22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

o namaz kılıyorsa ben de kılıyorum. Babamız birdir. Benim misâfirlerim ise ondan çoktur."<br />

dedim. Rüyâmda bir kişi bana gelerek; "Kardeşin hakkında böyle böyle söyledin mi?" dedi.<br />

Ben de; "Evet söyledim." dedim. "Öyleyse benimle berâber gel." dedi. Birlikte kardeşim<br />

Abdurrahmân'ın yanına gittik. Kardeşimin bedeninin nûr ile kaplı olduğunu ve uzuvlarının<br />

üzerinde nûr ile "İhlâs" ve "Lâ ilâhe illallah Muhammedürresûlullah" yazılı olduğunu<br />

gördüm. O kimse bana, bu makâma ulaştığın zaman böyle böyle konuş, eğer bundan sonra<br />

ona inat edersen bu rüyâyı hatırla." dedi. Ben de ondan sonra kardeşim hakkında kötü<br />

düşünmekten vazgeçtim.<br />

PİŞMAN OLDULAR!<br />

Bir defâsında, bâzı kimseler gemi ile bir yere gidiyorlardı. Yolcular arasında Abdurrahmân<br />

hazretlerinin talebelerinden birkaç kişi de vardı. Bir ara, geminin tabanından bir yer delindi.<br />

Ne yaptılarsa delinen yeri tıkayamadılar. Vazîfeliler çâresiz kalıp, geminin batmasından<br />

korktular. Onlardaki bu telaşı görüp, vaziyeti anlayan talebeler, hocaları Abdurrahmân bin<br />

Muhammed'den yardım istediler. O esnâda hocalarını gemide gördüler. Ayağını, gemiye su<br />

giren yere koydu. Sonra bir şeyler ile o delik yeri kapadı. Su girmez oldu. Bu duruma<br />

yolcular çok sevindi. Herkes rahatlamıştı. Abdurrahmân hazretleri, birden gözden kayboldu.<br />

O büyük zâtın talebeleri hürmetine, diğerleri de kurtuldular ve yollarına devâm ettiler. Bu<br />

hâdiseyi işitenlerden bâzıları, onun bu kerâmetini inkâr ettiler. "Böyle şey olmaz." dediler.<br />

Îtirâzcılar, bir yolculuğa çıkmışlardı. Yollarını kaybettiler. Üç gün üç gece dolaştıkları hâlde<br />

yollarını bulamadılar. Ellerinde bulunan yiyecek ve suları da bitmişti. Başlarına gelen bu<br />

sıkıntının, o zâtın kerâmetini inkâr etmekten olduğunu anladılar. Îtirâzlarına tövbe ederek, bu<br />

sıkıntıdan kurtulmaları hâlinde mallarından belli mikdârını o zâta vermeyi ve hizmetinde<br />

bulunmayı adadılar. Tam bu sırada yanlarına, hiç tanımadıkları biri geldi. Bunlara tâze hurma<br />

ve su verdi ve yolu târif edip gitti. O kimseler, hurmalarla karınlarını doyurdular ve sudan<br />

içtiler. Târif edilen yere doğru gidince, yollarını kolayca buldular. Memleketlerine vardıkları<br />

zaman adaklarını yerine getirdiler.<br />

1) Χ®µιυ Κερ®µ®τ−ιλ−Εϖλιψ®; χ.2, σ.58<br />

2) El-Meşre-ur-Revî; c.2, s.141<br />

3) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.11, s.228<br />

ABDURRAHMÂN NESÎB EFENDİ;<br />

Rufâî tarîkatinin Gülşenî koluna mensup evliyâ. Son devir Osmanlı şeyhülislâmlarından.<br />

1842 (H.1258) senesinde Üsküp'te doğdu. 1914 (H.1332) senesinde istanbul'da vefât etti.<br />

Üsküp Nâibi Halil Fevzi Efendinin oğlu, Tırhala kâdısı Ahmed Sâdık Efendinin torunudur.<br />

Babası, oğlunun doğumundan birkaç ay önce vefât etti. Vasiyetinde eğer çocuğu erkek<br />

olursa, Azîz Mahmûd Hüdâyî Efendi Dergâhı postnişîni ve kendisinin de şeyhi olan<br />

Abdurrahmân Nesîb Dede'nin adının verilmesini istedi. Nitekim doğan çocuğa Abdurrahmân<br />

Nesîb ismi verildi.<br />

Âilenin Liphova'ya taşınması üzerine ilk tahsîlini orada yaptı. Yanyalı Şeyh Ömer ve<br />

Abdüllatif efendilerden ders aldı. Ergiri'de medreseye devâm etti. Liphovalı Süleymân<br />

Efendiden hat dersleri aldı. Dînî ilimlerde ilerledi. Bu arada Rufâî tarîkati şeyhlerinden<br />

Liphovalı Şeyh Mehmed Resmî hazretlerinin derslerine devâm etti. Yine aynı tarîkatin<br />

Gülşeniye koluna mensup meşhur velîlerden Edirneli Şerefüddîn Şuayb Efendiye<br />

diye bağlanarak sohbetlerine devâm etti. Tasavvuf makamlarında ilerledi ve icâzet, diploma

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!