi<br />

deyin, kimse size bir şey yapamaz." dedi. Yolumuza devâm ettik. Babamın kâfilesine<br />

yetiştik. Babamın kâfilesini yolda râfızî eşkıyâları çevirmişler. Babamı sormuşlar, fakat<br />

görememişler. Onlar yollarına devâm ederken, biz de yetiştik. Berâberce Diyâr-ı Bekr'e<br />

ulaştık."<br />

Şâh İsmâil'in adamları Diyâr-ı Bekr'de de rahat vermeyince, İbrâhim Gülşenî ve oğlu Ahmed<br />

Hayâlî Mısır'a gittiler. Mısır Memlûklu sultânı ve halkından çok hürmet ve iltifât gördüler.<br />

Sultan Kansugavri, İbrâhim Gülşenî hazretleri için bir medrese yaptırdı. Senelerce orada<br />

insanlar, o mübârek zâtın ilim ve irfânından istifâde edip, feyzleriyle hayat buldular. Yavuz<br />

Sultan Selîm Han Mısır'a gelince, İbrâhim Gülşenî ile görüştü. Birbirlerine çok iltifât ettiler.<br />

İbrâhim Gülşenî hazretleri 1533 târihinde tâundan vefât etti. Kırk icâzetli talebesi ile dört<br />

halîfesi vardı. Bunlardan biri de oğlu Ahmed Hayâlî'dir. Diğer meşhur halîfeleri; Hasan<br />

Zarîfî, Anadolu Hisarında Durmuş Dede Tekkesinde medfûndur. Sâdık Ali Efendi,<br />

Diyarbakır'da Rûm Kapısının yakınında medfûndur. Âşık Mûsâ Efendi ise, Edirne'de<br />

medfûndur.<br />

İbrâhim Gülşenî hazretlerinin vefâtından sonra oğlu Ahmed Hayâlî babasının yerine geçti.<br />

Tasavvuf yolunda olgunlaşmak ve ilerlemek için yedi gün kendi hâlinde yalnız kaldı ve<br />

Allahü teâlânın zikri ile meşgul oldu. Halvetten çıktıktan sonra irşâd, doğru yolu tebliğ<br />

makâmına oturdu. Babasının talebelerini ve sevenlerini, birlik ve berâber olmaya, bölünüp<br />

parçalanmamaya dâvet etti. Babasının halîfelerinden ve dervişlerinden hepsi gelip, kendisine<br />

bağlılıklarını bildirdiler. Üç gün geçince, yine pekçok kimse gelip, Ahmed Hayâlî'ye<br />

bağlılıklarını arzettiler. Ancak tek tük bâzı kimseler Ahmed Hayâlî'ye bağlanmamıştı.<br />

Bunlardan Nahîfî Halîfe şöyle anlatır:<br />

"İbrâhim Gülşenî vefât edince, oğlu Ahmed Hayâlî'ye bağlanma husûsunda karar<br />

verememiştim. Hattâ kendi kendime; "Bir büyüğün elinde tövbe etmek ve ona bağlanmak<br />

yeter. İbrâhim Gülşenî'den sonra bir başkasına bağlanmam lâzım gelmez." dedim. Bir gün<br />

rüyâmda hocam Gülşenî'yi gördüm. Beyaz elbiseler giymiş ve beyaz sarık sarmıştı.<br />

Hâtırımdan; "İbrâhim Gülşenî hayâtında iken siyah giyinir ve siyah sarık sarardı. Acabâ<br />

şimdi neden böyle beyazlar giydi?" diye geçti. Hâtırımdan geçenleri anlayıp şöyle buyurdu:<br />

"O zaman o şekilde siyah giymemizin sebebi, bugün beyaz giymek içindir." Mübârek ellerini<br />

öpmek istedim. Yüzlerini çevirip; "Git, Emîr Ahmed Hayâlî'nin elini öp. Bundan sonra<br />

tasarruf onundur, talebelerin yetişmesi ona havâle edilmiştir. Senin de ondan feyz alman

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!