22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Ömrünü Allahü teâlânın rızâsını kazanmak, bu yolda hayırlı işler yapmak, insanları bu yola<br />

sevk etmek için gayret sarf eden Ebû Saîd-i Harrâz hazretleri 890 (H.277) senesinde<br />

Bağdât'ta vefât etti ve orada defnedildi.<br />

Ebû Saîd-i Harrâz hazretlerinin tasavvufî konulardaki bâzı sözleri yanlış anlaşılmıştır.<br />

Görünüşe göre hüküm veren bâzı kimseler onu uygunsuz sözlerle ithâm ettiler. Fakat onun<br />

kıymeti kendinden sonraki asırlarda daha iyi anlaşılmıştır.<br />

Ebû Saîd-i Harrâz hazretlerinin çeşitli tasavvufî konuları îzâh eden eserleri vardır. Bunlardan<br />

bâzıları şunlardır: 1) Kitâbü's-Sır, 2) Kitâbü's-Sıdk.<br />

BARİ SABIR İSTE<br />

Ebû Saîd-i Harrâz, çölde yolculuk yapıyordu. Açlık son haddine varmıştı. Allahü teâlâdan yiyecek<br />

istemesi için nefsi onu sıkıştırdı. Fakat Ebû Saîd-i Harrâz kendi kendine; "Yemek istemek tevekkül<br />

ehlinin işi değildir." dedi. Nefsi yemekten ümidini kesince ona başka bir tuzak kurdu ve; "Allah'tan<br />

yemek istemiyorsun, bâri sabır iste." dedi. Ebû Saîd-i Harrâz, nefsin bu isteğine uyarak sabır istemeye<br />

karar verdi. Fakat Allahü teâlâ sevdiği kulu Ebû Saîd-i Harrâz'a imdâd eyledi. Gâibden gelen bir ses<br />

ona; "Şu dostumuz, bizim kendisine, yakın olduğumuzu söylüyor. Bize yönelen bir kimseyi zâyi<br />

etmeyeceğimizi bildiği halde kendi âcizliğini ve zayıflığını ileri sürerek bizden gıda ve sabır istiyor.<br />

O, ne bizim onu gördüğümüzü, ne de onun bizi gördüğünü zannediyor, Ey Harrâz! Yemek istemekle<br />

bizimle arana bir perde koymuş oldun. Zîrâ yemek, bizden ayrı bir şeydir. Sabır istemekle de aynı<br />

şekilde bizden perdelenmiş oldun. Çünkü sabır da bizden başka bir şeydir. Bizden bizi iste, rızkı ve<br />

sabrı değil." dedi. Düşündüklerine pişmân olup Allahü teâlâya duâ ve niyâzda bulundu.<br />

ARANA BİR GÖMLEK BİLE KOYMA<br />

Bir gün Ebû Saîd-i Harrâz, kendinden önce vefât eden oğlunu rüyâsında gördü. Ona; "Yavrucuğum!<br />

Allahü teâlâ sana nasıl muâmele yaptı?" dedi. Oğlu; "Beni Cennet'ine koyarak ağırladı." dedi.<br />

"Yavrucuğum! Bana nasîhat et." dedi. Bunun üzerine oğlu; "Babacığım! Allahü teâlâya karşı kötü<br />

kalpli olma. Allahü teâlâ ile arana, bir gömlek bile koyma!" dedi. Ebû Saîd, bundan sonra yaşadığı<br />

süre içinde üzerindeki gömlekten başka gömlek giymedi.<br />

EN DEĞERLİ ŞEY<br />

Ebû Saîd-i Harrâz, kendisinden nasîhat isteyen birine buyurdu ki: "Aziz ve kıymetli olan vaktini, en<br />

aziz ve en değerli olan şeyden başkası ile meşgûl etme. Kulun en kıymetli şeyi, geçmiş ile gelecek<br />

arasında bulunan haldeki meşgûliyettir. Yâni vakti ve hâli muhâfazadır. Çünkü Peygamber efendimiz;<br />

"Benim Allah ile öyle bir vaktim vardır ki, ne mukarreb bir melek, ne de mürsel bir peygamber<br />

benimle birlikte o vaktin içine sığmaz (Allahü teâlânın en kıymetli varlıklarını dahi vakit içinde<br />

iken düşünemem. O vakit içine sâdece bir ben, bir de Hak sığar başkası sığmaz)." buyurmuştur. Yâni<br />

izzet ve celâl sâhibi olan Allahü teâlâ ile öyle bir ânım ve zamanım vardır ki, o vakit içinde benim<br />

gönlümden on sekiz bin âlemden hiçbir şey geçmez. Benim gözümde bunların hiç bir önemi olmaz.<br />

Bundan dolayıdır ki, "(Mîrâc gecesi yeryüzünün ve göklerin mülkü ile alâkalı zînetini O'na arz<br />

ettiklerinde) dönüp de hiçbir şeye bakmadı. Muhammed'in (aleyhisselâm) gözü oradan ne kaydı,<br />

ne de onu aştı." meâlindeki Necm sûresi on yedinci âyetinden anlaşılan budur. Zîrâ o aziz idi. Azîz<br />

olanı azizden başkası ile meşgûl etmezler."<br />

1) Tabakâtü'l-Kübrâ; c.1, s.92<br />

2) Sıfâtü's-Safve; c.2, s.281<br />

3) Tabakâtü's-Sûfiyye (Sülemî); s.228<br />

4) Hilyetü'l-Evliyâ; c.10, s.246

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!