22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kerîmle meşgul olurdu. Bir müddet sonra kendisinde yüksek haller meydana geldi ve<br />

murâdına kavuştu."<br />

Ebü'l-Hayr Fârûkî, 1925 (H.1341) senesinde Dehli'de vefât etti. Kalabalık bir cemâat<br />

tarafından kılınan namazdan sonra dedesi Ebû Saîd Fârûkî'nin yanına defnedildi. Kabri<br />

ziyâret mahallidir. Oğullarından Zeyd Efendi hâlen sağ olup dergâhda ders vermektedir.<br />

NASİPSİZİM<br />

Ebü'l-Hayr Fârûkî istasyonda tren beklerken bir köşede oturuyordu. Yanında da Hâfız Hafîzüddîn<br />

isminde bir talebesi vardı. Bu talebenin birden kalbine; "Böyle büyük bir zâtın talebesiyim, fakat<br />

nasîpsizim." diye geldi. O anda Ebü'l-Hayr Efendi onu yanına doğru çekerek; "Ey kardeşim! Hem<br />

dîne, hem de dünyâya kavuştun. Allahü teâlânın lütuf ve ihsânından başka ne istersin." buyurdular.<br />

Bir müddet sonra cenâb-ı Hakk'ın lütuf ve ihsânı ile hem mânevî derecesi arttı, hem de dünyevî<br />

makam, mevki, mal ve servete kavuştu.<br />

NİÇİN KENDİNİ PERİŞÂN EDİYORSUN?<br />

Ebü'l-Hayr Fârûkî'yi sevenlerden Hâfız Abdülhakîm Dehlevî ticâretle uğraşıyordu. Ticâretinde zarar<br />

etmişti. Bu durum ona mânen de zarar vermişti. Bir gün Ebü'l-Hayr dükkanın önünden geçerken, içeri<br />

girdi. Hâfız Abdülhakîm'in omuzuna elini koydu. İltifât göstererek; "Ey aziz! Niçin kendini perişan<br />

ediyorsun? Niçin keder, üzüntü ve sabırsızlıkla vakitlerini geçiriyorsun. Allahü teâlâ sana mal, hanım,<br />

çoluk-çocuk, sıhhat, şeref ve îtibâr gibi pekçok nîmet ihsân etmiş. Bunlar içerisinde maldan bir kısmı<br />

zâyi olsa ne olur sanki? Şâyet Allahü teâlâ kalanını da alırsa ne yapacaksın?" buyurdu. Bu sözler<br />

Hâfız Abdülhakîm'in kalbindeki derde şifâ oldu. Kalbi şaşılacak derecede sükûnet ve huzur buldu,<br />

bütün mânevî kirlerden ve bulaşıklardan temizlendi.<br />

SULTÂN ABDÜLHAMÎD HAN<br />

Ebü'l-Hayr hazretleri buyurdu ki: Bir gece Resûlullah efendimizi gördüm. Bir taraftan diğer tarafa<br />

gidip geliyorlardı. Mübârek yüzlerinde keder ve üzüntü görülüyordu. Anam-babam sana fedâ olsun yâ<br />

Resûlallah! Üzüntü ve kederinizin sebebi nedir? diye sordum. Resûlullah efendimiz buyurdu ki:<br />

Bugün Abdülhamîd Han tahttan indirildi. Bunun için kederliyim." Ebü'l-Hayr hazretleri rüyâsını<br />

naklettikten sonra, gözleri yaş içerisinde şöyle buyurdu: "Bu yüz sene içerisinde Sultan Abdülhamîd<br />

Han gibi takvâ sâhibi bir sultan gelmemiştir. O, kavminin derdi ile dertlenir, milletinin iyiliğini ve<br />

refahını isterdi. Müttekî ve ilmi seven bir sultândı. Hocam Rahmetullah Efendiyi Mekke-i<br />

mükerremeden İstanbul'a yanına dâvet etmiş, çok ikrâm ve iltifâtta bulunmuştu. Hattâ kendi eliyle ona<br />

namaz için seccâde sermişlerdi. O yüce Hâkana bu muâmeleyi revâ görenlerin sonları pek fecî<br />

olacaktır. Ama din ve millet çok zarar görecektir, ona yanıyorum."<br />

İSTEKLERE KAVUŞMAK...<br />

"Ey oğlum! Temennîleri bırak. Gece-gündüz dünyâ malı toplar, amel yapmazsan, hiçbir isteğine<br />

kavuşamazsın. Yalnız yaptıklarının meyvesini bulursun. Gece gündüz dünyâ için çalışırsın, sonra da<br />

dindârların kavuştuğu derecelere kavuşmayı beklersin. Ne kadar uzak. İşin sonunda kurtuluş, sizin<br />

temennî ve arzûlarınıza bağlı değildir. Bilakis îmân ve amele bağlıdır. Kötü amel yapan herkes onun<br />

cezâsını görür. Hiç kimsenin Allahü teâlâdan başka hakîkî yardımcısı yoktur. Îmân edip, iyi amel<br />

işleyenler Cennet'e girerler. Büyüklerimiz; Allahü teâlâdan ve sevdiklerinden başkasına tutulmuş<br />

olandan ne hayır beklenir." buyurmuşlardır.<br />

1) Makâmât-ı Ahyâr; s.116

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!