22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

YÂ RESÛLALLAH SANA MİSÂFİR GELDİM<br />

Ebü'l-Hayr Aktâ, Medîne'de beş gün aç kalmıştı. Hücre-i seâdetin yanına gelip, Resûlullah'a selâm<br />

verdi ve; "Yâ Resûlallah, sana misâfir geldim." diye arzetti. Bir yana çekilip uyudu. Rüyâda,<br />

Resûlullah efendimizin geldiğini gördü. Sağında Ebû Bekr Sıddîk, solunda Ömer Fârûk ve önünde<br />

Aliyyül Mürtezâ vardı. Hazret-i Ali gelip; "Yâ Ebel Hayr! Kalk, ne yatıyorsun? Resûlullah efendimiz<br />

geliyor." dedi.Hemen kalktım. Resûlullah efendimiz gelip, büyük bir ekmek verdi. Ebü'l-Hayr diyor<br />

ki: "Çok aç olduğum için, hemen yemeye başladım. Yarısı bitince uyandım. Kalan yarısını elimde<br />

buldum."<br />

BURASI EVİN İÇİ SAYILMAZ<br />

Hamzet bin Abdullah anlatır: "Bir gün Ebü'l-Hayr Tinâtî hazretlerini ziyâret için yola çıkmıştım.<br />

Niyetim, işim acele olduğundan ziyâret edip, evde bir şey ikrâm ederse yemeden çıkmaktı. O niyetle<br />

evine vardım. Hal hatır sorduktan sonra müsâade istedim. O da müsâade etti. Beni dışarıya çıkardı.<br />

Sonra biraz beklememi söyleyip, bir tabak içinde yemek getirdi. "Burası evin içi sayılmaz. Onun için<br />

burada ikrâm edileni yiyebilirsin. Buraya kadar gelip de, bir şey yemeden gidilmez. Buradaki<br />

yemekler ihlâs ile pişirilmiştir. Onun için bunlarda şifâ vardır." buyurdu. Ben de bir kenara oturup,<br />

ikrâm edilen yemeği yedim."<br />

1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.10, s.377<br />

2) Tabakât-uş-Şâfiiyye; s.370<br />

3) Risâle-i Kuşeyrî; s.154<br />

4) Nefehât-ül-Üns; s.255 (Fârisî 200)<br />

5) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.109<br />

6) Tezkiret-ül-Evliyâ; s.337<br />

7) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.271<br />

8) Tabakât-ı Ensârî; s.398<br />

9) Sefînet-ül-Evliyâ; s.150<br />

10) Sıfat-üs-Safve; c.4, s.235<br />

11) Tabakât-ı Evliyâ; s.190<br />

12) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.4, s.69<br />

EBÜ'L-HAYR FÂRÛKÎ;<br />

Hindistan'ın büyük velîlerinden. İsmi Abdullah olup, babasınınki Şah Muhammed Ömer'dir.<br />

Lakabı Muhyiddîn'dir. Çırağ-ı Nebevî ismi ile de meşhurdur. Dedesi, büyük âlim Abdullah-ı<br />

Dehlevî'nin halîfesi Ahmed Saîd-i Fârûkî'dir. Ebü'l-Hayr, 1856 (H.1272) senesinde<br />

Abdullah-ı Dehlevî Dergâhında doğdu.<br />

Ebü'l-Hayr'ın babası Şah Muhammed Ömer'in çocuğu olmuyordu. Bir gün ağabeyi<br />

MuhammedMazhar, babası Ahmed Saîd'in huzûrunda iken; "Kardeşim Şah Muhammed<br />

Ömer'in bir çocuğu olması için duâ buyursanız." dedi. Ahmed Saîd-i Fârûkî de; "İnşâallah<br />

çocuğu olur. Allahü teâlâ kerîmdir ve kâdirdir. Dilerse bir çocuk ihsân eder." buyurdu. Sonra<br />

Ahmed Saîd-i Fârûkî'nin tasavvur ve himmeti ile Muhammed Ömer'in evlenmesinden on<br />

sene sonra bir oğlu dünyâya geldi. Dedesi ona Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin lakabı olan<br />

Muhyiddîn lakabını, Abdullah ismini ve hayırlı bir insan olması dileğiyle Ebü'l-Hayr<br />

künyesini verdi.<br />

Onun doğumu ile ilgili olarak şöyle bir şiir yazılmıştır:<br />

"Ebü'l-Hayr, Saîd ve Ömer'in servi bahçelerinde, şerrin kökünü kazıyıcı hep hayır<br />

söyleyicidir. O, Allah ve Resûlünü sever. Resûlullah'ın hak saçan yolunun fedâisidir. Onun

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!