22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

af ve âfiyet isteyiniz." diye cevap verdi.<br />

Kalp ve gönül temizliğinden anlatırdı. Bu hususta; "İçinizi hırs, kin, hased gibi kötü<br />

huylardan temizleyiniz. Bunlardan biri varken kimse size yakın olmaz. Böyle olunca Allahü<br />

teâlânın sevgisi kalbinizde meydana gelmez." derdi.<br />

Yenilen içilen şeylerin helalden olmasına çok dikkat ederdi. Bu sebeple sohbetlerinde;<br />

"Gücünüz yettiği kadar, yiyip içtiklerinizin helal ve temiz olmasına dikkat ediniz. Çünkü bu,<br />

din binâsının ayakta kalmasını sağlayan bir temeldir. Bütün amellerinizin kabûlü buna<br />

bağlıdır.<br />

Allahü teâlânın sevgili kulları kendilerine gelen lokmaların nereden geldiğini iyi bilirler."<br />

Bir gün Ebü'l-Fadl hazretlerine Kur'ân-ı kerîmde; "Zulmedenlere meyletmeyin. Size ateş<br />

dokunur (Cehennem'de yanarsınız)." (Hûd sûresi: 113) meâlindeki âyet-i kerîme okundu ve;<br />

"Buradaki meyletmeye, nefse meyletme de girer mi?" diye soruldu. O; "Evet, zulüm de<br />

nefsin sıfatlarındandır." buyurdu.<br />

Ebü'l-Fadl Ahmedî bir gün Cennet'ten anlattı; "Cennet bâzı kimselere iştiyâk duyar, arzu<br />

eder. Tıpkı onların Cennet'i arzu ettikleri gibi. Bunlar îmân sâhibi sâlih kimselerdir. Bir kısım<br />

insanlar daha vardır ki Cennet onları arzu etmez ama onlar Cennet'i isterler. Bunlar ise âsî<br />

günahkâr müminlerdir. Bir başka grup insan daha vardır ki, Cennet bunları arzu eder. Ama<br />

bunların arzuları Cennet değildir. İşte bunlar hal sâhibi velîlerdir. Bunların dışında bir takım<br />

insanlar vardır ki, Cennet bunları kesinlikle istemez, onlar da Cennet'i istemezler. Bunlar da<br />

kıyâmet gününü ve sonrasını inkâr eden küfür ehlidir.<br />

Cennet ehli Cennet'te bir şey isteyip, temennî ettiğinde o nîmet hemen verilir." buyurdu.<br />

O GÜN GELMEDİKÇE...<br />

Abdülvehhâb-ı Şa'rânî hazretleri anlatır:<br />

"Bâzı geceler beni mânevî haller ve bilgiler kaplardı. Hemen onları yazardım. Ertesi gün Ebü'l-Fadl<br />

hazretleri ile görüştüğümüzde onları kendisine okur, arz ederdim. O sırada sarığının içinden bir kağıt<br />

çıkarır; "Oku!" derdi. Okuduğumda aynı mânevî bilgiler olduğunu görürdüm. Bir harf bile olsa,<br />

aralarında fark yoktu.<br />

Zamânında Emir Muhyiddîn isminde birisi zindana atılmıştı. Bu kişi Abdülvehhâb-ı Şa'rânî<br />

hazretlerine haber salıp zindandan kurtulması için duâ istedi. Bunun üzerine ona duâ etmeye başladı.<br />

Bu hâli kimse bilmiyordu. Yine duâ ettiği bir gece yanına Ebü'l-Fadl Ahmed hazretleri geldi ve;<br />

"Kardeşim Abdülvehhâb! Onun zindanda beş ay yedi gün kalması mukadderdir. O gün tamam<br />

olmadıkça kimse onu oradan çıkaramaz. Semâya çıkan duâlarını yine sana dönüyor gördüm."<br />

buyurdu.<br />

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.361<br />

2) Tabakât-ül-Kübrâ<br />

EBÜ'L-HASAN BA'KÛBÎ;<br />

Evliyâdan. İsmi, Ali bin İdrîs Ba'kûbî'dir. Çok kerâmetleri görüldü. Bağdât civârında yaşadı.<br />

Doğum ve vefât târihleri bilinmemektedir. Kerâmetleri görüldü.<br />

Kendisi anlatır: "Allahü teâlâ bana kâinâtın bütün sırlarını bildirdi." Sonra yine; "Cennetlik<br />

ve cehennemlik olanları, kabirdekilerin hallerini bilirim." buyurdu.<br />

Muzaffer bin Mühezzeb anlatır: "Bir gün Ebü'l-Hasan hazretlerinin dergâhına giderek zulmü

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!