22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

herkese dokunan birini şikâyet etmek istedim. Üç gün kadar o dergâhta kaldım. Ebü'l-Hasan<br />

hazretlerinin heybetinden dolayı bir türlü bu şikâyeti dile getirmeye kâdir olamadım.<br />

Dördüncü gün Ebü'l-Hasan hazretleri bir bahçede talebeleri ile akşam namazını kıldılar.<br />

Namazdan sonra orada bir ok ve bir yay gördüler; "Yayı ve oku bana veriniz." buyurdu.<br />

Oradakiler ok ve yayı hemen verdiler. Ebü'l-Hasan oku yaya yerleştirip bana doğru döndüler<br />

ve; "Atayım mı?" buyurdular. "Ben de; "Siz bilirsiniz." dedim. O, bu cevâbımdan sonra oku<br />

attı. Ok bir ağacın dibine saplandı. O zaman Ebü'l-Hasan hazretleri; "Ey Muzaffer! Doğrusu<br />

istediğine kavuştun. O zâlim cezâsını gördü." buyurdu. Ben buna hayret edip; "Allahü<br />

ekber." diye tekbir getirdim. Oradakiler de tekbir söylediler. O gecenin sabahı olduğunda<br />

bana; "O zâlim kişi akşam namazı sonrasında evinin damında yatarken nereden geldiği<br />

bilinmeyen bir ok ile öldü." haberi bildirildi.<br />

Ebü'l-Hasan hazretlerinin ziyâretine gelenler pekçoktu.Bunların sayısının yedi bine ulaştığı<br />

bildirilmiştir.<br />

1) Menâkıb-ül-Ârifîn Kerâmât-ül-Kâmilîn, Üniversite Kütüphânesi,No: 558 vr, 169<br />

EBÜ'L-HASAN BEKRÎ;<br />

Mısır'da yaşayan velîlerin büyüklerinden. İsmi Muhammed olup, babasınınki de<br />

Muhammed'dir. Lakabı Tâcülârifîn, künyesi Ebü'l-Hasan, nisbesi ise Bekrî'dir. 1493 (H.899)<br />

yılında Kahire'de doğdu. Ebû Bekr-i Sıddık'ın neslindendir. Aynı zamanda soyu, hazret-i<br />

Hasan tarafından da Resûlullah efendimize ulaşır. 1545 (H.952) senesinde Kahire'de vefât<br />

etti. İmâm-ı Şâfiî'nin kabri civârına defnedildi.<br />

Sâlihâ bir hâtun olan annesi ona hâmile iken bir rüyâ gördü. Sanki güneş ve ay şehâdet<br />

parmağında idi. Uyandıktan sonra rüyâsını kocasına anlattı. Büyük âlim olan Muhammed bin<br />

Abdurrahmân şöyle dedi: "Doğacak oğlumuz, doğu ve batıyı ilim ile dolduracak." Nitekim<br />

öyle oldu. İlimde ve tasavvuf yolunda yüksek derecelere kavuştu. Tatlı ve hoş sohbetinden<br />

dolayı, insanlar onun meclisine koştu.Allahü teâlâdan bahsedince, en katı kalpler bile<br />

yumuşardı. Onun meclisinde bulunanlar kendilerinden geçerdi.<br />

Ebü'l-HasanMuhammed Bekrî'nin annesi her gün Allahü teâlâyı zikr ederdi. Oğlu<br />

Ebü'l-Hasan Muhammed'in doğumundan bir müddet geçmişti. Bir gün annesi, her günkü<br />

zikrini unutmuştu. O sırada Ebü'l-Hasan şehâdet parmağını kaldırarak, Allahü teâlânın zikrini<br />

annesine hatırlatmak için; "Allah, Allah, Allah!" dedi. Yanlarında bulunan ve Ebü'l-Hasan'ın<br />

konuştuğunu işiten bir kişi, çocuğun bu durumuna hayret ederek, kaç yaşında olduğunu<br />

sordu. Annesi oğlunun hâlini belirtmemek için, başka sözlerle durumu geçiştirdi.<br />

Küçük yaşta ilim tahsîline başlayan Ebü'l-Hasan Muhammed, fıkıh ve diğer ilimleri; Kâdı<br />

Zekeriyyâ, Burhâneddîn bin Ebû Şerîf ve daha birçok âlimden öğrendi. Tasavvuf yolunu,<br />

Radıyyüddîn Gazzî, Âmirî ve Abdülkâdir Deştûtî'den öğrendi.<br />

Ebü'l-Hasan Muhammed, tasavvuf yolunda hal ve ilim bakımından çok yüksekti. Allahü<br />

teâlâ, ona derin ilim ve mârifetler ihsân etmişti. Bir ilim dalında konuştuğu zaman, onun o<br />

ilimde deryâ gibi olduğu görülürdü. Nûrânî yüzlü ve görünüşü heybetli idi. Büyük-küçük,<br />

herkesin hakkına riâyet eder, onlara hürmet gösterirdi. Gizli ve açıktan çok sadaka verirdi.<br />

Devâsı, çâresi olmayan bir iş başına geldiği zaman, Allahü teâlâya sığınırdı. Devletin ileri<br />

gelenleri, onun çok meşakkat içerisinde olduğu halde Harem-i şerîfe gitmesine, her sene<br />

orada üç bin dinara ulaşan masraf yapmasına çok şaşarlardı. Hattâ ona; "Efendim! Hicaz'a ne<br />

kadar da çok gidiyorsunuz?" dediklerinde, onlara, "Siz memleket işleri ile alâkalı bir işiniz<br />

olduğu zaman ne yaparsınız?" dedi. Onlar; "Onu arz etmek için sultânın kapısına gideriz."<br />

dediler. Bunun üzerine o da; "İşte benim de hâcetim, dileklerim olduğu zaman, sultânın

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!