22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Nahşebî beni gördü. On altı günden beri bir şey yememiş ve içememiştim. Bana; "Neden<br />

burada oturuyorsun?" dedi. Dedim ki: "Ben ilim ile yakînden hangisi bana gâlip gelirse, ona<br />

göre hareket edeceğim diye bekliyordum. Eğer ilim gâlip gelirse su içeceğim. Eğer yakîn<br />

gâlip gelirse geçip gideceğim." Bana, "Sen büyük bir mâneviyât adamı olacaksın." dedi.<br />

Ebû Türâb-ı Nahşebî hazretleri dünyâya gönül vermezdi. Özellikle kendisine hizmet eden<br />

kişilere ikrâm ve ihsânı boldu. Başını tıraş eden Ebû Ali el-Müzeyyin'e yetmiş dinar vermişti.<br />

Dünyâ sevgisiyle ilgili olarak; "Kalbinde zerre kadar dünyâ sevgisi olan, Allahü teâlânın<br />

rızâsına kavuşamaz." "İki şeyi istersiniz, ama bulamazsınız. Bunlar neşe ve rahatlık olup,<br />

ikisi de Cennet'te olur." buyurdu.<br />

Bir sohbeti sırasında da;<br />

"Sâdık kul, daha amel etmeden, hâlis kul, amel edince, amelin tadını alır."<br />

"Şu dört şeyi dört yerde sarf edersen Cennet'i kazanırsın: Uykuyu kabirde, rahatı sırat<br />

köprüsünde, iftiharı ve öğünmeyi mîzânda, nefsin arzularını Cennet'te."<br />

"Ey insanlar! Şu üç şeyi seviyorsanız, biliniz ki onlar sizlerin değildir. Nefsinizi ve canınızı<br />

seviyorsanız, onlar Allahü teâlânındır. Malınızı seviyorsanız, onlar da vârislerinizindir.<br />

Âlimlere ve evliyâya karşı çok hürmet gösteren Ebû Türâb-ı Nahşebî hazretleri buyurdu ki:<br />

"Allahü teâlâ kimi felâkete düşürmek isterse, ona âlimlerin ve evliyânın aleyhinde bulunma<br />

hasletini verir."<br />

"Âlim olan, karşısındakinin anlayışına göre konuşur."<br />

Ebû Türâb-ı Nahşebî haramlardan ve şüphelilerden şiddetle kaçınırdı. Bu hususta buyurdu ki:<br />

"Kul bütün gücüyle günahlardan uzaklaştığı zaman, Allahü teâlânın yardımı, ihsânı her<br />

tarafını kaplar. Kalbin günahlar ile kararmasının alâmeti üçtür. Birincisi günah işlemekten<br />

korkmamak, ikincisi ibâdetlerde gevşeklik, üçüncüsü de vâz ve nasîhatların ona tesir<br />

etmemesidir."<br />

Hızır aleyhisselâmla sık sık görüşen Ebû Türâb-ı Nahşebî, Hızır aleyhisselâmla görüşmesini<br />

şöyle anlatır: "Bir gün çölde geziyordum. Birine rastladım. Kim olduğunu sordum. Hızır'ım<br />

dedi. Sonra bana; "Ey Ebû Türâb!Şimdi Allahü teâlânın sevdiği velî kullarının kalbini<br />

düzeltmeye memurum. Bu yolda ilk iş, yok olmak (benliğini öldürmek) ondan sonrası ise<br />

kurtulmaktır." dedi.<br />

Ebû Türâb'ın, Câbir bin Abdullah'tan radıyallahü anh rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte<br />

Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem; "Hastalarınızı yemek için zorlamayın, zîrâ<br />

Allahü teâlâ onları yedirir ve içirir." buyurdu.<br />

İbn-i Süfyân'dan radıyallahü anh rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte ise Peygamberimiz sallallahü<br />

aleyhi ve sellem; "Bir kimse gösteriş ve yaptığını işittirmek isterse, Allahü teâlâ onu<br />

teşhîr eder. Riyâ yapanın da, Allah riyâsını gösterir." buyurdu.<br />

Ebû Türâb-ı Nahşebî ve sevenleri toplanmışlardı. Kendilerine fakirlik ve açlık erişti. Ebû<br />

Türâb; "Bu nedir, toplanmış aç kalıyorsunuz? Araştırın bir şey çıkar." buyurdu. Araştırdılar,<br />

içlerinden birinin yanında yiyecek bir şey buldular. Ebû Türâb ona; "Onu arkadaşlarına hibe<br />

et. Bize acımadıkça kendine acıyamazsın." dedi. Onun azığını aldı ve sevenlerine infâk etti.<br />

Fakat o kimseye hiçbir şey düşmedi. Bunun üzerine o kimsenin basireti, kalp gözü açıldı.<br />

Ebû Türâb, talebelerinde beğenmediği bir şey gördüğü zaman tövbe eder ve; "Bu zavallı<br />

benim yüzümden bu belâya düştü." derdi.<br />

Tevekkül sâhibi bir zât olan Ebû Türâb-ı Nahşebî tevekkülle ilgili olarak buyurdu ki:<br />

"Tevekkül, kendini kulluk denizine atıp, kalbini Allahü teâlâya bağlamaktır. Verirse şükür,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!