22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kendi rızâsını düşünerek amel edenlerden kılsın. Zâtının birliğini tasdîk edenlerden eylesin.<br />

Hak teâlâyı nefslerine üstün ve vazifelerini, nefsinin haklarından önde tutanlardan eylesin.<br />

Çünkü böyle kimseler, kalblerini kin, hased ve her türlü kötü huylardan temizlemişlerdir.<br />

Onların kalblerinde, Allah'tan başkasına yer yoktur. Onların, Rablerinden tek talebi, O'nun<br />

râzı olduğu dîni üzere bulunmaktır. Bu kimseler, şahsî arzuları için herhangi birşey tercih<br />

etmezler. Onlar, kendilerinin sebeb olduğu bir sıkıntıya kimsenin düşmesini istemezler ve<br />

hiçbir şeyi kendilerine tahsis etmezler.<br />

Rablerinden, başka şeyler için istekte bulunmazlar. Ona kavuşmaktan başka şeye<br />

sevinmezler. Dünyâ olarak kaybettiği hiçbir şeye üzülmezler. Sonra bu kimseler, bütün<br />

ümmet-i Muhammed'e karşı şefkat ve merhamet doludurlar. Onlara dâimâ yumuşak<br />

davranırlar. Hiç kimseyi incitmezler, kırmazlar. Onlar, bu ümmetten olan herkese nasîhat<br />

ederler. Hiç kimseyi ayıplamazlar. Kendilerine bir şey sorulunca, sorana bildikleri kadarını<br />

öğretirler ve hiç kınamazlar. Bir ayıbından ötürü kimseye kızmazlar. Müslümanların<br />

ayıplarını dâimâ örtücüdürler. Bütün hareketlerinde ve duruşlarında Allahü teâlânın emir ve<br />

yasaklarına tâbidirler. Dâimâ O'nun rızâsını gözetirler. Bunların gazâba geldiği, öfkelendiği<br />

olursa, bu hal, kin ve hasedlerinden değildir. Öfkelenmelerinde, kötü bir temennîleri, arzuları<br />

yoktur. Nefslerinin hevâsına, arzusuna uymaksızın, sâdece Allahın rızâsını düşünerek<br />

kızarlar. Bunlar, dîn-i İslâmın emrettiği şeyden başkasını kimseye emretmezler. Güçleri<br />

yettiğince her işlerini emr-i ilâhiyyeye uygun yaparlar. Allah yolunda bulunurlarken,<br />

kimsenin ayıplamasından korkmazlar. Öyle ki, bir zâlimin zulmünü gördükleri zaman, Allah<br />

rızâsı için o zâlime ve yaptığı zulme kızarlar. Aslâ zâlimin hatırını düşünüp ona tâzim ve<br />

hürmette bulunmazlar. Zâlimin mevkii ne olursa olsun böyledir. Allahü teâlâdan, zâlimleri<br />

acze düşürüp zulüm yapmamaları, bundan tövbe etmeleri ve tövbelerini kabûl buyurması için<br />

duâ ve niyâzda bulunurlar. Bu büyük insanlar, Allahü teâlânın gönderdiği kitaba, (yâni<br />

Kur'ân-ı kerîme) ve Peygamber efendimizin sözlerine uymayı tavsiye ve telkinde bulunurlar.<br />

Onların dünyâya düşkünlükleri yoktur. Zühd ve takvâ üzeredirler. Halka el açmazlar. Bütün<br />

varlıklarıyla Allah'a yönelmişlerdir. Onlar, ancak Allahü teâlânın râzı olduğu ve güzel<br />

gördüğü şeylere bakarlar ve aslâ nefslerinin hoşlandığı ve Rablerinin gazablandığı şeylere<br />

dönüp bakmazlar. Allahü teâlâ, seni de bunların zümresine ilhâk buyursun!<br />

Ey kardeşim! Allahü teâlâdan dilerim ki, seni, râzı olmadığı, beğenmediği âdetleri, modayı<br />

terkedip, O'na ibâdet ve tâatı muhâfaza edenlerden eylesin. Onlar nefslerini beğenmezler.<br />

Ondan râzı olmazlar. Nefslerini, her yaptığı kendi aleyhine olan çok ahmak bir mahlûk olarak<br />

bilirler ve ona tâbi olmazlar. Onların nefes alıp vermeleri de, her şeyleri de Rableri içindir.<br />

Kendilerinde kin ve düşmanlık yoktur. Kimsenin hakkını yemezler. Peygamber efendimizi<br />

çok severler, O'na tâbi olurlar. O'nun akrabâsının, Ehl-i beytinin ve Eshâbının hepsine hürmet<br />

ederler ve hepsini çok severler. Hepsini fazîletli bilirler. Geçmişteki büyük zâtların fazîleti ve<br />

üstünlüklerini kabûl ederler. Onlar kendi arzularına ve heveslerine göre hareket etmezler.<br />

Müslümanları bid'atlere, dinde sonradan meydana çıkarılan, uydurulan hurâfelere<br />

sevketmezler. Dînin emirlerine riâyetsizlik etmezler. Allahü teâlâya, meleklerine, kitaplarına,<br />

peygamberlerine, âhiret gününe îmân eden kimseye karşı onların kalblerinde sû-i zân,<br />

müslümanlar hakkında kötü düşünmek yoktur. Kalblerinde, sâdece şefkat ve merhamet<br />

vardır. Dünyanın süslü ve aldatıcı şeylerinden hoşlanmazlar. Dünyânın, azîzini azîz,<br />

zenginini zengin, mülkünü mülk, rahatını rahat saymazlar. Sıhhatte olan kimseyi de âfiyette<br />

saymazlar. Bunlar için mühim olan; âhiret izzeti, âhiret zenginliği ve âhiret rahat ve<br />

saâdetidir. Dünyâya dalmış olanlara da acırlar. Bir şeyin uygun olup olmadığını, nefse uygun<br />

olması ile ölçmezler. Nefsin hakka, doğruya uymasına gayret ederler. Onlar, rızıklarına<br />

Allahü teâlânın kefîl olduğunu bildikleri için, rızık husûsunda endişe etmezler. Allahü<br />

teâlâdan başka hiçbir mahlûktan korkmazlar. Bu güzel vasıfları hiç değişmez. Güzel ahlâk<br />

üzere bulunurlar. Her zaman nefslerine muhâlefet ederler, onun hiçbir arzusunu yerine<br />

getirmezler. Allahü teâlâyı çok sevdikleri gibi, insanlara da O'nu sevdirmeye, onların, Allahü

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!