22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

"En fazîletli ve üstün amel, bilerek yapılan ameldir." (Bilmeden amel yapan kimsenin,<br />

harama düşmesi ihtimâli vardır.)<br />

"Gerçek tevekkül sâhibi, her şeyi Allahü teâlâdan bekler, başkasına eziyet ve sıkıntı vermez.<br />

Başına gelen belâ ve musîbetlerden dolayı kimseden şikâyetçi olmaz. Mahrum kaldığı şeyler<br />

sebebiyle de kimseyi kötülemez. Çünkü o, hayrın da, şerrin de, Allahü teâlâdan olduğuna<br />

îmân etmiştir."<br />

Ebû Yâkûb Nehrecûrî'ye, Allahü teâlânın rızâsına nasıl kavuşulur diye sordular. O da;<br />

"Câhillerden uzak kalmak, âlimlerin sohbetinde bulunmak, ilmi ile amel edip, Allahü teâlâyı<br />

anmaya devâm etmekle." buyurdu.<br />

KALPTEKİ KATILIK<br />

Anlatılır ki: Birisi gelip Ebû Yâkûb'a; "Benim kalbimde bir katılık var. Bâzı kimselerle istişârede<br />

bulundum. Bana çeşitli tavsiyelerde bulundular. Fakat kalbimdeki bu katılık, yine gitmedi. Bunun<br />

üzerine Ebû Yâkûb; "Onlar hatâ etmişler. Sen şöyle yap, herkes uyuduğu zaman, Kâbe-i<br />

muazzamadaki Mültezeme'ye (Hacer-ül-esved ile Kâbe-i muazzamanın kapısı arasındaki yere) git,<br />

orada namaz kıl. Allahü teâlâya yalvarıp yakar. Yâ Rabbî! İşimde şaşırıp kaldım. Bana yardımını<br />

ihsân eyle diye duâ et." dedi. O şahıs da Ebû Yâkûb'un dediği gibi yaptı. Kalbindeki o katılık gitti.<br />

1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.10, s.356<br />

2) Tabakât-üs-Sûfiyye; s.378<br />

3) Nefehât-ül-Üns; s.180<br />

4) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.111<br />

5) Tabakât-ül-Evliyâ; s.105<br />

6) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.354<br />

7) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.4, s.109<br />

EBÛ YA'ZÎ MAGRİBÎ;<br />

Fas velîlerinin büyüklerinden. Ebû Ya'zî künyesi ve Magribî nisbetiyle tanınır. Magribliler<br />

ona, kendi aralarında büyük baba mânâsına gelen Dede lakabını vermişlerdir. On ikinci asrın<br />

son yarısında vefât edip, Fas'ta Bâît kasabasında defnedildi. Kabri ziyâret edilmektedir.<br />

Ebû Ya'zî Magribî, kerâmetleri herkes tarafından görülüp bilinen, ilim sâhibi bir velî idi.<br />

Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin sohbetlerinde yetişti. Daha sonra Allahü teâlânın emir ve<br />

yasaklarını bildirmek için Fas'a gitti.<br />

Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin yolu, Magrib'te onun vâsıtasıyla yayıldı. Magrib<br />

evliyâsının büyükleri ondan feyz aldılar. Şarktan birçok kimse gelip, onun ilim ve feyzinden<br />

istifâde için âdetâ birbirleriyle yarıştılar. Magrib ve Meşrık'a nâmı yayıldı. Darda kalan her<br />

Magribli ondan yardım isterdi. Yağmur yağmadığı zaman Allahü teâlâya duâ edince, yağmur<br />

yağardı. Hayvanlar ve kuşlarla sohbet ederdi. Bilhassa ilk zamanlarında, on beş sene hiç<br />

şehre inmeden ormanda yaşadı. Yalnız ot tohumları ile gıdâsını temin etti. Elde ettiği ilim ve<br />

feyziMagrib'de yaydı. Tâlibleri, Magrib ve Meşrik'ten gelip onu buldular. Meclisinde<br />

bulunmakla şereflendiler. Magrib'de şanları duyulan evliyâ onun elinde yetişti. Mâlikî<br />

mezhebi âlimlerinin meşhûrlarından ve Magrib evliyâsının büyüklerinden Şeyh Ebû Medyen<br />

künyesi ile bilinen Şuayb bin Hasan Endülüsî, talebelerinin büyüklerindendir. Ebû Ya'zî<br />

Magribî hakkındaki bilgileri, Ebû Medyen hazretleri vermektedir.<br />

Ebû Ya'zî Magribî'nin yanına arslanlar ve kuşlar gelir, o da onlarla sohbet ederdi. Arslanlar<br />

yaramazlık yapıp hayvanlara ve insanlara saldırınca, onları yanına çağırır, kulaklarını

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!