22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kapısına gidiyordum. Bu kapı, Allahü teâlânın kapısıdır." dedi.<br />

Muhammed Zafarî anlattı: "Bir gün akşam namazından sonra, Ebü'l-Hasan'ın huzûrunda<br />

bulunuyordum. Bir ara Ebü'l-Hasan Muhammed uyumaya başladı. O sırada hatırımdan;<br />

"Yatsı namazından önce nasıl uyuyor? Hâlbuki öyle uyumak iyi değildir." diye geçti. Vallahi<br />

bu düşünceler hatırıma gelir gelmez, Ebü'l-Hasan Muhammed gözlerini açıp; "Resûlullah<br />

efendimiz uyurlar, fakat kalbleri uyumazdı." dedi. Onun bu sözleri karşısında tüylerim diken<br />

diken oldu ve utandım."<br />

Ebü'l-Hasan Bekrî'nin annesi Hadîce hanım, geceleri ibâdet edip, gündüzleri oruç tutardı.<br />

Fakat oğlu Ebü'l-Hasan Bekrî'yi bâzı hususlarda beğenmezdi ve onu kırardı. Bu durum bir<br />

müddet devâm etti. Ebü'l-Hasan, bu duruma rağmen annesine hürmette kusûr etmez, ona<br />

hürmet ve saygıda âzami gayret gösterirdi. Ebü'l-Hasan Bekrî'nin annesi bir gece uyuyunca,<br />

rüyâsında kendisinin Resûlullah efendimizin mescidine girdiğini gördü. Ravda-i mutahherada<br />

pekçok kandil vardı. Bunlardan bir tânesi hem parlak, hem de daha güzeldi. O büyük ve<br />

güzel kandilin kime âid olduğunu sorunca; "Oğlun Ebü'l-Hasan'a âittir." denildi. Sonra,<br />

Hücre-i Seâdete gitti. Orada Resûl-i ekrem ile oğlunu gördü. Oğlu, uygun görmediği<br />

elbiselerle Resûlullah efendimizin yanında duruyordu. Kendi kendine; "Oğlumun, Resûlullah<br />

efendimizin huzûrlarında bu elbise ile bulunması hiç uygun değil." diyordu. Bu sırada Resûl-i<br />

ekrem; "Bu elbiseleri oğlunun giymesinde hiçbir mahzur yoktur." buyurdu. Bunun üzerine o;<br />

"Oğlumun bu hâlini kınadığım için tövbe ediyorum yâ Resûlallah!" dedi. O günden sonra<br />

annesi, Ebü'l-Hasan'ı hiç kınamadı.<br />

Ebü'l-Hasan Bekrî, çok kıymetli eserler yazdı. Eserlerinden bâzıları şunlardır: 1-<br />

Teshîl-üs-Sebîl: Yazmadır. Kur'ân-ı kerîm tefsîrine dâirdir. Buna Tefsîr-ül-Bekrî de denir.<br />

2) Şerh-ul-Lubâb lil-Müzeccid, 3) Şerhu Minhâc-in-Nebevî, 4) Tuhfetü<br />

Vâhib-il-Mevâhib fî Beyân-il-Makâmât vel-Merâtib: Tasavvuf ilmine dâir yazma bir<br />

eserdir. 5) Ed-Dürret-ül-Mükellile fî Feth-i Mekket-il- Mübeccele, 6)<br />

Ikd-ul-Cevâhir-ul-Behiyye: Resûlullah efendimize salevât-ı şerîfe okumaya dâirdir. 7)<br />

İrşâd-üz-Zâirîn li Habîbi Rabb-il-Âlemîn, 8) Şerhu Ravdı İbn-i Mukrî, 9)<br />

Şerh-un-Nefhat-ül-Verdiyye.<br />

NİÇİN BİNMİŞ?<br />

Mekke-i mükerremenin kâdılarından bir zât, bir kâfile ile berâber Medîne-i münevvereye gidiyordu.<br />

Kâfilede Ebü'l-Hasan Muhammed Bekrî de vardı. O, taht-ı revâna binmişti. Kalbinden,<br />

Ebü'l-HasanMuhammedBekrî'nin Medîne-i münevvere gibi mübârek bir şehre böyle taht-ı revânda<br />

gitmesinin hoş olmadığını geçirdi.Kendi kendine; "Onun gibi tasavvuf yolunda yüksek bir mertebeye<br />

kavuşmuş birinin, Resûl-i ekremin ziyâretine taht-ı revâna binmiş olarak gitmemesi gerekir." dedi. Bu<br />

düşünceleri hatırından geçirdiği zaman, Ebü'l-Hasan Muhammed Bekrî, taht-ı revânın kapısını açıp,<br />

ona doğru bakarak selâm verdi ve şöyle dedi: "Taht-ı revâna binmem gerekiyor. Çünkü özürüm var.<br />

Vallahi, eğer Resûlullah efendimizi yürüyerek ziyâret etmek mümkün olsaydı, hiçbir şeye binmeden<br />

yürüyerek ziyâretine giderdim. Eğer taht-ı revândan başkasına binmeye gücüm yetse idi, ona<br />

binerdim. Fakat, ondan başkasına binmem mümkün olmadığı için taht-ı revâna bindim."<br />

1) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.11, s.229<br />

2) El-A'lâm; c.7, s.57<br />

3) Şezerât-üz-Zeheb; c.8, s.292<br />

4) El-Kevâkıb-üs-Sâire; c.2, s.192<br />

5) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.181

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!