22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

duymuş ve kendisini medhetmişti.<br />

Ebû Zekeriyyâ Yahyâ Belensî rahmetullahi aleyh şöyle anlattı: "Bir müddet, Ebü'l-Hasan-ı<br />

Şâzilî hazretleri ile berâber kaldım. SonraEndülüs'e gitmem îcâb etti. Hocam Ebü'l-Hasan,<br />

vedâlaşacağımız zaman bana; "Endülüs'e varınca, Ebü'l-Abbâs-ı Mürsî ile görüş ve<br />

hizmetinde bulun!Çünkü o, yüksek makamlara kavuştu. İnsanlar, onun bu durumunu<br />

bilmezler. Onu gördükleri gibi sıradan biri zannederler." dedi. Yanından ayrılıp, uzun bir<br />

yolculuktan sonra, Endülüs'e geldim. Doğruca Ebü'l-Abbâs'ın yanına gittim. Ebü'l-Abbâs<br />

beni görünce, ben bir şey söylemeden; "Henüz senden önce beni kimse tanımadı. Ey Yahyâ!<br />

Elhamdülillah zamânın kutbu ile görüştün. Hocam Ebü'l-Hasan'ın sana söylediklerini<br />

kimseye söyleme!" dedi.<br />

Ebü'l-Abbâs'ı Mürsî, ilmini ilerletmek için memleketinden ayrılıp Tunus'a geldi. Oradaki<br />

çeşitli âlimlerden ilim öğrendi. Tasavvuf yoluna karşı alâkası iyice arttı. Zâhirî ilimlerin<br />

yanında, mânevî ilimlerdeki derecesini yükseltmek için kendisine yol gösterecek bir rehber,<br />

âlim ve velî aradı. Bu sırada İskenderiye'de bulunan büyük velî Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî<br />

hazretlerinin isim ve şöhretini duydu. Onunla görüşmek istedi. Bundan sonrasını kendisi<br />

şöyle nakletti: "Bir kimse bana, kendisiyle berâber gidebileceğimizi söyledi. Ertesi günü<br />

gidecektik. O gece rüyâmda kendimi, bir dağın tepesine doğru çıkıyor gördüm. Tepeye<br />

varınca, üzerinde yeşil hırka giymiş bir zâtı orada oturur gördüm. Sağında ve solunda iki kişi<br />

vardı. Ben ortadaki oturan heybetli zâta baktım. Bana zamânın halîfesi ile karşılaşıyorsun,<br />

buyurdu. Sonra uyandım. Sabah olunca, sözleştiğimiz kimse ile buluşup, Ebü'l-Hasan-ı<br />

Şâzilî'nin huzûruna gittik. Bir de ne göreyim, Ebü'l-Hasan hazretleri, gece rüyâmda<br />

gördüğüm zât idi. Aynen rüyâmda gördüğüm gibi oturuyordu. Çok hayret ettim. O vakit<br />

bana; "Zamânın halîfesi ile karşılaşıyorsun." buyurdu. Sonra ismimi sordu. İsmimi ve<br />

nesebimi söyledim. "Sen bana, on sene evvel arzedilmiş idin." buyurdu ve beni talebeliğe<br />

kabûl etti.<br />

Ebü'l-Abbâs-ı Mürsî, Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî hazretlerinin hizmet ve sohbet meclisinde bulundu.<br />

Onun huzûrunda bulunmakla tasavvuf yolunda ilerledi.<br />

Uzun müddet Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî hazretlerinin sohbetlerinde bulunan, yüksek makam ve<br />

derecelere ulaşan Ebü'l-Abbâs-ı Mürsî, hocasının sağlığında talebe yetiştirmeye başladı.<br />

Hocasıyla olan berâberliklerinden şöyle bahsetti:<br />

"Bir defâsında, sohbetlerinde bulunmak niyetiyle hocamın yanına girmiştim. Bana; "Konuş<br />

evlâdım! Allahü teâlâ seni mübârek eylesin." buyurdu. Bundan sonra, Allahü teâlânın izni ile<br />

çok fasîh ve beliğ olarak konuşmaya, insanlara tesirli sözler söylemeye başladım."<br />

Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî onun üstünlüğünü bildirerek buyurdu ki: "Aralarında şu dört kimseden<br />

biri bulunan bir topluluk helâk olmaz: İmâm, velî, sıddîk ve üstâd. Ebü'l-Abbâs-ı Mürsî,<br />

imâmdır."<br />

Hocasının kendisine icâzet vererek talebe yetiştirmekle ve insanlara İslâmiyetin emir ve<br />

yasaklarını anlatmakla vazîfelendirdiği Ebü'l-Abbâs-ı Mürsî, Mukassim denilen yere gitti.<br />

Hem talebe yetiştirdi, hem de akşamları Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî hazretlerinin sohbetlerine<br />

devâm etti.<br />

Ebü'l-HasanCerîrî anlattı: "Bir gece Ebü'l-Hasan-ıŞâzîlî'nin yanında idim. Onun huzûrunda,<br />

Hakîm-i Tirmizî'nin Hatm-ül-Evliyâ kitâbı okunuyordu. Bu sırada orada oturan birini<br />

gördüm. Geldiğimizde orada yoktu ve bizimle de gelmemişti. Yakınında oturan birisine onu<br />

sordum. Bana, mevcut görünen cemâattan başka kimse olmadığını söyledi. O zaman ben<br />

sustum. Onun, kastettiğim, oturan zâtı görmediğini anladım. Cemâat dağılıp gidince,<br />

Ebü'l-Hasan-ıŞâzilî'ye onun kim olduğunu sordum. "Efendim, burada birisi var, geldiğimizde<br />

de yoktu. Bizim ile berâber de gelmiş değildi. Bu kimdi." dedim. O zaman Ebü'l-Hasan-ı<br />

Şâzilî; "O, Ebü'l-Abbâs-ı Mürsî'dir. Her gece Mukassim denen yerden gelir, sohbeti dinler,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!