22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

çatallı ve çatalsız hurmalıklar vardır ki, hepsi bir su ile sulanıyor. Halbuki yemişlerin<br />

de bâzısını bâzısına üstün kılıyoruz." (Tad, renk ve kıymetleri başka başkadır.) Şüphesiz<br />

ki, bunlardan da düşünen bir topluluk için pekçok ibretler (alâmetler) vardır."<br />

meâlindeki Râd sûresi 4. âyetinde bildirdi.<br />

Daha sonra Allahü teâlâ, her şeyin yaratıcısı olduğuna, bir olduğuna, işlerinin intizam ve<br />

tertip dâiresinde cereyân etmesi ile delil getirdi. Allahü teâlâ işlerinde hiç bir ortağı<br />

bulunmadığını; "Eğer yer ile gökte, Allah'tan başka ilâhlar olsaydı, bunların ikisi de<br />

fesâda uğrar, yok olurdu." meâlindeki Enbiyâ sûresi 28. âyet-i kerîmesi ile bildirdi.<br />

Sonra, önce yaratıldıklarını kabûl ettikleri halde, öldükten sonra tekrar diriltilmeyi inkâr<br />

edenlere karşı tekrar yaratılmalarının mümkün olduğunu bildirdi. Onlar tekrar yaratılmayı<br />

uzak görerek, çürümüş kemikleri kim diriltecek dedikleri zaman, meâlen; "(Ey Resûlüm) de<br />

ki: "Onları ilk defâ yaratan diriltir ve O her yaratılanı tamâmiyle bilir." (Yâsîn sûresi:<br />

79) buyurdu. Sonra bunu onlara meâlen; "O (Allah) ki, size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da,<br />

şimdi siz ondan yakıp duruyorsunuz." (Yâsîn sûresi: 80) âyet-i kerîmesi ile beyân eyledi.<br />

Yaş ve yeşil iki ağaç olan ve rüzgâr sebebiyle biri diğerine sürtülünce tutuşan uşar ve murah<br />

denilen ağaçlardan ateşin çıkarılmasını, çürümüş kemiklere, parçalanmış derilere, hayâtı iâde<br />

etmenin câiz olduğuna delil getirdi. (Uşar ile murah, eskiden Arapların ateş çıkarmak için<br />

kullandıkları iki ağaçtır.)<br />

Peygamber efendimizin son peygamber olduğunu bildiren ve O'nun peygamberliğini kabûl<br />

etmeyen yahûdî ve hıristiyanlara cevap veren Ebü'l-Hasan-ı Eş'arî hazretleri buyurdu ki:<br />

"Allahü teâlâ Resûlullah'a sallallahü aleyhi ve sellem peygamber olduğu ve bildirdiklerinin<br />

doğru olduğu hakkında mûcizelerle yardım eyledi. Resûlullah'a en büyük mûcize olarak<br />

Kur'ân-ı kerîm verildi. Müşrikler, Kur'ân-ı kerîmin Allahü teâlânın kelâmı olduğuna<br />

inanmıyorlar, hazret-i Muhammed'in sözüdür, diyorlardı. Allahü teâlâ, o zaman en fasîh ve<br />

edebiyâtta zirveye ulaşmış olanlarından, Kur'ân-ı kerîmin on sûresi veya bir sûresi gibi bir<br />

söz söylemelerini istedi. İnsanlar ile cinlerin bir araya gelip çalışsalar, bunu<br />

yapamayacaklarını bildirdi. Nitekim onlar, böyle bir söz söylemekten âciz kaldılar. Böylece<br />

onların, Resûlullah'a îmân etmeme husûsunda özürleri ortadan kalkmış oldu.<br />

Hazret-i Mûsâ da Firavn'ın sihirbâzlarını, asâsıyla rezîl ve rüsvâ edip, hem sihirbazların, hem<br />

de diğer insanların kendisine îmân etmeme mâzeretlerini ortadan kaldırdı. Mûsâ<br />

aleyhisselâmın asâsından meydana gelen hârikulâde hâllerin kendi güçleri dışında olduğuna,<br />

böyle bir şeyi yapabilmenin hatırlarından bile geçmediğine, böyle bir şeyi ancak Allahü<br />

teâlânın yapacağına, hem sihirbazlar, hem de başkaları kanâat getirdi. (Nihâyet, bu mûcize<br />

karşısında sihirbazlar, hazret-i Mûsâ'ya îmân ettiler.)<br />

Hazret-i Îsâ da ölüleri ilaçsız diriltmek, anadan doğma körleri ve derisi alaca, abraş olanları<br />

iyileştirmek, o zamanda insanları âciz bırakan şeylerle (mûcizelerle), o devre göre tıpta en<br />

yüksek dereceye ulaşan tabiplerin kendisine inanmama mâzeretlerini ortadan kaldırdı.<br />

(Çünkü böyle işleri, ancak Allahü teâlânın yardım ettiği bir kimse yapabilirdi.)<br />

Resûlullah efendimiz, kendi kavminden olan, edebiyâtta yüksek dereceye ulaşan ediblerin,<br />

kendisine îmân etmeme husûsunda bu mâzeretlerini bertaraf etti. Çünkü, Kur'ân-ı kerîmin<br />

edebî yüksekliğini onlar da kabûl ediyorlardı.<br />

İşte Resûlullah efendimiz yukarıda bildirilen yanlış yollara sapmış kimselere, getirdiği<br />

deliller ve mûcizelerle, gittikleri yolun bozukluğunu, dâvet ettiği yolun en doğru olduğunu<br />

anlatıyordu. Resûlullah efendimiz, onlara dâimâ karşısında duramayacakları deliller getirdiği,<br />

aralarında uzun müddet kaldığı halde, fevkalâde ihtiraslarından dolayı îmân etme şerefine<br />

kavuşamadılar.<br />

Allahü teâlânın Resûlullah efendimize verdiği mûcizelerden bâzısı şöyledir: Şiddetli açlık<br />

vakitlerinde, kalabalık cemâatı, az bir yiyecek ile doyurması, susuzluk zamanlarında,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!