22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

u ve bunun gibi şüpheye yer veren düşünceler içindeyken, Ebü'l-Hasan o talebeye: "Ben sana böyle<br />

söylüyorum. Yoksa delîl mi istiyorsun?" buyurdu. Bundan sonra da sağ elini uzattı. Talebe, hocasının<br />

sağ elinin meşrıka kadar uzandığını gördü. Sonra sol elini uzattı. O da magribe kadar uzandı. Sonra<br />

sağ elini sol eline doğru yaklaştırdı. O kadar ki, iki elinin birleşmesi için arada çok az bir mesâfe<br />

kalmıştı. Nihâyet iki eli arasında gördüğüm nûr, insan şeklinde duruyordu. Benim nûr şeklinde<br />

gördüğüm o şey, şimdi siyah ve çok çirkin bir şekildeydi ve Ebü'l-Hasan'a kendisini bırakması için<br />

yalvarıyordu. Ebü'l-Hasan ellerini biraz daha yaklaştırdı. O elindeki acâib şeyin bağırması, feryâdı<br />

daha da fazlalaştı. Nihâyet, o iğrenç ve çirkin şekil bir duman hâline geldi. Havada yok olup gitti. Bu<br />

hâli müşâhede edip gören talebenin gönlüne gelen îtirâz ve şüphe şeklindeki düşünceler artık yok<br />

oldu.<br />

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.163<br />

2) Hüsn-ül-Muhâdara; c.1, s.516<br />

3) Şezerât-üz-Zeheb; c.5, s.52<br />

4) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.161<br />

5) Tabakât-ül-Evliyâ; s.452<br />

6) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.8, s.235<br />

EBÜ'L-HASAN-I ŞÂZİLÎ;<br />

On ikinci yüzyılda Kuzey Afrika'da yetişen büyük velîlerden. Şâziliyye adı verilen tasavvuf<br />

yolunun kurucusudur. İsmi, Ali bin Abdullah bin Abdülcebbâr, künyesi, Ebü'l-Hasan, lakabı<br />

Nûreddîn'dir. Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem torunu hazret-i Hasan'ın<br />

soyundan olup şeriftir. 1196 (H.592) senesinde Tunus'un Şâzile kasabasında doğduğu için<br />

Şâzilî nisbesiyle meşhûr olmuştur. 1256 (H.654) senesinde hac yolculuğu sırasında<br />

Hamisre'de vefât etti. Kabri, Hamisre mevkiindeki Ayzâb sahrâsındadır.<br />

Küçük yaştan îtibâren doğduğu Şâzile kasabasında ilim öğrenmeye başlayan Ebü'l-Hasan-ı<br />

Şâzilî, önceleri kimyâ ilminde uzun çalışmalar ve araştırmalarda bulundu. Bu ilimde iyi<br />

yetişmesi için cenâb-ı Hakk'a yalvararak duâ ediyordu. Bu esnâda, aldığı mânevî bir işâretle,<br />

tasavvuf yoluna yöneldi. Din ilimlerinin hepsinde mütehassıs ve derin âlim oldu. Hepsinin<br />

inceliklerine ve sırlarına kavuştu. Tefsîr, hadîs, fıkıh, usûl, nahiv, sarf, lügat ilimleri yanında,<br />

zamânın fen ilimlerinde de yüksek âlim oldu. Zamânındaki âlimler ve diğer insanlar onun<br />

ilimdeki bu yüksek derecesi karşısında üstünlüğünü kabûl ettiler.<br />

Zâhirî ilimlerde bu derece yüksek olan Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî hazretleri, tasavvufa karşı alâka,<br />

ilgi duydu. Birçok velînin sohbetinde bulunup, onlardan istifâde etmeye çalıştı. Bu sebeple<br />

pek çok seyâhat yaptı. Bir defâsında Irak'a giderek buradaki âlimlerden Ebü'l-Feth Vâsıtî'nin<br />

sohbetlerinde bulundu. O sıralarda zamânın en büyük velîsini arıyordu. Bir gün, Ebü'l-Feth<br />

Vâsıtî hazretleri ona dönerek; "Sen onu Irak'ta arıyorsun. Halbuki aradığın kimse, senin<br />

memleketindedir. Oraya dön, orada bulacaksın." buyurunca, geri memleketine döndü.<br />

Büyük velîlerden olan Şerîf Ebû Muhammed Abdüsselâm İbn-i Meşîş-i Hasenî hazretlerinin,<br />

aradığı zât olduğunu anladı. İbn-i Meşîş hazretleri, Rabat (Ribâte)' deki bir dağda mağarada<br />

yaşamaktaydı. Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî, onun huzûruna çıkmak için, dağ eteğinde bulunan<br />

çeşmeden gusl abdesti aldı. Kendindeki bütün meziyetleri ve üstünlükleri unutarak, yâni tam<br />

bir boş kalb ve ihtiyaç ile huzûrlarına doğru yürüdü. İbn-i Meşîş hazretleri de mağaradan<br />

çıkmış, aynı şekilde ona doğru yürüyordu. Karşılaştıklarında hocası selâm verip, Resûlullah<br />

efendimize kadar uzanan nesebini tek tek saydıktan sonra ona: "Yâ Ali, bütün ilim ve<br />

amelinizden soyunarak tam bir ihtiyaç ile buraya çıktınız ve bizdeki dünyâ ve âhiret servet ve<br />

zenginliğini aldınız." buyurdu. Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî diyor ki: "Onun bu hitâbından sonra,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!