22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

11) Mecâlis-ül-Uşşâk; No: 6<br />

12) Heft İklim; No: 837<br />

13) Riyâd-ül-Ârifîn; s.47<br />

14) Hazînet-ül-Asfiyâ; c.1, s.522<br />

15) Makâmât-ı Ebû Saîd Ebü'l-Hayr; s.53<br />

16) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.5, s.39<br />

EBÜ'L-HASAN KÛSÎ;<br />

Evliyânın büyüklerinden. İsmi Ali olup, babasınınki Humeyd (veya Ahmed)'dir. Künyesi<br />

Ebü'l-Hasan'dır. Mısır'da, Nil Nehri sâhilinde bulunan Kûs kasabasındandır. Buna nisbetle<br />

Kûsî denilmiştir. Doğum târihi bilinmemektedir.<br />

Ebü'l-Hasan el-Kûsî hazretleri, o zamanda bulunan evliyânın en büyüklerinden Abdürrahîm<br />

el-Kınâvî hazretlerinin dâmâdı ve en üstün talebesi idi. Zâhirî ve bâtınî birçok ilimleri ondan<br />

öğrendi. Ayrıca; İbn-i Dakîk-il-İyd (Muhammed bin Ali el-Kuşeyrî), Ebû Yahyâ bin Şâfiî,<br />

Ebü'l-Kâsım el-Meragî gibi meşhur âlimlerin sohbetlerinde bulunup, kendilerinden ilim<br />

öğrendi. Kendisinden ise; Ebû Yahyâ, Yûsuf bin Muhammed bin Ali Ebû İshâk bin Adîs,<br />

İlmüddîn Ebû Tâhir İsmâil bin İbrâhim bin Câfer el-Menfelûtî ve başka âlimler ilim<br />

öğrendiler.<br />

Ebü'l-Hasan el-Kûsî hazretleri, hâli ve yaşayışı insanlara örnek, fazîletler ve kerâmetler<br />

sâhibi çok yüksek bir zât idi. Tasavvuf ehli olan büyük zâtların sohbetlerinde çok bulunurdu.<br />

Babası, elbise ve kumaş boyacılığı yapardı. Oğluna da; "Bana yardım etmiyorsun, gidip<br />

sûfîlerin sohbetinde bulunuyorsun." diyerek sitem ediyordu. Bir gün Ebü'l-Hasan, boyanacak<br />

elbiselerden birini, boyanın içine batırdı. Babası, hiddetlenip; "Ne yaptın? O elbise, o boya<br />

ile boyanmayacaktı. Elbisenin sahibine ne cevap vereceğim?" diye çıkıştı. Ebü'l-Hasan,<br />

elbiseyi boyanın içinden çıkarınca, esvabın o boyanın renginde olmayıp istenilen renge<br />

boyandığını gördüler. Babası, bu hâli görünce oğlunu serbest bıraktı. Sûfîlerin sohbetlerinde<br />

bulunmasına hiç mâni olmadı.<br />

Talebelerinden Ebû Abdullah Muhammed bin Ahmed el-Kureşî, Ebü'l-Hasan Kûsî'nin<br />

hizmetinde bulunuyordu. Memleketi, bulunduğu yere çok uzaktı ve dokuz aydır âilesinden<br />

hiç kimseyi görmemişti. Kendilerini çok özlemişti. Kınâ şehrinde, Ebü'l-Hasan hazretlerinin<br />

hânekâhında bu düşünceler içinde iken, birden bire Ebü'l-Hasan ona; "Âile efrâdını çok<br />

özledin değil mi?" deyince; "Evet." cevâbını aldı. Onu bir odaya götürdü. Gözlerini<br />

kapamasını emretti. Kapadı. Biraz sonra; "Başını kaldır!Gözlerini aç!" buyurdu. Gözlerini<br />

açtığında, kendini memleketindeki evinin önünde buldu. Halbuki, Kınâ şehri ile memleketi<br />

arası 15 günlük yol idi. Eve girdi. Çoluk çocuğu ile görüştü. Bir gün kaldı. Evindekiler ile<br />

berâber iki defâ yemek yedi. Annesine de, evin ihtiyaçları için 20 dirhem para verdi. Akşam<br />

ezânı okununca evden çıktı. Allahü teâlânın izni ile, bir anda kendini Kınâ şehrindeki<br />

hocasının hânekâhında buldu. Akşam namazından sonra Ebü'l-Hasan ona iltifât ederek;<br />

"Arzu ve iştiyâkın, özlemin geçti mi?" diye sorunca; "Evet efendim." dedi. Bir ay sonra<br />

Ebü'l-Hasan ona tekrar izin verdi. Bu sefer normal yürüyerek memleketine geldi. Evindekiler<br />

onu görünce çok sevindiler. Önceki gelişinde, kendilerinden habersiz ayrıldığı için onu çok<br />

merak etmişler ve bir yerlerde ölmüş olabileceğini düşünmüşlerdi. O, kendilerinden özür<br />

dileyerek lâfı kesti ve hocasının bu kerâmetini kendileri hayatta iken hiç kimseye anlatmadı.<br />

İlmüddîn İsmâil bin İbrâhim el-Menfelûtî şöyle anlattı: "Bir gün hocam Ebü'l-Hasan Ali bin<br />

Humeyd ile berâber deniz kenârında bulunuyorduk. Hocam abdest alıyordu. Birden bir<br />

feryâd işittik. Bir kargaşalık meydana geldi. Sebebini sorduk. Timsahın, kıyıda duran bir<br />

adamı yakalayıp, denizin içine doğru götürdüğünü söylediler. Baktık, timsah yakaladığı<br />

kimse ile berâber, kıyıdan uzaklaşıyordu. Hocam, timsaha; "Dur!" buyurdu. Timsah olduğu<br />

yerde kaldı. Sonra hocam; "Bismillâhirrahmânirrahîm." diyerek, deniz üzerinde yürüdü.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!