22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ahsediyordu. Orada bulunanlardan birisi, bu sözlere îtirâz ederek: "Bize böyle sözleri söyleme. Eğer<br />

o, hakîkaten sâlih bir zât ise, kerâmet sâhibi ise, hemen şu anda buraya gelir" dedi. Orada<br />

bulunanlardan bâzıları bunu tasdîk ederek aynı şeyi istediler. Ebü'l-Abbâs o sırada, uzakta bir yerde<br />

bulunuyordu. Onlar, bu sözleri söyler söylemez. Ebü'l-Abbâs hazretleri içeri girip; "Selâmün<br />

aleyküm." dedi. Meclistekiler Ebü'l-Abbâs'ın selâmını aldılar ve onun bu kerâmetinden dolayı<br />

hayrette kaldılar. Ebü'l-Abbâs orada bulunan ve kendisine îtirâz edip, büyüklüğünü inkâr edenlere<br />

dönerek; "Aleyhimde konuştunuz." buyurup, ayrılıp gitti. Orada bulunanların hayret ve teaccübleri<br />

daha da arttı.<br />

NEREYE EVLÂDIM<br />

Abdülgaffâr bin Nûh anlatır: "Bir gün Ebü'l-Abbâs sohbet ediyor, biz de dinliyorduk. Sohbeti<br />

dinliyenler çok büyük zevk alıyorlardı. O sırada ileride bir genç de abdest alıyordu. Abdestini<br />

bitirdikten sonra, Ebü'l-Abbâs o gence; "Nereye ey evlâdım! diye sordu. O da; "Câmiye, namaz<br />

kılacağım." diye cevap verince, Ebü'l-Abbâs; "Ben namazı kıldım." buyurdu. Talebelerin yanından<br />

hiç ayrılmadığına göre, namazı ne zaman kılmış olabileceğini düşünen bir talebesi hemen mescide<br />

gitti. İnsanlar mescidden çıkıyorlardı. Cemâate hocasını sordu. İçeride olduğunu, namazdan sonra<br />

biraz sohbet ettiğini, onun için biraz geciktiklerini söylediler. Bunun kerâmet olduğu anlaşıldı. Yâni o,<br />

Allahü teâlânın izni ile bir anda hem namazda bulunmuş, hem de talebesi yanında görünmüştü."<br />

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.308<br />

2) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.157<br />

3) Tabakât-üş-Şâfiîyye; c.8, s.35<br />

4) Hüsn-ül-Muhâdara; c.1, s.521<br />

5) Mu'cem-ül-Müellifîn; c.2, s.141<br />

6) Tabakât-ül-Evliyâ; s.420<br />

7) El-Vahîd fî Sulûki Ehl-it-Tevhîd (Süleymâniye Kütüphânesi Es'ad Efendi kısmı No: 1794,<br />

Lâleli kısmı No: 1583/2)<br />

8) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.8, s.206<br />

9) Brockelman; Sup-1, s.490<br />

EBÜ'L-ABBÂS-I MÜRSÎ;<br />

On üçüncü yüzyılda Endülüs'te ve Mısır'da yetişmiş olan büyük velîlerden. Mâlikî mezhebi<br />

fıkıh âlimi. İsmi, Ahmed bin Ömer bin Muhammed, künyesi Ebü'l-Abbâs'tır. Endülisî, Mürsî,<br />

Ensârî nisbeleriyle meşhûr olmuştur. 1219 (H.616) senesinde Endülüs'ün Mürsiyye<br />

kasabasında doğdu. 1287 (H.686) senesinde Mısır'ın İskenderiye şehrinde vefât etti. Kabri,<br />

Humeyter denilen yerdedir.<br />

Küçük yaşından îtibâren ilim tahsîline yönelen Ebü'l-Abbâs-ı Mürsî, zamânındaki Endülüs<br />

âlimlerinden ilim tahsîl etti.Büyüklük halleri ve kerâmetleri daha çocuk yaşlarında görülmeye<br />

başladı. Kendisi anlatıyor: "Küçük bir çocuk idim. Mektebe yeni başlamıştım. Bir defâsında,<br />

bir levhaya bâzı yazılar yazarken, yanıma bir kimse gelerek; "O beyaz levhayı karalama!"<br />

dedi. Ben de; "İş senin zannettiğin gibi değil. Ben buraya mühim şeyler yazıyorum. Asıl<br />

mühim olan, amel defterlerinin günah lekeleriyle karalanmamasıdır." dedim.<br />

Aklî ve naklî ilimlerde kendini yetiştirdi. Bilhassa Mâlikî mezhebi fıkıh ilminde mütehassıs,<br />

büyük âlim oldu. Âlim ve velîlerin ilim meclislerinde ve sohbetlerinde bulunup akranlarından<br />

üstün oldu. Bu hususta hocası ve mânevî rehberi olacak olan Ebü'l-Hasan-ı Şâzilî onun ismini

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!