22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Sun'ullah Efendi, Bostanzâde Mustafa, meşhûr şâir Bâki Efendi, Hâce-i sultan Atâullah,<br />

Kınalızâde Hasan ve Ali Cemâlî Efendinin oğluFudayl Efendi.<br />

Ebüssü'ûd Efendi, kendi oğullarını da ilimde yetiştirmiştir. Dört oğlu iki kızı vardı.<br />

Oğullarından Mehmed Çelebi, ilimde yetişip, çeşitli medreselerde müderrislik, Şam vâliliği<br />

ve Haleb kadılığı yaptı. "Meylî" mahlası ile meşhûr olup, hattatlığı ve şâirliği ile de tanındı.<br />

Farsçada ve şiirde mehâretli idi. Farsça gazelleri vardır. Bu oğlu, kırk yaşında iken vefât<br />

etmiştir.<br />

İkinci Oğlu Şemseddîn Ahmed Çelebi, Taşköprüzâde Ahmed, Efendiden ve babasından ilim<br />

öğrendi. Babasına muîd, yardımcı ve asistan oldu. Daha on yedi yaşında iken, Rüstem Paşa<br />

Medresesine müderris oldu. Sahn-ı semân ve Şehzâde Medresesinde de müderrislik yaptı. Bu<br />

oğlu da otuz yaşlarında vefât etti.<br />

En küçük oğlu Mustafa Efendiyi kendisi ilimde yetiştirip, icâzet verdi. Önce Sahn Medresesi<br />

müderrisliğine tâyin edildi. Edirne Selimiye Medresesinde de müderrislik yaptı. Selânik<br />

Galata, Bursa,Edirne ve İstanbul kadılığı yaptı. Bundan sonra Anadolu, bir sene sonra da<br />

Rumeli kadıaskerliği yaptı. Hat sanatında mâhir, fıkıh ve usûl-i fıkıh ilminde âlim idi.<br />

Meşhûr fıkıh kitabı Dürer'e hâşiye yazmıştır. Bu oğlu da 43 yaşında vefât etmiştir.<br />

Oğullarından Mustafa Çelebi hâriç, diğerleri kendisinden önce vefât etmişlerdir. Kızlarından<br />

biri, şeyhülislâm Müeyyedzâde Abdülkâdir Şeyhî'nin hanımı idi. Bu zât, Ebüssü'ûd Efendinin<br />

kız kardeşinin oğludur. Diğer kızı, yine şeyhülislâm olan Ma'lûlzâde Mehmed Efendinin<br />

hanımı idi. Bâzı kaynaklarda bir kızının daha olduğu, onun da Ali Cemâlî Efendinin oğlu<br />

Fudayl Efendinin hanımı olduğu kaydına rastlanmıştır. Ebüssü'ûd Efendinin kardeşi Şeyh<br />

Nasrüddîn de âlim ve ehl-i tasavvuf bir zât idi. Önce İskilib, sonra İstanbul'da insanlara<br />

rehberlik ederek irşâd vazifesi yapmıştır.<br />

Ebüssü'ûd Efendi, tefsîr, fıkıh ve diğer ilimlerde pekçok eser yazmıştır. Eserlerinden en<br />

meşhuru, İrşâdü Akl-is-Selîm isimli tefsîri olup pek kıymetlidir. Ebüssü'ûd Efendi yazdığı<br />

bu tefsîrde, Keşşaf Tefsîri ile, müfessirlerin baştâcı olan İmâm-ı Beydâvî'nin<br />

Envâr-üt-Tenzîl'ini kaynak olarak almıştır. Bu tefsîrlerden aldığı bilgiler yanına, yeni<br />

inceleme ve mütâlaalar da ilâve etmiştir. Evliyâ Çelebi, bu tefsîrden, Seyahatnâme adlı<br />

eserinde şöyle bahsetmiştir: "Üç bin ulemâdan ve bin yedi yüz kadar mûteber tefsîrden<br />

istifâde etmek, feyz almak sûretiyle yazdığı tefsîr, hâlen âlimler arasında makbûl ve<br />

medhedilen bir tefsîrdir. Ona denk bir tefsîr yoktur." Mir'ât-ı Kâinât müellifi Nişancızâde<br />

de bu tefsîr için; "Yazdığı güzel tefsîr-i şerîfi dünyânın en güzel tefsîrlerindendir." demiştir.<br />

Ebüssü'ûd Efendi, bu tefsîrini nasıl yazdığı hakkında yaptığı açıklamanın bir bölümünde<br />

Keşşaf Tefsîri'nin ve İmâm-ı Beydâvî'nin Envâr-üt-Tenzîl adlı tefsîrinin, yazılmış<br />

tefsîrlerin en meşhûru ve seçilmiş tefsîrler olduğunu belirttikten sonra şöyle demektedir:<br />

"Önceden bu iki kitabı okuyup incelemekle meşgûl olurken, bunların ihtivâ ettiği cevherlere,<br />

kıymetli bilgilere, diğer kitaplarda bulduklarımı da ilâve etmek sûretiyle, güzel bir uslûb ile<br />

tertib etmek ve Allahü teâlânın lütfu olarak kalbime doğan şeyleri de, Kur'ân-ı kerîmin şânına<br />

uygun bir şekilde ilâve edip, Sultan Süleymân'ın hazîne-i şâhânesine hediye etmeyi<br />

düşündüm. Lâkin seyahatlerim azmime mâni oldu. Yapılacak işin büyüklüğü beni tereddüde<br />

düşürdü. Aradan aylar ve yıllar geçti. Meşgûliyetin çokluğu, muhârebelerde, seferlerde,<br />

beldelerde dolaşmam bu işe mâni oldu. Baktım ki fırsat elden gidiyor, ecel yaklaşıyor, hayat<br />

güneşi batmak, sönmek üzere, artık meşgalemin çokluğuna bakmadan arzu ettiğim kitabı<br />

yazmaya karar verdim. Allahü teâlâya sığınarak işe başladım."<br />

Ebüssü'ûd Efendi, Sâd sûresine geldiği zaman Kânûnî Sultan Süleymân Hân tefsiri görmek<br />

istedi. Yazılan kısım takdim edilince, büyük bir hürmetle karşıladı. Ebüssü'ûd Efendinin o<br />

zaman iki yüz akçe olan meşihât yevmiyesini beş yüz akçeye çıkardı. Büyük ihsân ve<br />

ikrâmlarda bulunup, hil'at (elbise) giydirdi. Bu tefsîr 1566 senesinde yazılıp tamamlanınca,<br />

Ebüssü'ûd Efendinin yevmiyesi, yüz akçe daha ilâve edilerek altı yüz akçeye çıkarıldı. Tefsîr

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!