22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

EBÜ'L-ABBÂS EL-MÜLESSEM;<br />

Mısır'da yetişen evliyânın büyüklerinden ve kelâm âlimi. İsmi Ahmed olup, babasınınki<br />

Muhammed'dir. Künyesi Ebü'l-Abbâs ve lakabı Ziyâüddîn'dir. Devamlı yüzünü peçe ile<br />

örttüğü için el-Mülessem diye tanınır. Mısır'da Nil sâhilinde bulunan Kûs ve Saîd<br />

şehirlerinde ikâmet ederdi. Doğum târihi bilinmemektedir. 1274 (H.672) senesinde Kûs<br />

şehrinde vefât etti. Orada bulunan dergâhının bahçesinde defnolundu. Kabrini ziyâret<br />

edenler, mübârek rûhâniyetinden feyz almaktadırlar.<br />

Talebelerinin en büyüklerinden olan Abdülgaffâr bin Nûh, El-Vahîd fî Ehl-it-Tevhîd<br />

kitabında, hocasının kerâmetlerini uzun yazmıştır. Bu kitapta zikredildiğine göre,<br />

Ebü'l-Abbâs el-Mülessem garib hâller ve kerâmetler sâhibi idi. Dünyâya düşkün olmamak,<br />

Allahü teâlâdan gâfil bulunmamak için kıldan yapılmış bir elbise giyerdi. Gömlek ve aba gibi<br />

diğer elbiseleri, bu kıldan yapılmış elbisenin üzerine giyerdi.<br />

Orta boylu, yakışıklı, hoş sohbetli bir zât idi. Yanına bir şey sormak için biri gelse, daha o<br />

kimse söze başlamadan, suâlinin cevâbını söylerdi. Devâmlı ibâdet ve tâatle, Kur'ân-ı kerîm<br />

okumakla meşgûl olurdu. Geceleri de ibâdet eder, bir an ibâdetten uzak kalmazdı. Kendisini<br />

sevenlerin evlerine gider, onları sevindirirdi. Yolda yürürken bile Kur'ân-ı kerîm okur, boş<br />

durmazdı. Kendisini ziyârete gelenleri, babalarının ve dedelerinin isimleriyle hitâb ederek ve<br />

hepsi için duâ ederek karşılardı. Acem, Irak, Çin ve başka yerlerden gelenleri de böyle<br />

isimleriyle hitâb ederek, baba ve dedelerinin isimlerini söyleyerek karşılardı. Gelenlere<br />

memleketlerinden haber verir. "Akrabâlarınızdan falanca kimse bizi severdi" derdi.<br />

Talebelerinden Abdülgaffâr, Ebü'l-Abbâs'a bir şey sormak istese veya onu görmek arzu etse,<br />

bu düşünce hatırından geçer geçmez, Ebü'l-Abbâs hazretleri o sırada orada olsa da, olmasa<br />

da, Abdülgaffâr'a görünür, onun arzusu böylece yerine gelmiş olurdu.<br />

Abdülgaffâr bin Nûh şöyle anlatır: "Sâlihlerden biri bana geldi ve Ebü'l-Abbâs hakkında<br />

insanlar arasında söylenen bâzı şeyleri kendisine sormamı istedi. Söylentiler, Ebü'l-Abbâs'ın,<br />

Yûnus aleyhisselâmın kavminden olduğu ve İmâm-ı Şâfiî'yi görerek onun arkasında namaz<br />

kıldığı idi. İnsanlar arasında böyle bir şâyia yayılmıştı. Bu sırada bir çocuk geldi ve;<br />

"Ebü'l-Abbâs evdedir, seni çağırıyor." dedi. O esnâda elbisemi yıkamıştım. Başka elbisem de<br />

yoktu. Hemen üzerime bir şeyler giyip hocamın evine gittim. Selâm verdim ve oturdum. Ona<br />

Mekke'de olanları sordum. Onun her sene hac yaptığına inanıyordum. Zîrâ her hac<br />

mevsiminde ortadan kayboluyor, hac mevsimi geçmeyince de ortalarda görünmüyordu.<br />

Hacda ne olduğunu sorunca, olanları anlattı. Bundan sonra o sâlih kimsenin sorduğu şeyi<br />

düşündüm. Bu daha hatırıma gelir gelmez, bana döndü ve; "Ey genç! Ben, Yûnus<br />

aleyhisselâmın kavminden değilim. İmâm-ı Şâfiî'ye gelince, o ne zaman yaşadı? Onun<br />

vefâtından sonra çok zaman geçti. Onun zamânında Câmi-i Mısır yoktu ve Kâhire de küçük<br />

bir yer idi" buyurdu. Bunu iyice anlamak istedim ve "İmâm-ı Şâfiî Muhammed bin İdrîs'in<br />

arkasında namaz kıldınız mı?" dedim. Tebessüm etti: Buyurdu ki: "Uykuda ey genç, uykuda<br />

ey genç" diyor ve tebessüm ediyordu. O zaman hocamın rüyâda İmâm-ı Şâfiî'nin arkasında<br />

namaz kıldığını anladım.<br />

Abdülgaffâr isimli talebesi Hicaz'a gitmek istedi. Ebü'l-Abbâs'dan izin istedi. Şimdilik yola<br />

çıkmasının uygun olmadığını bildirip izin vermedi. Gönlünde şiddetli bir sıkıntı vardı. Bir<br />

gece, dar bir yolda karanlıkta yürüyordu. Birden bire göğsünde bir el gördü ve sıkıntısı geçti.<br />

Baktığında o zâtın, hocası Ebü'l-Abbâs olduğunu gördü. Sonra; "Ey evlâdım! Berâber gitmek<br />

istediğin kâfile esir oldu. Hacıların seyâhat ettikleri gemi battı, boğuldular. Sen ise,<br />

sözümüzü dinleyip onlardan ayrı gittiğin için kurtuldun." buyurdu.<br />

Ebü'l-Abbâs hep ibâdetle meşgûl olurdu. Gündüzleri Kur'ân-ı kerîm okur, geceleri namaz<br />

kılardı. Babası doğuda sultan idi. Bir defâsında kendisine talebelerinden biri; "Ey efendim!<br />

Filan kimse, filan gün ölecek, filan gemi batacak ve benzeri şeyleri söylüyorsunuz. Hâlbuki<br />

peygamberler böyle şeyleri söylemezlerdi. Onlar kemâlleri ve kuvvetleri ile berâber, ancak

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!