22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

in Ali Müdhac, Şeyh Muhammed bin Abdurrahmân el-Hatîb, Şeyh Şuayb bin Abdullah<br />

el-Hatîb, Şeyh Abdurrahîm bin Ali el-Hatîb, Şeyh Ahmed bin Ebî Bekr Baharemî, Şeyh<br />

Abdullah İbnü'l-Fakîh Baharemî, Şeyh Abdullah bin Ahmed el-Amûdî, büyük velî Abdullah<br />

bin Nâfi', Îsâ bin Ömer bin Behlül, Şeyh Muhammed bin Saîd el-Mağribî gibi sayısız<br />

zâtlardır. Burada en meşhûrları zikr edilmiştir. Abdullah bin Muhammed es-Sekkâf<br />

ekseriyetle El-Basît vel-Vesît, Mühezzeb, Muharrer adlı eserleri okutur bu vesîleyle<br />

kalbindeki gizli mânevî sırları talebelerine açıklardı. O her talebesine anlayabileceği ve<br />

seviyesine uygun ders verirdi. Nice kimseler onun bu tatlı üslûbu ve sohbetleri vesîlesiyle<br />

tasavvuf yolunda ilerlediler. Pek çok kimseye tarîkat yolunda icâzet verdi ve hırka giydirdi.<br />

Nice kimseler onun gönülleri feth eden sohbetleri sebebiyle dünyâdan yüz çevirip, âhirete<br />

yöneldiler ve kötü sıfatlardan uzaklaşıp iyi ve güzel huylara sâhib oldular. O talebelerine ve<br />

sevenlerine şöyle buyururdu:<br />

"Kalb ile ilgili ameller işleyiniz. Zîrâ kalb ile yapılan ameller zâhirî amelleri güzelleştirir."<br />

Bâzı derslerinde fıkıh ilminin fazîletinden bahsederdi. Bu sebeple oğlu Ömer bütün ömrünü<br />

fıkıh ilmini öğrenmeye hasretmişti. Bir gün dersin bitiminde oğluna şöyle buyurdu:<br />

"Ey Ömer! Kalb ile ilgili amellere çalış. Çünkü fıkıh âlimlerinde ateşin alevi, tasavvuf<br />

ehlinde ise ateşin kor kısmı vardır."<br />

Bâzı zamanlar talebeleriyle birlikte seyâhate çıkan; peygamberlerin, âlimlerin ve velîlerin<br />

kabirlerini ziyâret eden Abdurrahmân bin Muhammed es-Sekkâf hazretleri onlardan istifâde<br />

ederdi.<br />

Talebelerinden Abdürrahîm bin Ali el-Hatîb şöyle anlattı:<br />

Hocamız ile berâber Hûd aleyhisselâmın kabrini ziyârete gitmiştik. Dönerken; "İnşâallah<br />

akşam namazında Rebî' beldesinde oluruz." buyurdu. Hâlbuki bulunduğumuz yer, Rebî'<br />

beldesine çok uzak idi ve vakit de isfirâr yâni güneşin, kendisine bakılacak kadar sararıp<br />

batmak üzere olduğu bir vakit idi. Hocamın bu sözüne çok hayret ettim. Sözünde bir hikmet<br />

bulunacağını düşünerek birlikte yürüdük. Bir taraftan da batmak üzere olan güneşe<br />

bakıyordum. Güneş sanki durmuştu. Biz Rebî' beldesine gelinceye kadar aynen o hâlde kaldı.<br />

Biz ismi geçen beldeye girince güneş battı. Namazlarımızı kıldık. Bu durum benim çok<br />

garibime gitmişti. Hocamın bir kerâmeti olduğunu anladım.<br />

Abdurrahmân bin Muhammed, talebelerinden bâzıları ile bir seferde idiler. Talebeler, çok<br />

susadılar. Yollar ıssız, su bulmak ihtimâli de çok zayıf idi. Şaşıran talebeler hocalarına bir<br />

şey diyemiyorlardı. Allahü teâlânın izni ile talebelerinin bu sıkıntılarını anlayan<br />

Abdurrahmân es-Sekkâf büyükçe bir taşın yanında durdu ve; "Şu taşı çevirin!" buyurdu. Taşı<br />

çevirdiklerinde, bir su kaynağı ile karşılaştılar ve çok sevindiler. Kana kana içip, abdest<br />

aldılar ve kaplarını doldurarak, yollarına devâm ettiler.<br />

Başka bir yolculukta, yanındakilere; "Şimdi hava çok sıcak. Birazcık konaklayalım. Hava<br />

serinleyince yola devâm ederiz." dedi. Öğrencileri; "Bu sıcak, hocamızın yola devâm<br />

etmelerine mâni değildir. İsterlerse, bu sıcak havada da yola devâm edebilirler. Burada<br />

konaklamalarında başka bir hikmet olsa gerek." diye düşünüp merakla beklerlerken,<br />

yanlarına, susuzluktan ölmek üzere olan bir âmâ çıkageldi. Yanında bulunanlara; "Şu<br />

yakınlarda su vardır. Bu zavallının ihtiyâcını giderin." diyerek, bir yeri târif etti. Gidip su<br />

getirdikten sonra yollarına devâm ettiler. Böylece orada biraz dinlenmelerinin hikmeti<br />

anlaşılmış oldu. Biraz sonra oraya bir kimse geldi. Âmâ da orada idi. Biraz önce başından<br />

geçen hâdiseyi, gelene anlattı. O kimse; "Bunda bir yanlışlık var. Ben buraları çok iyi<br />

tanırım. Bu civarda su bulmak ihtimâli hiç yoktur." dedi. Daha sonra bu hâli öğrenen<br />

talebeler, o suyun, hocalarının bereket ve kerâmeti ile bulunduğunu anladılar.<br />

Allahü teâlânın bildirmesiyle talebelerinin ve yanına gelen kimselerin kalplerinden geçenleri

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!