22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bir gün yine böyle yüksek sesle zikrederek giderken kendilerinden mânevî bir hal meydana<br />

geldi. Yolda kimse yoktu. Karanlık bir gece idi. Etrafta derin bir sessizlik vardı. Bir anda<br />

Ebü'l-Hayr hazretleri buyurdular ki: "Ey ağaçlar! Ey kırık dökük taşlar! Ey yer! Yarın<br />

kıyâmet gününde bir kul bu yolda Allahü teâlâyı zikrederek, anarak giderdi diye şâhitlik<br />

ediniz." dedi. Bu esnâda gözlerinden yaşlar geliyordu.<br />

Molla Tayyib, Ebü'l-Hayr Efendinin talebelerinden idi. Ebü'l-Hayr, onun Kur'ân-ı kerîm<br />

okumasını çok beğenirdi. Bir gün sohbet esnâsında Ebü'l-Hayr Efendi; "Acabâ Molla Tayyib<br />

vefât mı etti?" dedi. Orada bulunanlar o gün ve târihi yazdılar. Birkaç gün sonra Molla<br />

Tayyib'in vefât haberi geldi. Araştırdıklarında Molla Tayyib'in, Ebü'l-Hayr Efendinin;<br />

"Acabâ Molla Tayyib vefât mı etti?" buyurduğu gün vefât ettiği öğrenildi.<br />

Ebü'l-Hayr Efendi bir gün dergâhda oturmuştu. Yanında bâzı talebeleri vardı. Bu sırada<br />

gökyüzüne baktı ve; "Melekler sâlih birisini götürüyorlar." buyurdu. Oradaki talebelerinden<br />

birisi kimin vefât ettiğini araştırdığında, yüzücü bir pehlivanın vefât ettiğini öğrendi. Gerçi o<br />

şahıs sâlih ve gönül ehli birisi değildi. Ancak, Şâh Cihân kalesinin yanındaki nehir taştığı<br />

zaman yüzlerce insanı boğulmaktan kurtarmıştı.<br />

Hâfız Fazlurrahmân, Pâniputlu idi. Kur'ân-ı kerîmi gâyet güzel okurdu. Ebü'l-Hayr<br />

sohbetlerinde Kur'ân-ı kerîmi ona okuturdu. Bir gün Ebü'l-Hayr Efendi bir yere gitmişti.<br />

Orada birisi Kur'ân-ı kerîm okuyordu. Fakat tecvide vâkıf olmadığından doğru okumuyordu.<br />

Bunun üzerine Ebü'l-Hayr Fârûkî onu Kur'ân-ı kerîm okumaktan men etti ve Hâfız<br />

Fazlurrahmân'a seslendi. Fazlurrahmân o sırada bir işi için Pânipût'a gitmişti. İşini bitirmiş,<br />

dinlenmek için bir yerde otururken uyuya kalmıştı. Uykuda Ebü'l-Hayr Fârûkî'nin sesini<br />

işitti. Hemen kalkıp Dehli'ye doğru yola çıktı. Akşamdan sonra Dehli'ye vardı. Durumu<br />

arkadaşlarına anlatınca, onlar da; "Gündüz hocamız sana seslenmişti." dediler.<br />

Ebü'l-Hayr Fârûkî, talebelerinin ahlâkını güzelleştirmek için çok gayret gösterirdi. Onları<br />

benlik ve ucub, kendini beğenme girdâbından çekerdi. Buyururdu ki: "Kötü ahlâk yok<br />

olmadıkça kalp kemâle gelmez."<br />

Fadl Ömer Dehlevî, Ebü'l-Hayr Fârûkî'nin Hindistan'daki en yakınlarından ve hâlis<br />

bağlılarından idi. Fadl Ömer vefât ettiği sırada Ebü'l-Hayr Efendi Kuita'da idi. Dehli'ye<br />

döndüklerinde hemen Fadl Ömer'in kabrini ziyârete gitti. Beraberinde sevenleri ve Fadl<br />

Ömer'in akrabâları da vardı. Ebü'l-Hayr Fârûkî kabrin başında Fâtiha okuduktan sonra orada<br />

bulunanlara; "Bakınız! Fadl Ömer'in kabrinde bulunan toprağın her zerresi Allahü teâlâyı<br />

zikretmekte." buyurdular.<br />

Ebü'l-Hayr Fârûkî'yi sevenlerden birisinin çocuğu olmuyordu. Muhaccer-i Mübârek denilen<br />

yerde bulunduğu esnâda kalbinden; "Ebü'l-Hayr hazretleri duâ buyursalar da bir çocuğum<br />

olsa, murâdıma kavuşsam." diye geçti. O anda karşısında Ebü'l-Hayr Fârûkî'yi gördü. Yanına<br />

yaklaşıp; "Niçin Ecmir'e gidip, Muînüddîn-i Çeştî'nin kabrini ziyâret edip duâ etmiyorsun?"<br />

dedi. O zât, Muînüddîn-i Çeştî'nin kabrini ziyâret edip duâ etti. Allahü teâlâ o büyük zâtın<br />

hürmetine duâsını kabûl ederek, bir çocuk ihsân etti.<br />

Ebü'l-Hayr Fârûkî, seyyidlere çok hürmet ederdi. Bir gün Abdülkâdir-i Geylânî'nin soyundan<br />

gelen Seyyid Süleymân Şerîf ile Habîburrahmân Şirvânî, Ebü'l-Hayr'ı ziyârete geldiler.<br />

Habîburrahmân Şirvânî, Süleymân Efendinin seyyidlerden ve Abdülkâdir-i Geylânî<br />

hazretlerinin soyundan olduğunu söyleyince, Ebü'l-Hayr Fârûkî onu her zaman nasihat için<br />

oturduğu yere dâvet ederek, oturmasını ricâ etti. Seyyid Süleymân Efendi de; "Efendim orası<br />

irşâd makâmıdır. Oraya siz lâyıksınız." deyince, Ebü'l-Hayr Efendi; "Siz seyyidsiniz. Size<br />

hürmet etmek lâzımdır. Bize bir şeyler anlatınız da onunla amel edelim." buyurdu.<br />

Şâkir Ahmed Ensârî bir gün Habîbullah Pânî-pütî ile beraber Ebü'l-Hayr Fârûkî'nin huzûruna<br />

gitmişlerdi. Ebü'l-Hayr Fârûkî o sırada üzerinde iki şal olduğu halde taht gibi bir şeyin<br />

üzerinde oturuyordu. Ebü'l-Hayr Fârûkî'yi bu halde görünce, Habîbullah'ın kalbinden; "Şeyh

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!