22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yasaklardan sakınmakla olabilmektedir.<br />

Bu sakınmak ise, nefse uymamak demektir. Allahü teâlâ dinleri, nefsî isteklerden kurtarmak,<br />

karanlık ve kötü âdetleri yok etmek için gönderdi. Çünkü nefs, hep haram işlemek veya<br />

mübahları lüzûmundan fazla yaparak, böylece harama kavuşmak ister. Demek ki,<br />

haramlardan ve mübahların fazlasından sakınmak, nefse uymamak demektir. (1. cild. 286<br />

mektûb)<br />

1) Berekât-ı Ahmediyye; s.388<br />

2) Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî; c.1, 286. mektûb.<br />

3) Tezkire-i İmâm-ı Rabbânî; s.349<br />

4) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.15, s.239<br />

EMÎR AHMED-İ BUHÂRÎ;<br />

İstanbul'un büyük velîlerinden. Buhârâlı olup Peygamber efendimizin torunlarındandır.<br />

Tasavvuf yolunda yükseldi. İstanbul Fâtih'de yıllarca talebe yetiştirdi. 1516 (H.922)<br />

senesinde vefât etti.<br />

Küçük yaşta Hâce Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerine talebe oldu. Onun hasta kalplere şifâ<br />

veren sözleriyle yetişti. Hizmetiyle şereflenip, teveccühlerine kavuştu. Ubeydullah-ı Ahrâr<br />

hazretleri onu çok severdi. Nerede görse ayağa kalkar, tâzim ve ikramda bulunurdu. Seyyid<br />

Ahmed, hocasının bu iltifâtlarına çok mahcub olurdu. Bir gün hocasına; "Muhterem efendim!<br />

Bu fakir için gösterdiğiniz hürmet bizi çok üzmektedir." deyince, Ubeydullah-ı Ahrâr ona;<br />

"Size nasıl tâzim, hürmet etmeyelim ki? Sizi gördüğümüz zaman iki büyüğün azametini<br />

müşâhede etmekteyiz. Biri; sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın<br />

neslindensiniz. Diğeri de; Hâce Mahmûd İncirfagnevî ceddinizdir." buyurdu. Seyyid<br />

Ahmed-i Buhârî, daha sonra hocasının işâretleri üzerine yine hocasının halîfelerinden<br />

Simavlı Abdullah-ı İlâhî ile berâber Anadolu'ya geldi. Yolda Molla Câmî ile görüşüp sohbet<br />

ettiler.<br />

Kütahya'nın Simav kazâsına gelen Abdullah-ı İlâhî hazretleri burada insanlara doğru yolu<br />

göstermeye başladı. Emîr Ahmed-i Buhârî hazretleri de Abdullah-ı İlâhî'ye tâbi olup, onun<br />

hizmetine girdi. Abdullah-ı İlâhî onu çok severdi. Dâimâ sağ tarafına oturturdu. Böylece<br />

Abdullah-ı İlâhî hazretleri, insanların olgunlaşmasını, îmânının vicdânîleşmesini sağlayan<br />

tasavvufta bir yol olan Nakşibendî tarîkatını Anadolu'ya yaymaya başladı. Etraftan pekçok<br />

talebe akın akın ona koşmaya, feyzlerine kavuşup hasta kalplerine şifâ aramaya başladı. İşte<br />

böyle bir evliyânın terbiyesinde olan Seyyid Ahmed-i Buhârî, beş vakit namazda imâm olur,<br />

arkasında hocası ve diğer talebeler namaz kılarlardı. Abdullah-ı İlâhî buyurdu ki: "Simav'da<br />

altı sene, Emîr Ahmed bize yatsının abdestiyle sabah namazını kıldırdı." Buradan da<br />

anlaşıldığı gibi, Ahmed Buhârî geceleri hiç uyumazdı. Sâdece kuşluk vaktinde, dağa oduna<br />

gittiğinde bir saat kadar uyurdu. Ahmed Buhârî bu günlerdeki hâlini şöyle anlattı: "Hocamla<br />

Simav'da bulunduğumuz zaman, beş vakit namazda bizi imâmete geçirirdi. Kuşluk<br />

namazından sonra, hocamın merkebini ve katırını alıp dağa çıkardım. Yüklediğim odunları,<br />

öğle namazına yetişecek şekilde eve getirirdim. Öğle namazını kıldırdıktan sonra, çift<br />

sürmeğe giderdim. Yaz geldiğinde ise ekinleri biçer, kaldırırdım. Diğer zamanlarda sırtımda<br />

çalı taşır, bağ ve bahçe duvarını tâmir ederdim. İkindi namazından sonra da hocamın<br />

huzûrunda otururdum." Ahmed Buhârî hazretleri, geceleri hep ibâdet eder, gündüzleri oruç<br />

tutardı. Bid'atlerden şiddetle kaçınır, sünnet-i seniyyeye uymaya çok dikkat ederdi. Dâimâ<br />

Allahü teâlâyı hatırlar, kalbi devamlı zikrederdi. Dünyâya hiç meyletmez, haramlardan kaçar,<br />

şüpheli korkusuyla mübahları dahî terkederdi. Devamlı Allahü teâlânın huzûrunda olduğunu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!