22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

insanlara; "Ey insanlar!Yemîn ederim ki, biraz önce kalbimden Ebü'l-Hasan hazretleri<br />

hakkında uygun olmayan şeyler düşünmüştüm. Kalbimden geçeni anlıyarak, beni huzûrlarına<br />

çağırıp nasîhat ettiler. Şimdi hakîkatı anlamış bulunuyorum. Şâhid olunuz ki, huzûrunuzda<br />

tövbe istigfâr ediyorum." dedi. Bunun üzerine Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî o kimseye yeni bir elbise<br />

giydirip; "Allahü teâlâ sana seçilmişlerin muhabbetini versin. Sana hayırlar, bereketler ihsân<br />

eylesin." diye duâ eyledi.<br />

Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî hazretleri; "Mısır'da Muhammed Hanefî isminde birisi ortaya çıkacak.<br />

Bizim yolumuzda yürüyüp, meşhûr ve büyük şân sâhibi olacaktır. Kırmızıya yakın beyaz<br />

benizlidir. Sağ yanağında bir ben bulunur. Gözünün beyazı çok beyaz, siyahı da tam siyahtır.<br />

Yetim ve fakir olarak yetişir. Benden îtibâren beşinci sıradaki halîfemiz olur." buyurdu.<br />

Gerçekten öyle olmuştur. Vasıfları anlatılan Muhammed Hanefî, bu büyüklerin yolunu<br />

Nâsırüddîn ibni Melik'ten, o, dedesi Şehâbüddîn bin Melik'ten, o, Yâkut Arşî'den, o,<br />

Mürsî'den, o da, Şâzilî'den almıştır.<br />

Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî, Allahü teâlânın nihâyetsiz ihsân ve ikrâmlarına kavuşmuş, görünen ve<br />

görünmeyen bütün olgunluklara erişmişti. Bir gün seyâhate çıkmıştı. Kendi kendine; "Yâ<br />

Rabbî! Sana ne zaman şükür edici bir kul olabilirim?" dedi. Bu sırada gâibden bir ses; "Bana<br />

şükür edici bir kul olabilmen için, yeryüzünde senden fazla nîmet verilmiş bir kulun<br />

olmadığını düşünmelisin." diyordu. Bu sözleri işitince; "Yâ Rabbî! Kendimden fazla nîmet<br />

verilmiş bir kimsenin olmadığını nasıl düşünebilirim? Zîrâ sen, peygamberlere, âlimlere,<br />

pâdişâhlara herkesten fazla nîmet verdin." dedi. Bu defâ; "Eğer peygamberlere<br />

(aleyhimüsselâm) nîmet verilmeseydi, sen doğru yolu bulamazdın. Âlimler olmasaydı,<br />

dinden çıkıp küfre girerdin. Pâdişâhlar olmasa, evinde emin bir hâlde rahat oturabilir miydin?<br />

Bunların hepsi, sana ihsân ettiğim nîmetlerden değil midir?" buyruldu.<br />

Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî hazretleri Resûlullah efendimizi sallallahü aleyhi ve sellem rüyâda<br />

gördü. Peygamber efendimiz ona; "Yâ Ali! Elbiselerini kirden temizle ki, her nefesinde<br />

Allahü teâlânın imdâdına mazhâr olasın." buyurdu. "Yâ Resûlallah! Benim elbisem<br />

hangisidir?" dedim. Buyurdu ki: "Allahü teâlâ sana beş hil'at giydirmiştir. Muhabbet, tevhîd,<br />

mârifet, îmân ve İslâm hil'atlarıdır. Allahü teâlâya muhabbet edene, sevene her şey kolay<br />

olur. Allahü teâlâyı tanıyanın gözünde dünyâdan bir şey kalmaz. Allahü teâlâyı vahdâniyetle<br />

bilen, O'na hiçbir şeyi ortak koşmaz. Allahü teâlâya inanan, her şeyde emin olur. İslâmla<br />

sıfatlanan, Hak teâlâya âsî olmaz. Eğer âsî olursa, af diler. Af dilerse, kabûl edilir.<br />

Ebü'l-Hasan der ki: Bu îzâhtan, Allahü teâlanın Kur'ân-ı kerîmde meâlen; "Ve elbiseni<br />

temizle." âyetinin mânâsını anladım."<br />

Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî hazretleri talebelerine nasihat ederek buyurdu ki:<br />

"Yolumuzun esâsı beş şeydir: 1) Gizli ve âşikâr, her hâlükârda Allahü teâlâdan korku hâlinde<br />

olmak. 2) Her hal ve ibâdetinde, Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem ve Eshâbının<br />

(radıyallahü anhüm) gösterdiği doğru yola uyup, bid'at ve sapıklıklardan sakınmak. 3)<br />

Bollukta ve darlıkta, insanlardan bir şey beklememek. 4) Aza ve çoğa râzı olmak. 5) Sevinçli<br />

veya kederli günlerde cenâb-ı Hakk'a sığınmak."<br />

"Bizim yolumuzda olan talebe, din kardeşlerini, arkadaşlarını, son derece merhametle<br />

gözetmeli, onlara son derece hürmet etmelidir. İçlerinden birini kendisine sohbet arkadaşı<br />

seçmeli, bu arkadaş, gaflete düştüğünde, seni uyandırmalı, ibâdette tenbelliğe düştüğünde<br />

seni heveslendirmeli, âciz kaldığın yerde sana yardım etmeli ve sen doğru yoldan kaydıkça<br />

seni doğru yola çekmeli. Sana nasihat vermeli, kötü harekette bulunduğunda veya bir günah<br />

işlediğinde sana uymayıp vaz geçirebilecek vasıflarda olmalıdır. Arkadaşlarına gelebilecek<br />

eziyetlere mâni olmalısın. Güzel ahlâk edinip, şefkat ve merhamet üzere bulunmalısın. Hak<br />

teâlâya, itâat ve ibâdeti, bu yola hizmeti gözetmeli ve buna sımsıkı sarılmalısın. Lüzumsuz<br />

şeylerle gözü meşgûl edip, gönlü dağıtmamalısın. Zîrâ bu, insandaki şehvet kuvvetini

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!