22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

gönlü tevhid ile öyle doludur ki, başkası onda yer bulamaz. Onun gönlü hep Allahü teâlâyı<br />

anmakla meşgûldür. Eğer onun lütuf gözü, nazarı erip olgunlaşmamış bir tâlibe düşse onu<br />

asrın kâmili yapar."<br />

Ebü'l-Hayr henüz iki yaşına geldiği sırada İngilizler Delhi'yi işgâl etti. Bunun üzerine dedesi<br />

Ahmed Saîd-i Fârûkî, talebeleri ile Medîne-i münevvereye hicret etti. Ahmed Saîd hazretleri,<br />

torunu Ebü'l-Hayr'ı çok severdi. Ekseriyetle onun ile berâber Mescid-i Nebîye giderdi. Küçük<br />

bir çocuk iken dedesinin feyz ve bereketinden istifâde etmeye başladı. Bir gün Ahmed Saîd-i<br />

Fârûkî, talebeleri ile sohbet ediyordu. Torunu Ebü'l-Hayr da yanında idi. Mecliste<br />

bulunanlardan birisi; "Efendim! Sizden sonra muhterem çocuklarınızdan hangisi yerinize<br />

geçecek?" diye suâl etti. Ahmed Saîd hazretleri; "Allahü teâlânın lütuf ve ihsânı ile üç oğlum<br />

da Kur'ân-ı kerîmi ezberledi. Üçü de âlim, veliyy-i kâmil ve takvâ sâhibidir. Nakşibendiyye<br />

yolunda nihâyete kavuşmuş, hilâfet almışlardır. Bizim yerimize geçmeye üçü de lâyıktırlar.<br />

Fakat benden sonra halîfem bu mübârek çocuk olacaktır." buyurarak ellerini Ebü'l-Hayr<br />

Fârûkî'nin başına koydu. Beş yaşına girince, babası, Ebü'l-Hayr'ı elinden tutup Ahmed-i<br />

Saîd-i Fârûkî'nin huzûruna götürdü ve ona bîat ettirdi. Böylece küçük yaşta dedesine talebe<br />

olmakla şereflendi. Ahmed-i Saîd-i Fârûkî hazretleri bu olaydan kısa bir süre sonra 1860<br />

senesinde vefât etti. Dedesinin vefâtından sonra babası ayrılık acısına dayanamayıp, âilesi ile<br />

birlikte Mekke-i Mükerremeye gitti. Ebü'l-Hayr dokuz yaşına geldiğinde Kur'ân-ı kerîmi<br />

ezberledi. On bir yaşına geldiğinde nahv ilminden İbn-i Hâcib'in Kâfiye kitabını, on üç<br />

yaşında Hâfız Abdullah Darirî'den sarf ilmine dâir olan Şâfiiyye kitabını okudu. Ebü'l-Hayr<br />

hazretleri Delâil-i Hayrât'ın başına şu tavsiyeleri yazdı:<br />

"Havanın ağarmaya başlamasından bir saat önce olan teheccüt, seher vaktinde uyanık olup,<br />

birkaç rekat namaz kılmalıdır. Sonra bir müddet Allahü teâlâyı zikretmeli, havanın ağarmaya<br />

başladığı vakitte ise sabah namazını kılmalıdır. Bundan sonra İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin<br />

Mektûbât'ını, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin Mesnevî'sini, İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin<br />

İhyâu Ulûmiddîn'ini, Molla Câmî'nin Nefehât'ını ve İmâm-ı Birgivî'nin Tarîkat-ı<br />

Muhammediye'sini mütâlaa etmelidir. Yemek yedikten sonra bir müddet kaylule<br />

yapmalıdır. Sonra bir mikdâr zikirle meşgul olmalı ve her gün en az altı sahife Kur'ân-ı kerîm<br />

okumalıdır. Her talebe planlı ve proğramlı bir şekilde bu işleri zevkle yerine getirmelidir."<br />

Ebü'l-Hayr, on beş yaşına gelince Resûlullah efendimizin kabr-i şerîfini ve amcalarını ziyâret<br />

için Medîne'ye gitti. Bu ziyâreti sırasında amcasından hadîs ilminde icâzet, diploma aldı.<br />

Böylece ilim tahsîlini tamamladıktan sonra 1888 senesinde Hindistan'a dönerek Dehli'deki<br />

Abdullah-ı Dehlevî dergâhına yerleşti. Dergahın tâmir işlerini tamamladıktan sonra birkaç<br />

sene dergâhtan dışarı çıkmadı. Sonra insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatmaya<br />

başladı.<br />

Ebü'l-Hayr Fârûkî, hediye kabûl etmekte ihtiyatlı idi. Haram işleyen ve îtikâdı bozuk<br />

kimselerden hediye kabûl etmezdi. Aldığı hediyeleri evinde husûsî bir köşeye bırakırdı. Eğer<br />

kalbinde bir sıkıntı, bulanıklık meydana gelirse, ertesi gün o hediyeyi getiren şahsa iâde<br />

ederdi. Sevenlerinden Afganlı bir zât, bir mikdâr yağ getirmişti. Ertesi gün yağı geri gönderdi<br />

ve; "Bana bu yağdan haram kokusu geliyor." buyurdu. O şahıs hayret içinde kaldı. Koyunları<br />

helâl para ile satın almış, hanımı da yağı kendi eliyle çekmişti. Evine dönünce yağın<br />

durumunu araştırdı. Koyunlarından bâzısı bir ara başkalarının arâzisine giderek orada<br />

otlamış. Yağdaki haramlık kokusunun buradan geldiğini anladı.<br />

Mevlevî Bereketullah ilk talebelerinden idi. Bir gün Ebü'l-Hayr'ın huzûruna gelip, bir mikdâr<br />

para hediye etti. Bir iki gün dergâhta kaldıktan sonra, memleketine geri döndü. Ebü'l-Hayr<br />

arkasından şöyle bir mektup yazdı:<br />

"Sizin dönmek üzere izin aldığınız gün ikindiden sonra kalbime hakkınızda bir lütufsuzluk,<br />

hoşnutsuzluk vâsıl oldu. Hemen sizi aradık, fakat gitmişsiniz. Hediyeniz geri gönderildi.<br />

Çünkü sizin hâliniz şüphelidir. Eğer durumunuz iyi olsa idi, kalbimde size karşı hoşnutsuzluk

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!