22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

sebebiyle Ebü's-Süûd hazretlerinin dergâhına geldiler. O zât, kalp gözüyle bunların<br />

niyetlerini, maksadlarını anladı. Onlara ikrâm olarak, dilimlenmiş peksimet ve ekşi limon<br />

verdi. Onlar kendi kendilerine; "Biz hocamızın yanına dönelim ve Allahü teâlânın bizim için<br />

taksim ettiği rızka kanâat edelim." dediler. Hocalarının yanına geldiklerinde, Ebü'l-Abbâs<br />

kalb gözüyle bunların hâlini anladı ve onlardan birine; "Şu tuğlayı al!Kuyumcuya git! Onu<br />

sat!" buyurdu. O kimse tuğlaya bakınca, sapsarı altın olduğunu gördü. O altını bin dînâra<br />

satıp, parasını aldı, hocasına getirdi. Hocası orada bulunanlara: "Burada bulunanlar içinde<br />

kaç tâneniz fakirdir?" diye sordu. "On tâne" dediler. O on kişiye; "Her biriniz buradan yüzer<br />

dînâr alsın ve sohbetimizden ayrılsınlar. Çünkü biz fakirler, dünyâlık istiyenler ile sohbet<br />

etmeyiz. Sizler dünyâya ve dünyâ malının aldatıcı güzelliğine meylettiniz." buyurdu. O<br />

talebeler bu hâle üzülerek ve yalvararak; "Ey efendim! Bizim ona ihtiyâcımız yok. Biz dünyâ<br />

malını istemiyoruz. Sizin sohbetinizden başka bir şeye rağbet etmiyoruz." dediler. O zaman<br />

buyurdu ki: "Bu bin dînârı kuyumcuya iâde ediniz! Ona verdiğiniz tuğlayı da bana getiriniz!"<br />

Getirdiler, o altın hâlinde bulunan tuğla eski hâline gelip, normal tuğla oldu. Ebü'l-Abbâs<br />

hazretleri, o tuğlayı bir köşeye doğru attı. Sohbetine devâm etti.<br />

Ebü'l-Abbâs hazretlerinin vefâtından bir zaman sonra, talebelerinden biri, o zamanda bulunan<br />

meşhûr âlimlerden Abdürrahîm el-Kınâvî'nin huzûruna giderek, ona talebe olmak istedi.<br />

Müsâfeha etmek üzere elini uzattığında, Abdürrahîm el-Kınâvî henüz elini uzatmadan evvel,<br />

duvardan Ebü'l-Abbâs hazretlerinin elinin çıktığı görüldü ve talebesinin elini tutarak<br />

müsâfeha etti. Bunun üzerine Abdürrahîm el-Kınâvî; "Allahü teâlâ, kardeşim Ebü'l-Abbâs'a<br />

rahmet eylesin. O, hayâtındaki gibi vefâtından sonra da talebelerine sâhip çıkıyor ve<br />

başkalarına gitmesine mâni oluyor." buyurdu.<br />

YAMALI ELBİSE<br />

Bir defâsında Ebü'l-Abbâs hazretlerinin hanımı, yüksek rütbeli emîrlerden birinin evinde verilecek<br />

olan bir düğün yemeğine dâvet edildi. Hanım, efendisine danıştı. O da, bu düğün yemeğine<br />

gidebileceğine dâir izin verdi. Bu hanımın da, yamalı bir elbisesinden başka elbisesi yoktu. "Bu elbise<br />

ile gidebilirim değil mi?" diye arzedince; "Evet, bu elbise ile gidiniz!" buyurdu. Hanımı hiç îtirâz<br />

etmeden "Peki efendim." deyip gitti. Yolda giderken, Allahü teâlânın izni ile mantosunun altındaki o<br />

yamalı elbise ipeğe çevrildi. Hem öyle ki, bu ipek elbise, gümüş tel ipliklerle çok güzel süslenmişti.<br />

Ayrıca yüzük ve benzeri şekilde öyle kıymetli zînet eşyâsı olmuştu ki, bunlar, sultânların<br />

hazînelerinde bile bulunmayan cinstendi. Ebü'l-Abbâs hazretlerinin hanımı bu hal ile düğün evine<br />

vardığında, orada bulunan kadınlar hayretler içinde kaldılar. "Bu fakir bir kadın idi. Bu zînet nasıl<br />

oluyor?" dediler. Hattâ orada bulunan zengin kadınlardan biri, gelen hanımın üzerinde bulunan çok<br />

kıymetli mücevherlerden sâdece bir tânesini bin dînâra almak istedi ise de, o; "Bana bunları satmak<br />

için izin yok." dedi. Daha sonra dâvet bitip, hanım eve dönünce, Ebü'l-Abbâs hazretlerine olanları<br />

anlattı. O da tebessüm ederek; "Allahü teâlâ kullarından dilediğini gizler. Yâni, Allahü teâlâ indinde<br />

senin derecen çok yüksek olmakla berâber, Allahü teâlâ seni o yamalı elbise içinde gizliyor." Bu söz<br />

üzerine, Ebü'l-Abbâs hazretlerinin hanımı çok sevindi ve hâline çok şükretti.<br />

1) Câmiu Kerâmât-il Evliyâ; c.1, s.302<br />

2) Tabakât-ül-Kübrâ; c.2, s.3<br />

3) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.8, s.203<br />

EBÜ'L-ABBÂS DÎNEVERÎ;<br />

Meşhûr velîlerden. İsmi, Ahmed bin Muhammed Dîneverî'dir. Künyesi Ebû Abbâs'tır. Velîler<br />

arasında ve kitaplarda Ebü'l-Abbâs Dîneverî ismiyle zikredilmiş ve bu isimle meşhur<br />

olmuştur. Doğum târihi bilinmemektedir. 951 (H.340) senesinde Semerkand'da vefât etti.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!