22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Karânî hazretlerinin sohbeti ile bereketlendiği ve duâsını aldıkları kaydedilmektedir. 1240<br />

(H.638) yılında Yozgat'ın Osmanpaşa nâhiyesinde vefât etti.<br />

Doğumunda babası kendisine dört büyük halîfeden hazret-i Osman'ın adını koydu. Tahsil<br />

çağına geldiği zaman kendisinin de bağlı bulunduğu büyük velî Şeyh Ahmed Yesevî<br />

hazretlerinin yanına gönderdi. Küçük Osman bundan sonra Yesevî hazretlerinin yanından<br />

ayrılmadı. Dâimâ onun hizmetinde oldu. Mübârek sohbetlerinde bulunup dersleriyle yetişti.<br />

Tasavvuf makamlarında ilerledi. Talebelerinin en meşhurları arasında yer aldı. Kendisinde<br />

daha küçük yaştan hârikulâde haller ve kerâmetler görülmeye başlandı.<br />

Bir kış günü talebelerine ders vermekte iken, Ahmed Yesevî hazretlerinin canı tâze üzüm<br />

yemek istedi. Bulup bulunamayacağını sordu. Talebeleri tâze üzüm bulmanın güçlüğünü<br />

hattâ mümkün olmadığını bildiklerinden sükût hâlinde kaldıkları sırada küçük Osman içeri<br />

girdi. Elinde tuttuğu bir salkım tâze üzümü hocası Ahmed Yesevî hazretlerine takdim etti.<br />

Hayret içerisinde kalan halîfeler çocuğa üzümü nerede bulduğunu sordularsa da, Yesevî<br />

hazretleri, bu sırrı kendilerinin bilmesi gerekmediğini söyledi.<br />

Günlerden bir gün Ahmed Yesevî hazretlerinin hânekâhına Çin diyârından bir grup tüccar<br />

geldi. Şeyhin huzûruna çıkıp memleketlerinde o güne kadar görülmemiş korkunç bir<br />

ejderhanın türediğini ve küçük-büyük herkesi âciz bıraktığını arzederek kendilerini bu<br />

belâdan kurtarması için yardım istedi. Çin tüccarlarının perişan hallerine bakan Ahmed<br />

Yesevî hazretleri, talebelerine dönerek; "Ejderi öldürmeye hanginiz gider?" diye sordu. Hepsi<br />

de; "Emir sizindir." diye cevap verdilerse de az da olsa çekindikleri belli oluyordu. Şeyh<br />

Hazretleri düşünceye daldığı sırada Osman Efendi ileri atılarak müsâade ettikleri takdirde, bu<br />

iş için gidebileceğini söyledi. Şeyh hazretleri Osman'ın beline bir tahta kılıç kuşandırarak;<br />

"Cenâb-ı Hak yardımcın ve uğurun açık olsun." diye duâ ettikten sonra yolcu etti.<br />

Halîfe Osman Çin'e doğru yola çıktıktan sonra içinde tahta kılıcın ejderhayı kesip<br />

kesmeyeceği husûsunda tereddüt hâsıl oldu. Onu güçlü bir şey üzerinde denediğinde keskin<br />

bir kılıçtan daha etkili olduğunu hayretle gördü. Hocasına olan derin îtimâdı bir kat daha arttı<br />

ve hiç endişe ve korku duymadan yoluna devâm etti. Çin diyârına vardığında ejderi bir nehir<br />

kenarında buldu. Tahta kılıcını çekip bir hamlede öldürdü. Bu hizmeti böylece îfâ eden<br />

Osman, tekrar Hâce Ahmed Yesevî'nin yanına geldi ve elini öptü. Şeyh hazretleri gazâsını<br />

tebrik ettikten sonra ejderi nasıl öldürdüğünü sordu. Osman olup bitenleri anlatınca Şeyh,<br />

ona, Emîr-i Çin lakabını verdi. Ahmed Yesevî hazretleri çok geçmeden Emîr-i Çin Osman'a<br />

icâzet, diploma verdi.<br />

Ahmed Yesevî hazretlerinin 1194'te vefâtından sonra Emîr-i Çin Osman, Türkistan'da<br />

duramaz oldu. Gönlü hocasının ayrılığı ile yanıyordu. Bir müddet sonra 1204 yılında<br />

hocasının meşhur talebelerinden Avşar Baba, Şeyh Nusret, Gaygay Dede, Pîr Dede ve Pertev<br />

Sultan gibi o da İslâmiyeti yaymak gâyesiyle Rum diyarına doğru yola çıktı. Talebesi İmad<br />

Sultanla birlikte günlerce yol alıp, Anadolu'ya geldi ve Keykavus Kalesi yakınlarında<br />

konakladı. O gece rüyâsında şeyhi Ahmed Yesevî hazretlerini gördü.Şeyhi ona; "Bu<br />

yakınlarda bir köy vardır, halkı, gelip geçen misâfir yolcuları öldürür. Onların irşâdını,<br />

yetişmesini sana vazîfe verdim." buyurdu.<br />

Ertesi sabah Emîr-i Çin Osman hazretleri İmad Sultanla birlikte söz konusu köye varıp<br />

misâfir oldular. Şeyh Osman, yanlarına toplanan ahâliye, kendilerini de öteki yolcular gibi<br />

öldürüp öldürmeyeceklerini sordu. Halk bu soru üzerine; "Sizi öldüreceğimizi de nereden<br />

çıkardınız?" deyince, Şeyh; "Öküzleriniz haber verdi." dedi. Bu cevap üzerine daha da<br />

şaşıran köylüler öküzlerin nasıl konuştuklarını görmek istediklerini söylediler. Şeyh Osman<br />

hazretleri hemen bir adam göndererek hayvanları getirtti ve onlara köy halkının misâfirleri<br />

öldürüp öldürmediklerini sordu. Öküzler, Allahü teâlânın kudretiyle lisana gelip; "Evet<br />

öldürüyorlar." cevâbını verdiler. Gördükleri manzaradan şaşkına dönen köy halkı ve<br />

Keykavus kalesi sâkinleri karşılaştıkları kimsenin mübârek bir zât olduğunu anlayıp onun

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!