22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.122<br />

2) Tabakât-ül-Havâs; s.73<br />

3) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.11, s.353<br />

EBÛ MÜSLİM HAVLÂNÎ;<br />

Evliyânın meşhurlarından ve Tâbiînin büyüklerinden. İsmi Abdullah bin Sevb'dir. Doğum<br />

târihi bilinmemektedir. 681 (H.62) senesinde Şam'da vefât etti. Kabri Şam'da olup, ziyâret<br />

mahallidir. Peygamber efendimiz hayatta iken müslüman oldu. Resûlullah'ı sallallahü aleyhi<br />

ve sellem görmek için Medîne'ye gitmek üzere yola çıkmıştı. Yolda iken Peygamber<br />

efendimizin vefât ettiğini haber aldı. Bunun üzerine yoldan geri döndü. Daha sonra hazret-i<br />

Ebû Bekr'in halîfeliği sırasında Medîne'ye gitti.<br />

Ömer bin Hattâb, Muaz bin Cebel, Ebû Ubeyde bin Cerrah, Ubâde bin Sâmit, Ebû Zer ve<br />

diğer tanınmış sahâbîlerden hadîs-i şerîf rivâyet etti. Ebû İdrîs Havlânî, Şurahbil bin Müslim<br />

Havlânî, Atiyye bin Kays gibi zâtlar da ondan hadîs-i şerîf bildirmişlerdir. Hadîs sâhasında<br />

güvenilir bir zât olarak bilinir. Kendisine; "Bu ümmetin hâkimi" denilmiştir.<br />

Zühd konusunda emsâli az görülen kimselerdendi. Dünyâ işlerinden ancak zarûret mikdârı<br />

konuşurdu. Alkama bin Mersed demiştir ki: "Zühd, dünyâya düşkün olmamak olup, bu da<br />

Tâbiînden sekiz kişi ile sona erdi. Bunlardan biri de Ebû Müslim Havlânî'ydi. Çünkü o hangi<br />

mecliste oturup konuşsa sözü dünyâ ile ilgili şeylerden çevirir, böyle şeylerin konuşulmasına<br />

mâni olurdu. Bir gün mescide girmişti. Orada bir cemâat, işlerinden, kölelerinden bahsederek<br />

konuşuyorlardı. Onlara dikkatle bakıp; "Sübhânallah! Biliyor musunuz siz şu hâlinizle neye<br />

benziyorsunuz? Şiddetli yağmura tutulup sığınacak yer arayan bir kimseye benziyorsunuz.<br />

Aranırken bir de bakıyor ki önüne iki kanatlı büyük bir kapı çıkıyor. Kapıyı açıp yağmur<br />

kesilinceye kadar durmak için içeri giriyor. Bir de bakıyor ki girdiği evin tavanı yok! Üstü<br />

açık! Sizin yanınıza oturdum ve istiyorum ki Allahü teâlânın zikri ile ve hayırlı şeylerle<br />

meşgul olasınız. Yoksa siz dünyâ ehli, dünyâya düşkün kimseler olursunuz!" dedi.<br />

Ebû Müslim Havlânî hazretleri her ânı değerlendirir, devamlı ibâdet, tâat ile meşgul olurdu.<br />

Yaşı ilerleyip vücûdu zayıf düştüğünde; "Yaptığınız tâatlardan birazını azaltsanız." dediler.<br />

Bunu söyleyenlere; "Siz bir atı yarış için gönderseniz, yarışı tamamlayıp hedefe ulaşmadan<br />

atın sürücüsüne, buna yumuşak davran ve kendi hâline bırak demezsiniz değil mi?" dedi.<br />

"Evet." dediler. İşte ben de hedefi gördüm. Fakat henüz geçemedim. Her vaktin bir gâyesi<br />

vardır. O vakit geçince bir şey hâsıl olur. Bütün vakitlerin hedefi ise ölümdür. Bütün zaman<br />

geçer, sonunda ölüm gelir." diye cevap verdi.<br />

Bir defasında da iki kişi ziyâret edip, sohbetinde bulunmak için evine gitmişlerdi. Evde<br />

olmadığını öğrenince mesciddedir diye mescide gittiler. Oradaydı ve namaz kılıyordu.<br />

Bitirmesini beklediler. Uzun müddet namazdan ayrılmadı. Bunun üzerine seslenip; "Efendim<br />

arkanızda oturup sizi beklemekteyiz." dediler. Namazını bitirip onlara döndü ve bu arzunuzu<br />

bilseydim, ben sizin yanınıza gelirdim. Sizi beklettim. Fakat yeminle söylüyorum ki çok<br />

secde etmek, çok namaz kılmak kıyâmet günü için elbette hayırlıdır." dedi.<br />

Gayr-i müslimler ile yapılan savaşlara katılır, cihâd ederdi. Öyle bir zâtın İslâm askeri<br />

arasında bulunması asker için bambaşka bir moral ve gayrete getirici sebeb olurdu. Çünkü<br />

duâsıyla, davranışlarıyla, nasîhatlarıyla ve kerâmetleriyle ordu için bir nîmet olurdu. Bir<br />

defâsında Rum diyârında cihâd etmekte idiler. Ordunun önüne derin bir nehir çıktı. Ebû<br />

Müslim Havlânî hazretleri öne geçip; "Bismillâhirrahmânirrahîm." diyerek; "Geçiniz." dedi.<br />

Kendisi önden gitti, ordu da peşinden yürüdü. Nehrin suyu atların sırtlarına kadar<br />

yükseliyordu. Geçtikten sonra; "Bir şeyini düşüren oldu mu?" diye sordu ve; "Bir şeyini

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!