22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yönelip, böyle yaptığı takdirde, ibâdetin habersiz iteceği çukura düşmekten kurtulur."<br />

Ebû Saîd-i Harrâz hazretleri bir gün sokağa çıktığında bir kalabalığı gördü. İnsanlar bir<br />

delinin başında toplanmışlardı. Deli kaçıyor, onlar peşinden koşuyorlardı. Deli onlara doğru<br />

dönünce kaçıyorlar. Sonra deli peşlerine düşüyordu. Ebû Saîd-i Harrâz hazretleri; "Dur ey<br />

deli!"diye seslendi. Bunu duyan deli dönüp baktı ve; "Deli kime derler biliyor musun?" dedi.<br />

Ebû Saîd-i Harrâz hazretleri; "Hayır bilmiyorum." deyince, deli dedi ki: "Deli ona derler ki,<br />

attığı her adımda Allahü teâlâyı anmaz ve gâfil gezer."<br />

Ebû Saîd-i Harrâz tevekkül sâhibiydi. Sebeplere yapıştıktan sonra her şeyi Allahü teâlâdan<br />

bekler, O'ndan başkasından bir şey beklemezdi. Tevekkül husûsunda buyurdu ki: "Tevekkül,<br />

kalbin Allah'a güvenmesidir"<br />

Ebû Saîd-i Harrâz hazretleri, en büyük ihsân sâhibi olan Allahü teâlâya şükretmek gerektiğini<br />

söylerdi. Peygamber efendimizin; "Kendilerine ihsânda bulunanları sevmek, kalplerin<br />

yaratılışında mevcuddur." hadîs-i şerîfiyle ilgili olarak buyurdu ki: "Bir kimse bir şahsa<br />

iyilik yaparsa, muhakkak sûrette o şahıs iyiliğe bedel olarak o kimseyi sever" hadîs-i<br />

şerîfine dayanarak derim ki: Şaşarım o kimseye ki bütün âlemde Allahü teâlâdan<br />

başka ihsânda bulunan bir zâtı görmediği halde, nasıl olur da kalbini tamâmen ona<br />

yöneltmez. Çünkü hakîkî mânâda ihsân, her şeyin sâhibi olan Allahü teâlânın yaptığı şeydir.<br />

Zîrâ ihsan, iyiliğe muhtâc olana, iyilik yapmaktan ibârettir. Bir kimse başkasına bir iyilik<br />

yapınca, ona teşekkür etmeli ve o kimseye iyilik yapmak istidâdını ve gücünü veren yâni<br />

iyiliğin hakîkî sâhibi olan Allahü teâlâya da şükretmelidir."<br />

Ebû Saîd-i Harrâz hazretleri verâ yâni şüphelilerden sakınmakta ve riyâzette nefsine<br />

muhalefet etmekte gâyet ileriydi. Nefsi şöyle târif ederdi: O, durgun bir suya benzer. Dıştan<br />

bakılınca temiz gibidir. Ama biraz tahrik edilip dalgalandırılınca dibinde saklı pek çok<br />

mikropların olduğu görülür. Nefsin durumunu anlamak için onu imtihan etmelidir. Hem de<br />

mihnet, meşakkatle ve boş arzularına muhâlefet ederek imtihan etmelidir. Herkes nefsine<br />

bakmalı, mihnet ve meşakkat ânında ne gibi bir şekil alıyor. Yersiz ve boş arzularını<br />

yenebilmek için direnmesini biliyor mu? Görmeli ve bilmelidir.<br />

Nefsin içinde gizli hallere vâkıf olmayan kimse ne cesâretle Rabbini tanıdığını iddiâ etmeye<br />

kalkar. Çünkü önce nefsi bilmek gerekir. Tâ ki bundan sonra o nefsi yaratan bilinsin.<br />

Allahü teâlâyı zikredip onun kudreti ve nimetlerini düşündüğü zaman, dış dünyâdan tamâmen<br />

irtibâtını kesen Ebû Saîd-i Harrâz hazretleri, bir defâsında sahrâda yolculuk yapıyordu. On<br />

adet yırtıcı çoban köpeği üzerine saldırdı. O anda Allahü teâlâya yönelmiş, murâkabe hâlinde<br />

bulunuyordu. Bir ara, köpeklerden tarafa dönüp baktığında, bu köpeklerden birinin<br />

diğerlerine hücum edip, hepsini uzaklaştırdığını gördü.<br />

Ebû Saîd-i Harrâz şöyle anlattı: "Şeyhlerden biri bana; sâhip olduğun gizli halleri korumaya<br />

ve Allahü teâlânın sıfatlarını ve nimetlerini düşünmeye îtinâ göster." dedi. Bir gün sahrâda<br />

dolaşırken arkamda bir hışırtı işittim. Bu ses içime bir korku saldı. Ona bakayım diye<br />

düşündüm. Fakat Allahü teâlâ ile olan sırrımı koruyayım diye bakamadım. Birden omuzumun<br />

üzerinde duran bir şey gördüm. Sonra bu şey dönüp gitti. Ben hâlâ sırrımı korumaya devâm<br />

ediyordum. Sonra bakınca; karşımda kocaman bir arslan olduğunu gördüm." dedikten sonra<br />

buyurdu ki: "Hakîkî yakınlık, kalpte bulunan, eşyâya âit hissin yok olması ve vicdanın<br />

Allahü teâlâ ile huzur ve sükûn bulmasıdır."<br />

Ebû Saîd-i Harrâz hazretleri ihlâs sâhibi olup, yaptığı her işi Allahü teâlânın rızâsına uygun<br />

yapardı. Başkalarına da ihlâslı olmayı tavsiye ederdi.<br />

Ebû Saîd-i Harrâz'ın bâzı işlerini gören ve ona hizmet eden bir fakir vardı. Ebû Saîd ona ihlâs<br />

ile amel etmesi için, ihlâstan bahsetmişti. Fakir kendisini yoklayıp, Ebû Saîd'e yaptığı işlerde<br />

ihlâsının olmadığını görünce, bu hizmeti bıraktı. Sonunda Ebû Saîd, biraz zorlukla karşılaştı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!