22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

1) Tabakât-üs-Sûfiyye; s.366<br />

2) Hilyet-ül-Evliyâ; c.10, s.380<br />

3) Risâle-i Kuşeyrî; s.168<br />

4) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.119<br />

5) Nefehât-ül-Üns; s.194<br />

6) Tezkiret-ül-Evliyâ; c.2, s.255<br />

7) İslâm Âlimleri<strong>Ansiklopedisi</strong>; c.4, s.51<br />

EBÜ'L-BEREKÂT EMEVÎ HAKKÂRÎ;<br />

Irak ve Doğu Anadolu'da yaşayan büyük velîlerden. İsmi Sahr olup babasınınki de Sahr'dır.<br />

Künyesi Ebü'l-Berekât'tır. Hocası, Adiy bin Müsâfir'in kardeşinin oğludur. Emevî ve Hakkârî<br />

nisbet edildi. Aslen Lübnan'da Ba'lebek yakınlarında Beyt-i Fâr beldesinde doğdu. On<br />

üçüncü asrın sonlarında Hakkâri'de vefât etti. Amcasının inşâ ettirdiği ve kendisinin ders<br />

verdiği zâviyeye defnedildi.<br />

Her ferdi, Allah aşkıyla yanıp tutuşan bir âilenin evlâdı olan Ebü'l-Berekât Emevî hazretleri,<br />

küçük yaşta yüksek ilim sâhibi âlimlerin meclislerine devâm etti. Gençliğinin baharında<br />

ilimle doldu. Kalbi Allah aşkı ile yandı. Tasavvufta en üstün makamlar, ilimde yüksek<br />

dereceler sâhibi, Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin halîfelerinden olan amcası Adiy bin<br />

Müsâfir, o sırada Hakkâri civârında bıkıp usanmadan insanları Allah yoluna çağırmaktaydı.<br />

Ona olan sevgisi, Ebü'l-Berekât hazretlerinin ana ve babasını, akrabâ ve yakınlarını bırakıp,<br />

Hakkâri gibi dağlık ve sert kış şartlarına sâhip bir memlekete gitmesine sebeb oldu. O, orada<br />

amcasının elinde kısa zamanda yüksek makamlara ulaştı. Üstünlükleri dillere destan oldu.<br />

Sevgisi gönüllerde yeşermeye, Allah aşkı ile terennüm ettiği şiirler dillerde dolaşmaya<br />

başladı. Üstâdı ve amcası Adiy bin Müsâfir hazretleri onun için; "Ebü'l-Berekât gerçek bir<br />

velîdir." buyurup, Hakkâri dağlarındaki talebelerinin yetiştirilmesi ile vazîfelendirdi.<br />

Doğu evliyâsının birçokları ile görüştü. Yüce makamlara, üstün ahlâk ve davranışlara sâhib<br />

oldu. Allahü teâlâya yakın olmaktan bahsedilince, sözü o alır, vilâyetin üstünlük ve<br />

hükümleri onun dilinden dinlenirdi. O, Allahü teâlânın ölü kalpleri diriltmek, karanlık<br />

gönülleri aydınlatmak, hikmetli sözleri söylemek, Allah adamlarını yetiştirmekle<br />

vazîfelendirdiği bir mübârek kimseydi. O, zühd ve takvâda eşsiz, dünyâya kıymet vermez,<br />

Allahü teâlânın rızâsına muhâlif hiçbir söz ve harekette bulunmazdı. Tevâzu ve kerâmetler<br />

sâhibi, akıl ve zekâda üstün bir kimse idi. O, değil haram ve şüphelilerin yanından geçmek,<br />

helâlden kullandığı şeylerin hesâbını nasıl vereceğini düşünürdü. Mübahları, yaşamak için<br />

zarûrî olduğu mikdârda kullanırdı.<br />

Amcası Şerefüddîn Adiy bin Müsâfir'in vefâtından sonra, ondan aldığı ilim ve feyzi insanlara<br />

yayan Ebü'l-Berekât Emevî hazretleri, birçok talebe yetiştirdi. Doğu evliyâ ve ulemâsının<br />

birçoğu onun ilim ve feyzlerinden istifâde etti. Sâlih kimseler, gelip onun meclisinde<br />

bulundular. Onun yetiştirdiği evliyâdan biri de, oğlu Ebü'l-Mefâhir Adiy bin Ebi'l-Berekât<br />

hazretleriydi.<br />

Dostlarından Ebü'l-Feth Nasr bin Rıdvân anlatır: "Bir ilkbahar günü Ebü'l-Berekât Hakkârî,<br />

talebeleri ve birçok Allah dostu da olduğu hâlde, zâviyeden çıkıp dağa doğru tırmandılar.<br />

İçlerinden biri, "Bugün canımız ne kadar da nar istiyor. Acı tatlı farketmez." dedi. Daha<br />

sözünü bitirmeye fırsat kalmadan, etraftaki meşe ağaçları narla doldu. Ebü'l-Berekât<br />

hazretleri, narları toplayıp yemelerini söyledi. Toplayıp yediler. Sonra zâviyeye döndüler. Bir<br />

saat sonra hocalarından ayrılan bir grup talebe biraz önce nar yedikleri yere gittiler.<br />

Ağaçlarda narın eseri bile yoktu."<br />

Talebelerinden Nasrullah bin Ali Humeydî, bir gün yüksekçe bir dağın tepesine yakın bir

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!