22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Timsahın yanına vardı. "O adamı bırak!" dedi. Timsah adamı bıraktı. Sonra timsahın üzerine<br />

elini koydu ve "Öl!" dedi. Timsah o anda öldü. Sonra o adama; "Haydi, kıyıya git." buyurdu.<br />

Adam; "Bu kabarık dalgalar arasında kıyıya nasıl giderim?" dedi. Hocam ise; "Sen kıyıya<br />

doğru git! Hiçbir şey olmaz. Deniz de sana bir şey yapamaz. Çünkü bu yol senin için kurtuluş<br />

yoludur." dedi ve kendisi de berâber, karada yürüyor gibi, deniz üzerinde yürüyerek sâhile<br />

geldiler. Orada bulunan herkes hocamın bu kerâmetini gördü."<br />

Büyük hadîs âlimlerinden Abdülazîm-i Münzirî hazretleri diyor ki: "Ebü'l-Hasan Kûsî ile<br />

1209 (H.606) yılında Kınâ şehrinde karşılaştım. Onun bereketli sohbetlerinde bulunanların<br />

hallerinin değiştiğini, bunun açıkça belli olduğunu gördüm. Talebe yetiştirmekte pek mâhir<br />

idi. Kendisinden birçok kimse istifâde etti. Allahü teâlâ, onun vâsıtası ile pekçok kimseye<br />

hidâyet, kurtuluş nasîb etti."<br />

Bir defâsında Ebü'l-Hasan Kûsî yedi kişilik yemek hazırlattırdı. Bu yemekten yüze yakın<br />

kimse yedi ve yemek hepsine yetti. Hattâ bir mikdâr da arttı.<br />

Ebü'l-Hasan Kûsî sohbetinde bulunmak ve kendine talebe olmak için biri geldiğinde, başını<br />

önüne eğerek bir müddet düşünür, Allahü teâlânın izniyle, kalp gözüyle o gelen kimsenin<br />

Levh-ül-Mahfûz'daki hâlini görür, ona göre, talebeliğe kabûl eder veya geri gönderirdi.<br />

Yine bir gün bir kimse gelerek sohbetinde ve hizmetinde bulunmak istediğini söyledi.<br />

Ebü'l-Hasan Kûsî o kimseye; "Bizim yanımızda sana verebileceğimiz bir vazîfe yok. Ancak,<br />

istersen her gün bir bağ halfâ (kandırma) otu getirirsen, hizmette bulunmuş olursun."<br />

buyurdu. O kimse; "Peki." deyip ayrıldı. Her gün orağını alıp gider bir bağ halfâ otu getirirdi.<br />

Bir zaman sonra usanıp, bu işi terketti. Rüyâsında kıyâmetin koptuğunu ve kendisinin ateşe<br />

düşmek üzere olduğunu ve Ebü'l-Hasan hazretlerinin hânekâhına getirdiği bir bağ halfânın,<br />

ateş ile kendisi arasında set, siper olduğunu gördü. O halfa bağı kendisini ateşten uzaklaştırdı.<br />

Ebü'l-Hasan Kûsî'ye gelip gördüklerini anlattı. Ebü'l-Hasan; "Biz sana ne dedik? Bizim<br />

yanımızda seni ıslâh edecek hizmetin, halfâ taşımak olduğunu söylemedik mi?" buyurdu.<br />

Bunun üzerine o kimse istigfâr etti ve eski hizmetine devâm etti.<br />

Ebü'l-Hasan Kûsî 1215(H.612) senesinde başka bir rivâyette ise 1216 (H.613) senesinde<br />

Mısır'da Nil Nehri sâhilinde bulunan ve Kûs'a yakın olan Kınâ şehrinde vefât etti. Ders<br />

verdiği medresenin bahçesine, hocası Abdürrahîm el-Kınâvî'nin yanına defnedildi. Kabrini<br />

ziyâret edip, onun hürmeti için, onu vesîle ederek yapılan duânın kabûl olunduğu çok<br />

görülmüştür.<br />

Rivâyet edilir ki: "Biri, Ebü'l-Hasan hazretlerinin türbesine yakın bir yerde, çirkin bir günah<br />

işlemek üzereydi. Tam bu sırada, Ebü'l-Hasan hazretlerinin kabrinden; "Ey Filân! Bu işi<br />

yaparken Allahü teâlâdan hayâ etmiyor musun?" diyen bir ses duyuldu. Böylece o kimse,<br />

büyük günah işlemekten vazgeçti.<br />

KADİR GECESİ<br />

Ebü'l-Hasan Kûsî'nin talebelerine ders verdiği bir hânekâhı vardı. Her gün ve gecesinde bir defâ<br />

hânekâha giderek, talebelerinin hâllerini kontrol ederdi. Bir Ramazân-ı şerîfin son gecesi yine<br />

hânekâha geldiğinde, talebelerden birisinin ağladığını görüp, sebebini sordu. Talebe; "Efendim! Bu<br />

gece rüyâmda, bu gecenin Kadir gecesi olduğunu müşâhede ettim. Herkesi secde ediyor gördüm. Ben<br />

de secde etmek istedim. Fakat bütün gayretlerime rağmen secde edemedim. Sanki karnımda demirden<br />

bir direk vardı ve eğilemiyordum. Bu demir direk, secde etmeme mâni oluyordu."<br />

Talebenin bu anlattıklarını dinleyen Ebü'l-Hasan, tebessüm edip buyurdu ki: "Evlâdım! Bunun için<br />

hüzünlenme, korkma!O demir bir direk gibi secde etmene mâni olan şey, senin içine bizim<br />

tarafımızdan konulmuş bir şeydir. Senin gördüğün o hâl, şeytânî bir hâldir. Eğer secde etseydin,<br />

şeytan senin içine girmek için yol bulmuş olacaktı." Bu sözleri dinleyen talebe; "Bu hâlin böyle<br />

olduğunu ben nereden bileyim. Hâl gerçekten bu anlatılan gibi midir?" diye düşündü. Hâtırına gelen

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!