22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Mağribî'nin sohbeti çok tatlı idi. Bir kimse onun meclisinde bulunsa, ayrılmak istemezdi.<br />

Herkese iyilik ederdi. Âlimleri çok sever, onlara izzet ve ikrâmlarda bulunurdu. Fakirlere çok<br />

yardım ederdi. Hâliyle, sözleriyle insanları Allahü teâlânın dînine çağırırdı. Kış ve yaz<br />

giydiği tek elbisesi vardı. Huzûruna gelenleri hayırlı işlere teşvik eder, Kur'ân-ı kerîm,<br />

Peygamber efendimize salevât ve çok istigfâr okumalarını tenbih ederdi. Tasavvuf yolunu, bu<br />

yolun büyüklerini, onların sözlerini ve hâllerini sevmeyi bildirirdi. Bilhassa Şeyh-ul-Ekber<br />

Muhyiddîn-i Arabî'ye rahmetullahi aleyh çok hürmet ve tâzim eder ve ona saygıyı emrederdi.<br />

Abdurrahmân Mağribî Bendermehâ şehrinde idi. Sevdiği iki kişi gelip, Hindistan'a gitmek<br />

istediklerini söyleyerek duâ istediler. O da birisine; "Senin deniz yolculuğun çok meşakkatli<br />

geçer. Netîcede selâmettesin." buyurdu. Aynen öyle oldu. Diğerine de; "Hindistan'da beni<br />

görürsün fakat konuşman nasîb olmaz." buyurdu. O da Hindistan'ın saltanat şehri olan<br />

Cihânâbâd'a geldi. Bir gün evinin önünde otururken, karşısında siyah bir elbise içinde<br />

Abdurrahmân Mağribî'yi gördü. Dikkatlice bakınca hemen tanıdı. Oradakilere gösterip; "Bu<br />

zât Abdurrahmân Mağribî'dir." dedi. Elini öpmek için ilerledi. Fakat hocasının kendisine<br />

söylediği sözü hatırladı ve durakladı. Sonra da kendisini bir hal kaplayıp kendinden geçti.<br />

Kendine geldiğinde hocasını bulamadı.<br />

O, ALLAHÜ TEÂLÂNIN SEVGİLİ KULUDUR<br />

Seyyid Ömer anlatır:<br />

Abdurrahmân Mağribî, Şeyh Ahmed bin Alvân'ın kabrini ziyâret etmek istedi. O gece İbn-i Alvân, rüyâda<br />

hizmetçisine; "Yarın şu şu vasıfta bir zât gelecek. Ona ziyâfet hazırla, hürmet ve hizmette kusûr etme. Zîrâ o<br />

Allahü teâlânın sevgili kullarındandır." buyurdu. Hizmetçi sabahleyin hocasının buyurduğu hazırlığı yaptı.<br />

Ziyâretçiyi beklemeye başladı. Fakat gelen olmadı. Merakla ve bulurum ümîdiyle şehrin dışına çıktı. Kimseye<br />

de rastlamadı. Bir haber elde edemeden geri döndü. Üzgün bir vaziyette hocasının türbesine gitti. Orada<br />

hocasının târif ettiği zâtı gördü. Hâlbuki türbenin kapısı kilitli idi. Hemen yanına gidip, ellerinden öptü ve<br />

hocasının rüyâda kendisine verdiği vazîfeyi anlattı. Abdurrahmân Mağribî'yi alıp evine götürdü. Ziyâfet verdi.<br />

İzzet ve ikrâmda bulundu.<br />

1) Hulâsât-ül-Eser; c.2, s.346<br />

2) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.66<br />

ABDURRAHMÂN BİN MEHDÎ;<br />

Velî ve hadîs âlimi. Künyesi Ebû Saîd'dir. Lü'lüi diye meşhur oldu. 752 (H.135) senesinde<br />

Basra'da doğdu. Ezd'in veya BenîAnber'in âzâdlısı olduğu söylenir. 813 (H.198)de doğduğu<br />

yerde vefât etti. Tahsîline Kur'ân-ı kerîmi ezberlemekle başladı. Sonra devrin büyük<br />

âlimlerinin vâz meclislerine devâm etti. Ebû Âmir Abdülmelik el-Kâdî'nin nasîhatı üzerine<br />

hadîs ilmini tahsîle başladı. Mâlik bin Enes, Şu'be, Süfyan bin Uyeyne ve Süfyân-ı Sevrî'den<br />

hadîs ve fıkıh ilmini öğrendi. Hadîs ilminde çok derin bilgiye sâhib oldu. O, birinden rivâyet<br />

yapınca, o kimse, ondan sonra hüccet sayılırdı. Hadîs rivâyetinde çok titiz davranırdı.<br />

Yanında okunan hadîs-i şerîfin yanlış nakledilen kısımlarını hemen söyler, araştırıldığında<br />

dediği doğru çıkardı.<br />

Abdurrahmân bin Mehdî hazretleri ilmiyle amel eden, İslâmı nefsinde yaşayan bir zât idi.<br />

Kahkaha ile gülmez, sâdece tebessüm ederdi. Zamânındaki insanlar, din ve dünya işlerinde<br />

Abdurrahmân bin Mehdî hazretlerine mürâcaat ederlerdi.<br />

Her gece Kur'ân-ı kerîmin tamâmını hatmedip baştan sona okurdu. Yarısını teheccüd<br />

namazında, yarısını namazın dışında okurdu. Sohbetine ve ilim meclisine gelenler,<br />

huzûrunda, oturdukları zaman, başlarında sanki kuş varmış gibi, gâyet edepli ve dikkatli<br />

otururlardı. Onun bulunduğu mecliste ilim, edep ve ciddiyet hâkimdi. Bir gün, Onun ilim

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!